2.sezon / 26.bölüm-
“biz geldik!” diyerek içeri girdi genç çift. Öğleye doğru geldikleri İstanbul’a daha fazla oyalanmadan evlerinin yollarını tutmuşlardı. Önce Senem’in evine uğramış ama evde kimsenin olmadığını anlayınca karşı bloga geçmişlerdi bavulları bırakıp. Poyraz,cebinden çıkarttığı anahtarıyla kapıyı açıp içeriye girdiğinde “biz geldik!”diye bağırdı ve herkesin yavaş yavaş kendilerini karşılamaya gelmesi bir oldu.
Anıl bahçe kapısından elinde çay bardağı ile içeriye geçip poyraza “hoş geldiniz damat bey.”diyerek sarılması üzerine Doruk “kaçak damat diyecektin oğlum. Kaçak.”dedi ve gidip anıl gibi abisine sarıldı. senem arkada durmuş olanları izlerken anıl ve doruku öptükten sonra “Nefes yok mu?”diye sordu.
Doruk “Yukarda. Ebru ile beraber.”dedi.
Senem “bakıyorum yokluğumda hemen boynuzu takmış gene bana!”
Merdivenlerden aşağı inen nefes basamak’a oturup “hepimizden habersiz cehennemin bir ucuna giden yengem olacak şahıs mı söylüyor bunu?”dedi.
Senem kollarını birbirine dolayıp “bana bak görümce…”
Nefes “vay! Şimdiden beni görümce bildin he! İyiymiş.”dedi ve ayağa kalkıp senemin karşısına gitti. Önünde durduğunda gülümseyerek “hoş geldin. Ve kusura bakma ama bana boynuz takan sensin. Abimi buldun bulalı beni hep ekiyorsun. Eh,bunda benim suçum ne?”
Poyraz “kız haklı! Ama ben de haklıyım!”
Nefes yarım ağızla “tabii”dedi ve arkasını dönüp merdivenlere yöneldi. Senem de peşinden gitmek istediğinde nefes eliyle onu durdurup “orada durun bakalım! Sizin yukarıya çıkabilmeniz için önce aile büyüklerinden vize almanız gerekiyor!”dedi.
Senem “vize mi?”
Doruk “kızı duydun güzelim. Vize! Vize! Vize! Vizzzzzzeee!” diye bağırıp ellerini şaplattığında Anıl’ı da yanına alarak nefesin arkasından merdivenlere yöneldi basamaklara oturup birazdan yaşanacak olan paylama törenini izlemeye koyuldu. Bahçe kapısından içeriye ilk giren Dağhan oldu. Kollarını açıp poyraza sarıldığında “aferin evlat! Tam da benim onaylayacağım şekilde davrandın!”dedi ve koltuğuna geçti. Aktan ve Nermin hanım da içeriye girdiklerinde çocukları öpüp yerlerine geçmişlerdi.
Sırasıyla Altuğ,Talu,Mert ve Mehir de içeriye girip karşılarında durunca gerilim dolu dakikalar başlamıştı. Ebru merdivenlerin başında belirdiğinde nefesin yanına oturup “niye bizde aşağı da oturup izlemiyoruz?”diye sordu.
Doruk “en iyi gösteri buradan izlenir kızım. Mükemmel kalite. Hem bardak çanak kırılırsa kafamıza gelme olasılığı da düşük yaaa!”
Anıl “evet aşkım. Doruk’un dediği gibi.”
Doruk “ben yani! Yapacak bir şey yok!”
Anıl “kapa çeneni!”
Doruk “denerim!”
Anıl “sussana oğlum!”
Doruk “susuyorum ya! Daha ne yapayım?”
Nefes “öf yeter ikinizde susun. İterim sizi aşağı düşersiniz!” dediğinde Anıl ve Doruk birbirlerine bakıp “yapar abi!”dediler ve önlerine döndüler.
Poyraz ,Senem’in elini sımsıkı tuttuğunda Senem sanki idama giden mahkum gibi hissediyordu kendini. Bu kadar zor olmak zorundalar mıydı?diye düşünmeden duramıyordu. Sonunda Mehir ve Talu aynı anda konuşmaya başladıklarında genç kız neye uğradığını şaşırmıştı.
Mehir “nerdeydiniz?”
Talu “bize haber vermeden nasıl gidersiniz?”
Mehir “bu yaptığınız doğru mu?”
Talu “üstelik 18 saatlik yolu arabayla gittiniz?”
Mehir “ya kaza yapsaydınız?”
Talu “ya benzininiz bitse ulu orta açıkta kalsaydınız?”
Mehir “sonra hem ne demek ya bizi merak etmeyin diye mesaj atmak!”
Talu “evet mehir haklı!”
İki kadın da var olan seslerini daha da güçlendirip konuşmaya devam ederlerken Poyraz seneme baktı. Ağlamasına ramak kalmıştı resmen. Elini sımsıkı tutup gözlerini yumdu ve derin bir nefes alıp annelerine baktığında “Yeter!”diye bağırdı.
Talu ve Mehir aynı anda birbirlerine baktıklarında Poyraz “Karşınız da 7 yaşında çocuk yok sizin! Azarladığınız adama biraz göz gezdirin! Ben zaten elime,bileğime,gözüme güvenmesem o yola hiç çıkmazdım emin olun! Hem tüm mola yerlerinde durduk! Dinlendik! Arama olayına gelince! Aramayabilirdim,ama aradım! Kazık kadar adamım hesap mı vermem gerekiyor size? Mert amca beni telefonla arayıp azarladı zaten! Lanet olsun,dönüp bir kendinize bakın! Nutuk çekip azarladığınız kişi sizin oğlunuz,sizin de damadınız! İsteseniz de istemeseniz de! Senem benim yanımdayken güvende! Ben ona zarar gelecek hiçbir şey yapmam! Buna izin vermem de! Onu sizden daha çok düşünüyorum!”dediğinde Mert öne çıkarak “Bana bak!”dedi.
Poyraz “kimseye bakmıyorum! Oradayken seneme de söyledim ben! Elinden tuttuğum gibi götürürüm nikah dairesine,yıldırım nikahı ile evleniriz! Ama bekliyorsam bu sizin için değil! Onun için! Onun hayalleri için! Ne sanıyorsunuz ya! Bir hafta yalnız tatile çıktık diye kızınızdan yararlandığımı mı? bunu mu? Tek hayali olan Senem değil! Yada siz değil!”
Poyraz senemin elini daha çok tuttuğunda senem öylece poyraz’a bakıyordu.
“Senem benden sorumlu. Ben de ondan. Onu üzecek yattığı yatağı ona dar getirecek olursanız günah benden gider!” dedi.
Altuğ koltuğa oturduğunda Dağhan’a bakıp “ben demiştim oğlumun üzerine bu kadar gitmeyin diye!”söylendi. poyraz bunu duyup babasına baktığında gülümsedi ve kendisine bakmakta olan Esmerine bakıp “iyi misin?”diye sordu.
Senem yavaş yavaş başını poyraz’ın göğsüne koyduğunda “bundan daha iyi olamazdım!”dedi gülerek.
Poyraz tekrardan annelerine ve babalarına döndüğünde “şu isteme olayı için ne gerekiyorsa yapın!”dedi ve senemin de elini tutarak merdivenlere kendilerine bakmakta olan kardeşlerinin arasına doğru ilerlediler. Hep beraber yukarı çıktıklarında doruk “anasını satayım! Perfect’tin oğlum! Perfect Poyraz!”diyip omzuna vurdu.
Anıl “valla çok iyiydi!”
Poyraz yatağına oturduğunda yüzünü sıvazladı ve onlara bakıp “söylediklerimde ciddiydim. Yine de konuşurken kullandığım kelimelere özen gösterdim. Küfür çıkmadı değil mi ağzımdan?”diye sorduğunda Doruk gülerek “burada Poyrazdan yani senden yani doğruluk,dürüstlük abidesinden bahsediyoruz. Ben olsaydım ki beni bilirsiniz sinirlendiğim zaman ağzım balat Çingeneleri gibi açılır bir daha da kapanmazdı!”dedi.
Anıl ok işareti yaparak “Şekil A’da görüldüğü üzere.”dedi.
Doruk “komik!”
Anıl “doğrular!”
Doruk “çakacağım şimdi ha!”
Anıl “gel çak! Tabi yerse!”
Doruk “lan bana bak!”
Poyraz “kesin sesinizi. İkinizde!”dedi ve Doruk’a bakıp “Bade’yi buldun mu?”diye sordu.
Dorukun yüzü hemen düştü ve poyraza bakıp “hayır. Doğu abide araştırıyor.”dediğinde poyraz sırt çantasından bir kağıt parçası çıkarttı. Gülümseyerek “Küçükçekmece yakınlarında bahçeşehir adı verilen bir konutlar sitesinde oturuyor.”dediğinde Anıl önce poyraz’a sonra Doruk’a baktı. Doruk olduğu yerde kalakalmış bir şekilde Poyraza bakarken “aç g*tünle dalga geç!”dedi.
Poyraz “istemiyorsan sen bilirsin! Benden bulmamı istedin! Ben de buldum!”dediğinde Doruk ayağa kalkarak “kağıdı ver !”dedi.
Poyraz “şimdi değil!”
Doruk “Poyraz!”
Poyraz “Efendim ağabeycim?”
Doruk “kağıdı ver!”
Poyraz “hayır.”
Doruk kaşlarını çatıp “niye ya?”diye sordu.
Poyraz,Doruk’un başına vurup “çünkü mantığınla hareket etmiyorsun! Derin burada! Ee sen Bade’yi görmeye gittiğinde ne olacak? O kız senden yine kaçacak?”
Doruk “sence buna izin verir miyim?”
Poyraz “sence o kız buna rağmen senin yanında kalmak ister mi?”
Doruk “umurumda mı?”
Poyraz “ama benim umurumda! Bade yalnız! Yapayalnız! Kırık ve kırılmış! Seni görmesi ona iyi gelmeyebilir! Onun için sevgili kardeşim,dostum! Enine boyuna oturup düşünecek ve o kızın karşısına çıktığında adan gibi konuşabileceğin cümleleri seçeceksin!”
Doruk “eh,yemişim cümlesini ya! Ben sen değilim!”
Poyraz “olamazsın da zaten! Ama adam gibi oturup düşünebilirsin değil mi?! son sözümü söyledim ben! Ya adam gibi oturup o kıza ne söyleyeceğini düşünürsün! Yada adresi unut!”
Doruk “Doğu’dan alırım!”
Poyraz “benim iznim olmadan alamazsın!”
Doruk “ya abi sıçtırma çarkına!”
Poyraz,Doruk’un ensesinden tutup kendisine çekti. Anıl ayağa kalkıp “Poyraz tamam sakin ol!”dedi ama Poyraz Doruk’a bakıp “bade kadar acı çektiğini biliyorum. Görüyorum! Ve bu hiç hoşuma gitmiyor. Böyle söylemem onu koruduğumu sanman için gelebilir ama ben seni de düşünüyorum serseri! Bir kez olsun düşünerek hareket etmelisin! Daha fazla bana karşı gelecek olursan sana yemin ediyorum kemiklerini kırarım! O kızı da dünyanın öbür ucuna gönderirim! Beni anladın mı?”dedi ensesindeki eli daha da sıkarak.
Doruk kımıldayamıyordu. Hissettiği baskı nefes almasını zorlaştırıyordu. Poyraza öfkeyle bakan gözleri iri iri açılmıştı. Yanan canına rağmen pes etmiyordu.
Poyraz “Doruk? Anladın mı dedim?”
Doruk hala sesini çıkarmıyordu. Anıl ise aralarında durmuş Poyrazın olası bir darbesinden Doruk’u korumak için bekliyordu. Daha fazla dayanamayan genç adam “Doruk,anladım de! Kemiklerini kıracak yoksa!”
Doruk içini çekip gözlerini yumduğunda gözünden yaş düştü poyrazın koluna dişlerinin arasından “senden nefret etmek istiyorum *** kurusu!”dedi direnerek.
Poyraz kızgın bakışlarının arasından “et öyleyse”dedi tebessümle..
Doruk dişlerini sıkarak başını salladı ve “anladım.”dedi. poyraz başını eğip doruk’a baktığında “anladın yani?”dedi.
Doruk “anladım dedim ya!”dediğinde Poyraz doruk’a sarıldı. doruk,hırsla nefes alıp verirken sımsıkı tutundu poyrazın omuzlarına “nasıl düşüneceğimi de öğret!”dedi son kez.
Poyraz gülümseyerek Anıla baktığında genç adam “Allah ikinizin de belasını vermesin! Ömrümü yediniz lan!”dedi koltuğa çökerek. Poyraz doruk’u bıraktığında ikisi de göz göze geldi. Doruk gülümseyerek “Seviyorum lan seni. Kırmızı ışığım benim!”dediğinde anıl ile poyraz birbirlerine bakakaldılar.Tek duyulan ise Doruk’un kahkaha dolu sesiydi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER ( ESMER SERİSİ -3)
Teen FictionOnları bir araya getiren bir kader vardı ortada... Ağlatan... Nefret ettiren... Acı çektiren ve güldüren... Ne olursa olsun bir arada kalmalarını sağlayan bir kader... Esmer'di onlar... Sonsuza dek öyle kalacak, kim ne derse desin hep birlikte olaca...