Bölüm 48

114 22 0
                                    

-48.bölüm-

“ Bu vücudun olmasa da şansım,bir tebessüm yüzümde küsmem mi lazım?
Her yeni bir günde dönerse diye şansım
Bir ümit bekleyince NEFESSİZ kaldım
İnan bana SEN başkaydın
Gerçek diye KENDİMİ kandırdım.”


*******

Poyraz ve Ateş birbirlerine baktıklarında; Ateş kaşlarını çatıp Poyraz’a bakmış ve ona vurmuştu. Yavuz’un araya girmek istemesine izin vermeyen Poyraz çenesini sıvazlayıp Ateş’e bakmıştı.

Poyraz “ne?!”

Ateş “seni gerizekalı çocuk!”

Poyraz “çocuk?”

Ateş “evet,çocuk! Lan… lan salihi bıçaklamak ne demek lan?! Sen kimsin birini bıçaklıyorsun oğlum?! Dengesiz misin lan sen?!” diyerek bağırmıştı.

Poyraz “savunma makamına bir şey diyeceğimi sanmıyorum. Haksız olduğumu biliyorum ama dediğim gibi doğru düşünemiyordum!” dedi olduğu yere çökerek.

Ateş,yere oturan Poyraz’a bakıp “kalk,gidiyoruz!” diyerek onu kaldırmış ve yavuz’a dönüp “abi,burada kal sen. Bir şey olursa da bir alo de. Olur mu?”

Yavuz “tamamdır.” Diyerek gülümsemiş ve hastanedeki görev yerini almıştı.

***

Poyraz ve Ateş arabada giderlerken ateş gayet sakin bir şekilde “Mehmet denilen o ş*refsiz,şikayetçi olsaydı eğer gelecek için kurduğun tüm hayallerin yok olurdu. Biliyorsun değil mi?” sordu.

Poyraz “bunu göze almıştım.”

Ateş sinirli bir şekilde gülüp arabayı Eyüp sahilinde durdurmuş ve Poyraz’a bakarak “in aşağı!” demişti.

Poyraz kendisine denileni yapıp aşağı indiğinde ateşi takip ederek sahile doğru yürümüştü. Durduklarında ateş’ten bir yumruk daha yiyen poyraz öfkesini dışa vurarak “bana bir daha vuracak olursan Ateş.. seni ellerimle boğarım!”

Ateş “biliyorum yaparsın! Benim anlamadığım niye bu kadar pervasız davrandığın?”

Poyraz “ne?”

Ateş “lan,hadi diyelim kız kardeşin yada doruk öldü! İkisi de! Eh,o kadar acı çeken varken bir de senin hapse girmene üzülecek millet. Neyse,neydi şu kızın adı ezme mi esmer mi ne?! Ona ne olacak. Onun hakkında yaptığın ve söylediğin şeyler ne olacak? Niye bana haber vermedin oğlum? Niye tek başına halletmeye çalışıyorsun?!” dediği an poyraz bağırarak olduğu yere çökmüştü.

Ateş,gülerek yanına oturmuş ve elini omzuna koyarak “sen benim kardeşimsin oğlum. Yeri geldiği zaman ben sana sen bana ağabeylik yapmadın mı? şimdi niye elimi istemiyorsun?”  diye sordu.

Poyraz gayet sakin bir şekilde “kız kardeşim eski kız arkadaşım tarafından akla gelebilecek en kötü şekilde hırpalandı. Öldürülmek istendi. O yerde çırpınırken ben hiçbir şey yapamadım. Gözlerinin içindeki hissettiği o acıyı görmeme rağmen elini bile tutamadım. Sesimi çıkarmayı bırak ağlayamadım. Ben ona şimdiye kadar vurmamışken bir başkası gelip onu yere serdi. Kemiklerinin nasıl kırıldığını gördüm. Nasıl nefessiz kaldığını. Kan kaybetti. Kanım uymadı. Aciz kaldım. En nefret ettiğim şeyi yapıp gidip bir kıza vurdum. Bacaklarını kırdım. Bunun pişmanlığını yaşıyorum. Böyle yapmamalıydın diyorum kendime. Ama yapmak zorundaydım çünkü öfkeli tarafım beni dinlemiyordu. Sonra doruk! Ah,Doruk! Ne vardı önüme atlayacak!.”

Ateş birden “önüne mi atladı?” diye sordu.

Poyraz başını sallayarak  “atladı. Deli gibi gözlerini açmış bana doğru koşarak önüme atladı. Bıçak bana değil ona saplandı. Zaten kırık ve kızgınım bir de onun acısı çıktı! Yığıldı kuş gibi kollarımda. Gülerken acı çektiğini gördüm. Kapadı gözlerini. Bitti her şey.
Ambulansta yanındayım. Gene bir şey yapamadım! En kötüsü de aktan amcamın “Anıl!” diye bağırdığını duyduğumda oldu. Babamlar oradaydı oğlum. Dağhan amca,Doruk’u öyle görünce yüzü bembeyaz oldu. Nasıl bağırdı biliyor musun?” dedi.

ESMER ( ESMER SERİSİ -3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin