-49.bölüm-
1.Sezon Finali
“Bana öyle bakma! Anlayacaklar!”
Birbirlerine olan duygularını açığa vurmuşlardı. Yatarlarken koyun koyuna poyraz düşünüyordu. Yaptığından pişman mıydı hayır?
Peki, neden böyle hissediyordu o zaman? Niye bir yanı doğru yaptın derken diğer yanı için içini yiyordu.
İstemese de Senem’den ayrıldı ve ayağa kalktı. Üzerine geçirdiği atletini giyip uzun uzun ona baktı ve odadan bir hışımla çıktı.
Merdivenleri ikişer üçer inerken Ateş uyandı ve Poyraz ile karşı karşıya geldiler.
Ateş “ne oldu?”
Poyraz “Senem’i evine götürmeni istiyorum!”
Ateş “neden ben?”
Poyraz “soru sorma ağabey!”
Ateş, Poyrazın ne yapacağını anlamıştı. Kaşlarını çatıp “sen kafayı mı yedin? Ya saçma sapan iş yapma poyraz!”
Poyraz sinirle “yapacak mısın?” diye sordu.
Ateş oflayarak “kızı getir!” dedi ve evden çıkarak Senem’lerin tarafına geçti. Kapısını açıp bekleyen Ateş kucağında Senem ile birlikte gelen Poyraz’a sinirli bir şekilde bakıyordu. Poyraz, önünde durup Ateş’e baktı ve Senemi Ateşin kucağına verdi. İçi acısa da bunu yapmak zorundaydı. Anıl gelmek üzereydi. Ateşe eve gitmesini söyleyip kendi de Senemin odasına çıktı ve koltuğa oturup beklemeye başladı. Anıl bir saat sonra gelince direk Senemin odasına çıkmış ve Poyrazı put misali Senemi izlerken bulmuştu.
Anıl “ağabey, ne oldu?” diye soran Anıl Poyraza dikkatle baktı.
Poyraz “onunla kal. Ve uyandığında geldiğinden beri onunla olduğunu söyle. Benimle sadece kavga etti tamam mı?” dedi
yutkunarak.Anıl “ne yapıyorsun sen ya? Kafayı mı yedin oğlum?!”
Poyraz içini çekerek gülümsedi “henüz değil! Yarın ulubatlı da ol” dedikten sonra Senem’in saçlarına bir öpücük kondurdu ve odadan çıktı. Çok fazla yaşanmışlık bırakıyordu arkasında. Az ama özlem dolu bir hayatı ardında bırakıyordu. Senem, uyandığında ne olacak ,ne hale gelecek tahmin etmek bile onu deli ediyordu. Eve geldiğinde Ateş bir kez daha karşısındaydı.
Ateş “bunu yaptığına inanamıyorum!” dedi.
Poyraz “Doğru olan bu!”
Ateş “tamam. Öyle olsun! Ama bundan sonra nasıl davranacaksın ağabeycim. Kızın dudaklarına bir kez dokundun, bundan sonra nasıl yaşayacaksın!”
Poyraz “acısa da öldürmez değil mi?!” dedi ve konuşmadan uyuyacağını söyleyerek odasına girdi.
Yastığa başını koyduğunda yaşadığı her şeyin kötü birer kâbus olmasını istiyordu içten içe. Yorulmuştu ve patlamak üzereydi!
Yorgunluktan gözleri kapanırken başı iyice yastığa gömülmüştü. Bilinmezlik ülkesinde sonu belli olmayan bir rüyaya doğru yola çıkmıştı.****
Hastanede ise işler sandıklarından kötü gidiyordu. Doruk, kalp ameliyatından çıkalı 6 saat olmuştu. Nefesin ise daha ameliyatı bitmemişti. Zorlu geçiyordu ve bu durum ameliyathane içindeki herkesi olduğu kadar dışarıdakileri de korkutuyordu.Mehir “neden bir bilgi vermiyorlar? Kaç saat oldu?”
Mert “sakin ol hayatım!” diyerek omzuna dokundu karısının. Gözü arkadaşına kaydığında içinden kendisine kızdı. Bir günde bir insan nasıl bu kadar çökebilirdi! Dağhan ve Aktan’ın da durumu farklı değildi. Onlarda yere oturmuşlar bacaklarını lisedeyken olduğu gibi rahat bir şekilde uzatmışlardı. Mert’in bakışlarını hisseden Dağhan başını kaldırıp gülümsemişti. Doruk, babasına ne kadar da benziyordu böyle. Sanki onun kopyası gibiydi. Bununla güldü Mert. Safira’nın, Doruk’u doğuruşunu hatırlıyordu. O zaman bile milleti peşinde kendine köle ederdi. Şimdiki ise daha beterdi. Serseri!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER ( ESMER SERİSİ -3)
Teen FictionOnları bir araya getiren bir kader vardı ortada... Ağlatan... Nefret ettiren... Acı çektiren ve güldüren... Ne olursa olsun bir arada kalmalarını sağlayan bir kader... Esmer'di onlar... Sonsuza dek öyle kalacak, kim ne derse desin hep birlikte olaca...