2.sezon / 27.bölüm-
Nereden bakılırsa bakılsın bir haftadır her iki tarafta da hummalı bir çalışma vardı. İsteme olayından sonra yapılacak olan nişan için yer bakma olayı babalara kalmıştı. Poyraz,çok şatafatlı bir yer istemediğini kesin bir dille söyleyince Hasan babanın yeri PAŞA nişan için ayarlandı ve o gün geldiğinde her şeyin tamam olması için imzalar atılmıştı. Altuğ,Hasan baba’nın ve elemanlarının o gün çok sıkışmaması için büyük bir organizasyon şirketi ile anlaşmıştı. Sonunda ALtuğ ve Mert soluklanmak için Starbucks’a girdiklerinde birer kahve alıp,bir masaya oturdular ve eşlerinin ellerine tutuşturmuş oldukları görev kağıtlarına göz atmaya başlamışlardı.
Mert söylenerek “ 40’ımdan sonra uğraştığım işe bak ya!”dedi.
Altuğ kağıtlardan başını kaldırmayarak gülümsedi ve gözlerini devirip şakayla karışık “Sen 40 oldun mu ya?”diye sordu.
Mert kağıtları masanın üzerine bırakıp tek kaşını havaya kaldırdı ve arkadaşına bakarak “Altuğ! Delirtme insanı ağabeycim! Gelme üstüme! Zaten oğluna gıcık oluyorum!”dedi.
Altuğ burun kemerini sıkıp “bende senin safinaz kılıklı kızına meraklı değilim zaten. Ne o öyle. Ele gelmez avuca sığmaz!”dediğinde Mert kağıtları eline alıp “lan kafanı kıracağım şimdi ha!”diye altuğa vurdu. Genç adam gülerek arkadaşına baktığında kahvesinden bir yudum aldı ve arkasına yaslanarak “hayır,anlamıyorum seni”dedi.
Mert,Altuğa bakarak “neyi anlamıyorsun?”dedi.
Altuğ ,kravatını çıkarıp gömleğinin düğmelerini açtı ve ciddi bir ifade ile Mert’e bakıp “her şeyi! Yaptığın şeyleri sergilediğin davranışları. Bana babanı hatırlatıyorsun. Hayır,onun gibisin desem… değilsin! Onun gibi zorluk çıkarmak istiyorsun desem… az biraz çıkartıyorsun! Ya abi sen kendin Mehir’i babasının evinden kaçırdın! Çok zorluklar çektin.. çekmedin mi?”
Mert “çektim. Ee?”
Altuğ “ne eesi? Niye şimdi tarihi tekrar yaşatıyorsun. Hem de kendi canından kanından olana. Poyraz,Senemi gerçekten sevmemiş olsa ve ben bunu bilmesem sence onların bırak evlenmeyi çıkmalarına izin verir miydim?!”
Mert “vermez miydin?”
Altuğ “vermezdim baş belası herif! İlişkinin şakası olmaz! Hele bizim gibi ailelerde hiç olmaz! Haris&Havva olayını hatırlatmama gerek yok herhalde değil mi?”dediğinde mert gülerek “aman abi aman! Sakın bana o adamı hatırlatma,tüylerim diken diken oluyor. Hikmet’e neler yaptığını unutmadım!”dediğinde ALtuğa baktı mahcup bir ifade ile.
Altuğ bilmiş bilmiş başını salladığında Mert hata yaptığını anladı ve başını önüne eğip arkadaşına baktığında “eşeklik yaptım değil mi?”diye sordu.
Altuğ “yok canım aramızda eşekliğin lafı mı olur. Bugün sen bana yarın ben sana birader.”
Mert “şerefsizsin oğlum! Hayır anlamıyorum senin gibi keyfine düşkün bir adamdan poyraz gibi sert mizaçlı bir çocuk nasıl çıktı merak ediyorum?”
Altuğ “bunu bilmeyecek ne var oğlum. İmalathane iyi.”dediğinde Mert kahkaha atarak “yok oğlum,senin Dağhan ile öz kardeş olman gerekiyordu. Ciddiyim bak. Mermer yerine birbirinizin kafasını kırardınız bende ikinizdende kurtulmuş olurdum!”dedi.
Altuğ kahvesini kafasına dikerek “hadi kalkalım abi. Sonra kurtulma işini detaylı bir şekilde konuşur,çizeriz.”dedi gülerek ve kafeden çıktılar.
Evde ise son hazırlıklar tamamlanmak üzereydi. Mehir ve Talu canla başla ikramlıkları hazırlarlarken kızlarda alışverişteydi. Senem,üzerine uygun bir elbise bakarken Nefes ve Serap da ona uygun ayakkabı ve aksesuar bakıyorlardı.
Didem “hadi ya! Senemmmmmmmmmm!”diye söyleniyordu. “neden hep seni beklemek bana düşüyor!”dediğinde senem kabinden çıktı,bir haftadır giyip çıkardığı kaçıncı elbiseydi bilmiyordu ve gerçekten eğer bu da olmazsa kriz geçirmesi an meselesiydi. Didem ağzı açık bir şekilde Seneme bakarken ıslık çalıp kızları yanına çağırdı. Serap koşarak yanlarına geldiğinde nefes elindekilere bakıyordu. Serap,nefesi kolundan tutup çekiştirdiğinde Senem ile göz göze geldiler. Genç kız etrafında dönerek “nasıl olmuş?”dedi.
Serap ve Didem birbirlerine bakarak “Valla çok hot’sın yavrum!”diyerek ellerini birbirlerine vurup koltuklarına çökmüşlerdi. Senem ellerini beline koyarak “ee sen bir şey demeyecek misin?”dedi.
Nefes “iç çamaşırın belli oluyor?”dediğinde Serap kahakahasına engel olamadı ve seneme bakıp “işte benim nefesim!”dedi.
Genç kız ayağını yere vurarak “nefes?!”dediğinde genç kız gülmeye başladı ve “mükemmel olmuş,üstelik cuk diye de oturmuş üzerine!”dedi gülerek. Senem “hımm. Gerçekten iç çamaşırım mı belli oluyor”diye sorduğunda nefes ile bakıştılar bir süre. Nefes,gidip Serap’ın kucağına oturduğunda “hadi çıkar artık elbiseyi,alalım ve çıkalım şuradan.”dedi.
Senem “ee iç çamaşırı?”
Nefes “Kasada. Parası ödenmek üzere paketleniyor.”dediğinde Senem gelip Nefesin yanaklarını sıktı ve “Sen var ya….”
Nefes “evet evet biliyorum. Hadi şimdi marş marş!”diyerek kabine iteledi ve ayağa kalktı. Didem , Nefese bakarak “Pardon da sen kendine bir şey bakmayacak mısın?”diye sordu. Nefes dideme dönerek gülümsedi ve “hayır. Benim her zaman giyecek bir elbisem bulunur.”dedi ve göz kırptı.
Serap “lan acaba biz isteme merasimine gelmesek mi? poyraz ağabey bizi kovmasın.”dediğinde nefes “ne kovması ya. Zaten isteme olayından sonra söz yüzüğü takılacak onun akşamında da yemek verilecek zaten aramızda. Gelmek zorundasınız kardeşim! Kardeşimiz değil misiniz?”
Didem “doğru. Kardeşiniz!”
Nefes başını dikleştirerek “iyi kalleşliğe gerek yok o halde! Neyse,ya bir şey diyeceğim ben didem? Ayşegülün durumu nasıl?”
Didem “sorma ya. Fena. Anlatırım sonra.”
Nefes “tamam.”
Senem “oh be. Hadi gidelim. Kurt gibi açım biliyor musunuz?”dediğinde serap “cidden mi?”
Senem “sinir!”
Serap “uyuzluk abidesi senem!”
Senem “kıskanç Afrodit!”
Didem ve Nefes birbirlerine bakıp “baş belaları!”dediler ve kol kola önden yürümeye başladılar.
Yemek için dominosa geldiklerinde Senem ve Nefes büyük boy pizza söylemişlerdi. Serap ve Didem başlarına gelen komik olayları anlatmaya başladıklarında Senem de Hatay da neler yaşadıklarını anlatıyor,diğer yandan da son bir haftada Poyraz’ın eski sevgilileriyle uğraşıp genç adamı nasıl sıkıntıya soktuğunu anlatıyordu keyifle. Serap gülerek “ve tüm bunlara koskoca Poyraz ses etmiyor he? Bunda bir iş var kızım. Bence sen kaşınıyorsun.”dediğinde Senem gelen pizzadan hemen bir dilim alıp ağzına attı ve “hiçte bile. O bana bir şey yapmaz. Hem o başına gelecekleri hak ediyor”dediğinde nefes gülümsemekle yetindi. Serap “valla sen boşuna iş yapıyorsun kızım. Ne bokuna geçmişi deşip deşip duruyorsun ben anlamıyorum ki. O zaman yaşadığın olaylar o zamanda kaldı. Hem ne olmuş poyraz o kızlarla çıktığında aranızda resmiyet vardı ve ikinizde birbirinizin hayatında Free’ydiniz. Değil mi kızım?”dedi Nefese bakarak. Nefes sesini çıkarmadı. Artık o kadar yorulmuş ve bıkmıştı ki abisinin her an patlayacağını bilir gibi başını salladı ve gülümseyerek “ben karışmıyorum valla. İkisinin hayatı! Altında kalanın canı çıksın!”dediğinde dilini ısırdı. Çünkü serap hemen kötüye yormuştu. “valla kimin canının çıkacağına evlendiklerinde anlayacağız.”dediğinde kızlar kulaklarını tıkadılar.
Nefesin telefonu çaldığında bir anlık sessizlik oldu. Telefonu kapayan Nefes “ben kaçıyorum. Akşam bizde görüşürüz.”diyerek kızların yanından ayrıldığında Serap dirseği ile Senem’i dürterek “kızım bak ciddiyim ben ha? Poyraz abi ile bu kadar uğraşma. Valla bak fazla naz aşık usandırır lan. Takmaz bir taraflarına bırakır seni”dedi.
Senem “o beni seviyor.”
Didem “ ona bakılırsa bülbülde gülü seviyordu ama bak ne oldu?”
Senem “o ne demek şimdi?”
Didem “kibirin artmış demek Esmer hanım! Uyan artık ve poyraza gerçekte ne yaptığını anla. Tanrım,doruk seni neden lazım geldiğinde dövmez sanki”dediğinde Senem tereddüte düşüp “ya sizce gerçekten fazla mı üzerine gittim aşkımın?”
Serap “bence oturup konuş. Poyraz eninde sonunda sana söyleyecektir hislerini.”dediğinde senemin omzuna vurdu ve gülümseyerek “ye kızım. Bizden gerçekleri istedin,söyledik.”
Senem homurdanarak “Nefes neden söylemedi?”dedi.
Didem bunun üzerine güldü ve garsona bir kola daha getirmesini istedi. Senem “ne?”
Didem “kızım. İşin içine artık evlilik giriyor. Nefes’ten artık hep senin yanında olmasını bekleyemezsin.”
Senem “o nedenmiş ya?”
Didem “evlenmek yada evlilik demek etrafında bulunan insanlarla arana sınırlar koyman gerektiğini bilmen gerek. Eskiden çemberin içinde seninle olan sana her koşulda yardım edip seni koruyan kişiler,artık kendi hayatlarında bambaşka insanlarla ilerlemeye başlayacaklar,çizginin dışına çıkacaklar”dediğinde Senem sinirli bir şekilde “Nefes beni bırakmaz?!”diye çıkıştı.
Serap el işareti yaparak “haklısın! O seni asla bırakmaz! Ama içten içe de olsa şimdi senden nefret ediyor çünkü her sabah uyandığında abisini yanında görmeye alışan kız bir sabah bir uyanacak abisi evlendiği kızın yatağında!”
Senem “iyi de biz arkadaş,kardeşiz!”dedi.
Serap “işte tam da bu sorun ya! Artık kardeş olmaktan çıkıyorsunuz kızım. Gelin görümce oluyorsunuz. Evlendiğin zaman ister istemez değişime uğrayacaksın! Zamanı geldiğinde ne demek istediğimi anlayacaksın!”dediğinde Senemin sinirden elleri titriyordu. Pizza dilimini tabağa bırakıp hışımla yerinden kalktı ve kızlardan izin isteyip lavaboya gitti. Kızlar baş başa kaldıklarında Didem “fazla mı sert oldu?”dedi.
Serap umursamaz bir tavırla “biz gerçekleri söyledik. Hem herkesi aynı anda etrafında istemesi onun bencilliği kusura bakmasın ama Senemin bu hallerinden hiç haz etmiyorum!”
Didem “Serap!”
Serap “ne var ya? Rabbena hep bana istiyor. Tamam zamanında kraliçe kraliçe diyip durduk,en tepeye çıkardık ama tepemi attırma Didem indirmesini de bilirim!”dediğinde kollarını birbirine doladı sinirle. Sözlerine devam ederek “biliyor musun? Nefesin bu yeni halini sevdim aslında. Sessiz,sakin,uysal,sürekli güler yüzlü,kırılgan yönü ortaya daha çok çıkmış halini daha çok sevdim ben. Daha insansı. Daha gerçek. Ve tüm bu sorunlarla uğraşmayıp omuz silkmesi de takdire şayan. Aferin ona!”dediğinde gözlerinin içine kadar gülüyordu. Senem,gelip yanına oturduğunda lafını esirgemedi ve aynı şeyi Seneme de söylediğinde Senem daha fazla dayanamayıp “Sen kendini ne sanıyorsun bilmiyorum ama Nefes gelip seninle bir şeyini paylaşmaz!”dedi hışımla masadan kalkıp giderken..
Serap “oho hohooo! Sucularda inecek var”dediğinde Didem Serap’a vurarak “ne yaptığını sanıyorsun sen?”dedi.
Serap hesabı öderken “birinin ona haddini bildirmesi gerekiyor. Kusura bakmasın ama Neefes kendi hayatı için adımlar atmaya başladı bile ve bunu hiçbiri görmüyor. Biri hariç!”
Didem çantasını koluna aldığında “kim ? Doruk mu?”diye sordu.
Serap saçlarını tepesinde topladığında “İnan bana o şanslı *** bile farkında değil olanların! Anko!”dedi ve göz kırptı. Elini Didemin omzuna atarak “kızım Senemin bizimle küsme gibi bir lüksü olabilir mi? lan beraber ne badireler atlattık? Kusura bakmasın ama kardeşiz diyorsak hepimiz için,yeri geldiği zaman acı da söylemek zorundayız.”dedi gülümseyerek evlerinin yolunu tutarak.
Nefes ise arabasını Yıldız Parkının önüne çekip içeri girdiğinde ,karşısında görmeyi beklemediği adama dikkatle baktı bir süre. Gözlüklerini çıkarttığında buz gibi bakışlarını kendisine bakmakta olan mavilere yöneltti. Genç adam elini uzattığında Nefes bir ele bir de sahibine baktı ve elini sıkmayacağını belli ederek “burada ne işin var?”diye sordu..
Genç adam hafif bir şekilde tebessüm etti ve “nezaketen de olsa merhaba demeni bekliyordum”dedi.
Nefes gözlerini kısarak karşısındaki adama baktı dikkatlice ,bakışlarını etrafta dolaştırarak “Daha önce de dediğim gibi senden hoşlanmıyorum Demir!”dediğinde göz göze geldiler. Daha fazla dayanamayan genç kız “ne istiyorsun?”diye sordu.
Genç adam birkaç adımda nefese doğru gelip “kızkardeşim… Bade nerede?”diye sorunca Nefes artık bu sorudan sıkıldığını fark etti ve gülümseyerek bir adım geriye gitti. Gözlüklerini taktığında gülümsemesi dondu ve arkasını dönmeden önce “Cehennemin dibinde! Kavrulup yanmakla meşgul!”dedi.
Arabasına doğru ilerleyecekken “Bana yerini söyleyeceksin!”dedi genç adam peşinden gelerek… Nefes arabasının kapısını açtığında Demire baktı ve tehdit eden bir ses tonuyla “Beni zorlarsan… Zorlarım… Canımı Sıkarsan… Sıkarım.. Ve Bade… Onu dünyanın öbür ucuna yollamadığıma dua et Mudurnu!”dedi.Genç kız arabasına bindiğinde Demirin yüzünde belirli belirsiz bir tebessüm belirdi. Nefes camı açıp Demire bakarak “Geliyor musun?”diye sordu. Demir,tereddüt etse de nefesin arabasına bindi… ona bakarak “Nereye gidiyoruz?”diye sordu. Nefesin cevabı
sert takındığı ifadede bir o kadar komikti.“Cehennemin dibine!” dediğinde ikisi de gülüyordu…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER ( ESMER SERİSİ -3)
Teen FictionOnları bir araya getiren bir kader vardı ortada... Ağlatan... Nefret ettiren... Acı çektiren ve güldüren... Ne olursa olsun bir arada kalmalarını sağlayan bir kader... Esmer'di onlar... Sonsuza dek öyle kalacak, kim ne derse desin hep birlikte olaca...