-36.bölüm-
http://www.youtube.com/watch?v=Ga9sIlmVh50
Aradan tam tamına iki hafta geçmişti. Senem, Yusuf ile beraberken olabildiğince Poyrazın göz hapsine maruz kalmamak için uğraşıyordu. Başlayan son sınavlarda işin içine girince okulda olmasa da evde Nefes ile ders çalıştıklarından bir şekilde Poyrazı görüyordu ama bu zaman harfinde hiç konuşmuyorlardı. Doruk’un gelip özür dilemesi ile barışan Senem ve Doruk olabildiğince yusuf’tan hiç bahsetmemeye çalışıyordu. Senem bir şeyi anlamıştı! Poyraz, kendisi için ne kadar önemli ise Doruk için de öyleydi! Hatta,belki de daha fazlaydı. Onun için Doruk’un yaptığına ses çıkaramıyordu. Nefes ile de barışan Doruk, ağır bir bedel ödemişti Nefes’e. Ve işin sonunda gerçekten pes etmek zorunda kalmıştı.
İki hafta önce
Doruk “senden nefret ediyorum!”
Nefes tek kaşını havaya kaldırıp gülümseyerek “hı hı,eminim! Sen ,ben olmadan yapamazsın bir kere tamam mı?!”
Doruk “tanrım,sen kime çektin?”
Nefes “bir de soruyor musun? Aynaya bir bak istersen sevgili ağabeycim! Ben her hücreme kadar senin eserinim!”
Doruk yüzünü buruşturarak “içinden canavar çıkacağını bilseydim elimi dahi sürmezdim!”
Nefes arkasını dönüp giderken “hı hı,eminim öyledir. Nasıl diyeyim Doruk; gözlerinde ki zehrin panzehiriyim ben! İstesen de istemesen de kabul et bunu!” demişti havaya savurduğu kahkahasıyla…
Şimdiler de gene bir şeyler planlayan Nefes herkesten olabildiğince uzak duruyordu. Erol hocayı nasıl kandırmıştı bilmiyordu ama sınavlardan sonra izin alıp eve gidiyordu.
Serap “nefes gene mi yok!”
Senem “evet.”
Ayşegül “ya neden kalmıyor ki?”
Didem “üstelemesenize ya. Kalmasın zorunlu mu ki hem?”
Serap “bu da avukat kesildi başımıza ya!” diyerek camdan dışarı izlemekte olan senemin endişeli yüzüne baktı.
Senem “ne yapıyorsun nefes? Ne?!”
**
Nefes “ahhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhhh! Lanet olsun! Allahım ya!” diyerek banyonun fayanslarında cenin pozisyonunda kıvranıyordu ağrıdan. Elindeki saate bakıp ağrıların iki dakikada bir tekrarladığını görünce ağlamaktan ne dediğini bilmiyordu. Dinlenmesi gerekiyordu ama geçen zaman içerisinde etrafında çok fazla olay olmuştu ve yapması gereken egzersizleri yapamamıştı. Telefonunun çalması ile odaya bakan Nefes ayağa kalkmak istemiş ama bedeninin hâkimiyetini elinde bulunduramadığı için bacaklarına daha çok tutunup daha çok ağlamaya başlamıştı. Kendini sıktıkça kanaması artan nefes güçsüzleştiğini hissediyordu.
Senem, telefonu açmayan Nefes için daha da endişelenince Anılı arayıp “evin oralardaysan nefese bir bakar mısın anıl?” demiş ve aldığı tamam cevabı ile rahat bir nefes almıştı.
Anıl’ın yanında Merve hoca da vardı. Edebiyat dönem ödevi için araştırma yapan Anıl yardım için Merve hoca’ya gitmişti.
Anıl “hocam bir Nefese de uğrayalım, gidelim sonra.” Demiş ve kapıyı açıp içeri girmişti. Salonda göz gezdirirken ağlama ile karışık çığlık ve inleme sesi duyan Anıl elindekileri yere fırlatıp Nefesin odasına doğru koşmaya başlamıştı. Kapıyı açıp içeri girdiğinde banyoya giren anıl Nefesi yerde kan içinde yatarken bulmuştu.
Anıl dokunduğu anda daha fazla çığlık atan Nefes,kendinden geçiyor gibiydi. Merve hoca, genç kızı öyle görünce korkmuş ve yere diz çökerek ağlamaya başlamıştı. Anıl, Poyrazları arayacakken kızın “hayır!” diye bağırması ile ona bakmış bu sefer de ambulansı aramaya yeltenmişti.
Nefes “hayır! Hayır! İstemiyorum!”
Anıl ağlamamak için kendini tutarak “ne kadar sıklıkta?”
Nefes “iki dakika da bir!”
Anıl bağırarak “lanet olsun! Senin evde ne işin var?! Yalnız başına hem de!” diyerek dolabın altındaki iğneyi bulmuş ve nefesi ters çevirip enjekte etmişti. Aradan geçen birkaç dakika sonra nefesin ağzını yüzünü yıkayan anıl onu yatağa oturtmuş ve Merve hocaya aldırmadan “hastaneye gitmemiz gerek prenses?” demişti.
Nefes ağlayarak “hayır.”
Anıl “ağabeycim,ben gelmeseydim ne olurdu?”
Nefes donuk gözlerle ona bakarak “iki haftadır ne oluyorsa o! Ağrıdan sonra bayılıp uyurdum kendime gelirdim.”
Anıl geri geri giderek “ne yani bu iki haftadır devam mı ediyor?! Aklından ne geçiyor senin?!”
Nefes sesini çıkarmayınca Anıl ,yüzünü avuçlarının arasına alarak “bizim için ne kadar önemli olduğunu bilmiyor musun?” diye sorunca nefes gözlerini kırpıştırarak “öyleyse öldür beni! Çünkü bu çok fazla!” diyerek anıla sarılmıştı ağlayarak…
Merve hoca ise bir açıklama beklerken nefes anıla bakmıştı..
****
Nefes ve ağrıları herkesten gizli devam ediyordu. Bu hafta sonu test yapacaklardı ve durumu belli olacaktı. Anıl,nefesi öyle gördüğünden beridir çocuklara olabildiğince belli etmemeye çalışıyordu.
Yılbaşına doğru yağan kar istanbulda hayatı felç etmişti. Annesinin evde olmadığı bir gün kapıda kalan senem su dolu çukura ayağı girince çok üşümüş ve kapıda annesini beklemeye başlamıştı. Poyraz ise o gün evde sınava çalışıyordu. Çalan telefonu ile dikkati dağılan poyraz telefonu açarak “efendim mehir teyze?” diyerek cevap vermişti.
Mehir “poyraz,senem evin oralarda mı bir baksana oğlum? Anahtarını yanına almamış,kapıda kalmış hasta olur.” Diyerek telefonu kapatmıştı..
Poyraz,pencereden baktığında senemin kapının merdiveninde oturduğunu görünce “delirdi mi bu?!” diyerek kızmış ve evden çıkarak karşıya geçmişti.
Poyraz “senem,kalk bize gidelim!”
Senem titreme ile karışık “ayağım acıyor!” demişti.
Poyraz,içini çekerek seneme bakmış ve eğilip kucağına alarak karşıya evine getirmişti. Salondan geçerek odasına çıkan poyraz,senemi yatağın üzerine oturtup yanan şömineye bakmış ve oflayarak senemin üzerindekileri çıkarmaya başlamıştı.
Senem “ç-çok ü-ü- üşüyorum!” demişti yarı baygın bir şekilde..
Islanan saçlarını elinin tersiyle iten poyraz öfke ile “neden buraya gelmedin ki ?” diye söylenmişti. Senem “gelemezdim ki… sen benimle küssün?” demişti dudaklarını büzerek.
Poyraz onun bu haline bakınca yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluşmuş ve dikkatini tekrardan toplayarak senemi soymaya başlamıştı. Ayakkabılarını çıkardığında sırılsıklam olduğunu gören poyraz “ahhhh!” diyerek kızgınlığını dizginlemeye çalışmış ve senemi ısıtabilmek için pofuduk minderlerinin üzerine yatırıp yanan ateşe doğru çevirmişti.
Aşağı inip sıcak çikolata yapan Poyraz,odasına döndüğünde senemin ateşten titrediğini görmüş ve banyoya koşup ıslak bez ile kompres yapmaya başlamıştı.
Senem ateş içinde mırıldanıyordu “Seni senden de yakın yalnız ben tanıyorum. Sana, seni en sıcak bir ben anlatıyorum. Kimse varamaz senin ben kadar yakınına. Çok zamanlar kendimi sanki sen sanıyorum...”
Poyraz gülümseyerek “Benim düşlerimin içinde
O uyuyordu,duyuyordum.
Ben bir uykusunda onun,
Bir düş'ünde bulundum...
Uyuyordu,duyuyordu,
Avundum.
alnındaki bezi her değiştirdiğinde senem biraz daha kayboluyordu.sanki biri eline kitap tutuşturmuş okusun diye onu yüreklendiriyordu…
Senem “
Ben sensiz olanlara seni aratıyorum,
Ben sensiz kalanlara seni yaratıyorum,
Seni saklayacağım, seni yazıp-andıkça
Kendimi çoğaltıyor, seni kuşatıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER ( ESMER SERİSİ -3)
Teen FictionOnları bir araya getiren bir kader vardı ortada... Ağlatan... Nefret ettiren... Acı çektiren ve güldüren... Ne olursa olsun bir arada kalmalarını sağlayan bir kader... Esmer'di onlar... Sonsuza dek öyle kalacak, kim ne derse desin hep birlikte olaca...