-24.bölüm-
Kızlar, Arap dansından sonra terlemiş ve hepsi banyoya girip bir duş alarak rahatlamışlardı. Konu ailelerden açılınca Didem hemen söze karışmıştı..
Didem “benim annem ilkokul mezunu Talu teyze! Ve bazen bu durum hiç hoşuma gitmiyor!” dedi sitemle..
Nefes kızan gözlerle Dideme baktığında Senem onun sakin olmasını söylemişti.
Talu “söz konusu ailen ise Didemcim anne ve babanın hangi okuldan ya da ne kadar okuduğundan senin bir ilgin olamaz. Eskiden
öyleymiş,öyle uygun görülmüş. Hem ne olmuş bende ilkokul mezunuyum!”Didem “sahi mi?”
Mehir “elbette. Ama çok akıllı. Hem ona bakılırsa ben de bir zamanlar ilkokul mezunuydum. Ama okumanın yaşı yoktur kervanına katıldım ve okulumu bitirdim. Babalarımız bizi okutmayı uygun görmedi. Tek çocuktuk ve kız kısmı okur muymuş kafasıyla hareket eden bir dönemdeydik. O zamanlar sadece biz değil senin ve senin gibi birçok çocuğun annesi bu baskıdan ve geri kalmışlıktan nasibini aldı. He bizim kurallarımız daha katıydı. Bir kere ben hasta olur olmaz yani “adet” babam beni hemen evlendirmeye kalktı ama başaramadı.”
Serap “neden?”
Talu gülerek “çünkü Mert Mehir’i kaçırdı.” Dedi..
Mehir “henüz on sekiz on dokuz yaşındaydım sanıyorum. Savaş fotoğraflarını çekmeyi çok severdim. Evden kaçar gizlice gördüklerimi ya yazar ya da resmini çekerdim. Babam beni adamlarına yakalattığında ayaklarıma yürüyemeyeyim de kırbaç vurdururdu ama dinlemezdim. O zamanlar sınav denen bir şey yoktu. İsteyen istediği mesleğe sahip olabiliyordu ben de evden kaçarak teşkilata sığınmıştım. “savaşa katılacağım!” diye..
Didem “pardon ama Suriye’de savaş mı vardı?”
Mehir “ben Suriyeli değilim ki! Ben Suudi Arabistan topraklarına aidim.”
Ayşegül “hani şu filmlerde...”
Mehir “hı hı aynen öyle. Yani demem o ki kızlar,ailelerinizin okumuş yada okumamış olması o kadar da önemli değil. Ama en önemli şey nedir biliyor musunuz? Onlara layık olmak. Onlar size değil,siz onlara layık olmalısınız. Çünkü onlarda sizi okutmak istemeyebilirlerdi..” dedi sesindeki kırılganlığı belli etmemek istercesine..
Ayşegül “peki siz Talu teyze?”
Talu “ah,sormayın onu. Ben kaçırılmadım,kaçtım. Babam beni evlendirmek istiyordu. Ben de o gün bizim evi yapacak olan mimarların çırağına tutulmuştum. “Altuğ’a gidip kaçır beni!” dedim o da hemen bunu uyguladı..”
Tuğçe “Libya’dan mı?”
Talu “yok! Fas’tan.. Casablanca’dan.”
Didem “tanrım mükemmel.”
Mehir “aslında Türkiye’deki bir çok ailenin soy ağacına bakarsınız hemen hemen herkesin Arap kökenli olduğunu görürsünüz.”
Serap “ama Senem Nefesin Libya kökenli olduğunu söyledi.?”
Talu “öyle zaten. Babası Libya göçmeni. Dolayısıyla kökü de orada.”
Ayşegül el çırparak “ay gerçekten çok güzelsiniz siz ya. Gerçekten.”
Mehir “siz de öyle canım.”
Senem “öfff,yeter be sıkıldım ben. Dışarısı buz gibi lapa lapa kar var benim içim yanıyorrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr.”
Nefes “mesaj alındı. Hadi kartopu oynamaya gidelim. Sonra da paşaya uğrarız. Ne dersiniz?”
Serap “milkshake!”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER ( ESMER SERİSİ -3)
Teen FictionOnları bir araya getiren bir kader vardı ortada... Ağlatan... Nefret ettiren... Acı çektiren ve güldüren... Ne olursa olsun bir arada kalmalarını sağlayan bir kader... Esmer'di onlar... Sonsuza dek öyle kalacak, kim ne derse desin hep birlikte olaca...