-SON SÖZ-
Poyraz ve Senem’in arkadaşlarına ve kardeşlerine teşekkür edip evlerine çekilmeleri ile son bulmuştu düğünleri. Şimdi herkes bir yana dağılırken mutluluk onlar için gelip baş köşeye kuruluyordu. Nefes ve Anıl; havaalanında Doruk’u uğurlamak için beklerken oldukça duygusal anlar yaşıyorlardı. Erdem ve Demir vize işlemlerini hallettikten sonra kendileri ile vedalaşmış ve uçağa doğru yürümeye başlamışlardı. Doruk ise hala alanın içinde anonsların yapılmasına aldırmadan kendisine bakan kardeşlerine bakıyordu.
Gülümseyen genç adam ebru’nun elini sıkıp yanaklarından öptü ve “bir daha ki gelişim sizin düğününüz için ona göre yenge hanım.”dediğinde içini çekerek Anıla döndü. Ve “eh,kurtuluyorsun benden Anko bey!”dediğinde Anıl “gel buraya.”diyerek genç adama sarıldı. Doruk,sımsıkı sarıldığı genç adama bakıp “kendinize dikkat edin ve tahtımı koruyun.”dediğinde göz kırptı. Nefes’e döndüğündeyse oldukça duygusal anlar yaşadı genç adam. Genç kız gözlerinin sulanmasına aldırmadan çantasından bir paket çıkarıp Doruk’a uzattı ve “Senin için.”dedi. Doruk,bir şey demeden Nefese sarıldığında “rahat dur prenses. Ve canını sıkan biri olacak olursa bana alo de! Gelip çarklarına s*çmam yarım dakikamı alır.”dediğinde Nefes “ben iyiyim. İyi olacağım. Asıl sen kendine dikkat et.”dediğinde Doruk kaşlarını çattı ve Nefese bakıp tereddütle “Geldiğinde ona göz kulak ol. Lütfen.”dedi. Nefes,iç çekip kendisine baktığında başını salladı sadece ve son anons tekrar yapıldığında gözyaşları daha fazla direnemedi…
Doruk arkasını dönmüş giderken son kez dönüp baktı ardına… gülümseyerek el salladığında onu izleyen Nefes ve Anıl da aynısını yaptı.. hayat,artık hepsi için yeni oyunlarla çıkacaktı şimdi karşılarına..
Alandan çıktıklarında sessiz olan Nefes hıçkırmaya başladığında “offf!”dedi ayağını yere vurarak. Anıl,gözünün yaşını silerek gülümsedi ve “sana üç ay diyorum bak. Üç ay sonra bu *** kapıda belirmezse ben ne olayım.”dedi genç kızı kendisine çekerek..
Ebru “eve gitmek yerine bir şeyler içelim mi?”diye sorduğunda Nefes Ebruya baktı ve “işte bu. Seni seviyorum Ebru. Evet hadi gidip Edda’da bir şeyler içelim.”dediler ve arabaya binip alandan tıpkı üzerlerinden geçmekte olan Doruk gibi onları bekleyen yeni hayatlarına doğru yola çıktılar….********
Sonunda evlenmişlerdi işte! Araba, evlerinin önünde durup içinden çıktıklarında Poyraz gelinin elini sımsıkı tuttu ve yürümeye başladılar beraber… Kapının önüne geldiklerindeyse Senem’in gözlerini kırpıştırarak baktığı o kapıya içini çekerek karşılık verdi ve adet bu ya, gelinini kucağına alıp öyle açtı kapıyı…
Genç kız,”Poyraz?”diye söylendiğinde ona baktı ve yanağından usulca bir öperek “Ne?”dedi. Genç kız,kollarını boynuna dolayıp yüzünü boynuna gömdüğünde genç adam kalp atışlarını daha net hissediyordu şimdi. Esmer’i kollarının arasında titriyordu… Evin içine girip merdivenlerin başına geldiklerinde genç kız “Ben yürürüm…”diye söylendi ama söyledikleri havada asılı kaldı. Çünkü Poyraz onu duymadı… Adım attığı her yerde yol biraz daha genişliyor biraz daha açılıyordu…
Sonunda odalarının önüne geldiklerinde zar zor açtı kapıyı genç adam. Kızı,kucağından indirip odanın ortasına bıraktığında Senem’in usulca yatağa doğru yürüyüşünü izledi hayranlıkla. Yere konulan küçük mumların etrafında yüzüne vuran ateşle bambaşka görünüyordu Esmer’i… Gözleri sulu sulu,dudakları bir şeyler söylemek için aralanmış beklenti içinde bekliyordu. Sonunda usul usul dönüp Poyraz’a baktığında genç adam gülümsedi ve elini uzattı. Senem,tek bir adımda ona elini uzatıp kendisini ona emanet ettiğinde Poyraz omzuna küçük bir öpücük bıraktı ve dudaklarını kızın boynundan yanaklarına doğru kaydırdı…
Senem,iki eliyle tutunmuş düşmemek için tüm dirayetini korumaya çalışırken Poyraz diğer eliyle kızın belinden tutup havaya kaldırdı ve odanın etrafında usulca döndürüp yere bıraktı. Senem,iç çekerek karşılık verdiğinde Poyraz “Sakin ol…”diye fısıldadı…Senem,başını geriye atıp ona baktığında parmaklarının ucuyla sevdi kendisine bakmakta olan adamın yüzünü… “Poyraz…”diye fısıldadı… Gözlerini kapatıp,alnını alnına yasladı ve “Hep bunu hayal ettim… Elini tutmayı,elimi tutmanı… Hep yanımda olduğunu… Beni sevdiğini…dokunduğunu… Bu uyanmak istemeyeceğim bir rüya…”diye söylendiğinde genç adamın gözleri kapandı usulca. Sevdiğinin saçlarını okşayıp onu kendisine çektiğinde dudakları birleşti. “Seni seviyorum”dedi her hareketinde… Bir eli,kızın saçlarından kayıp beline ulaştığında elbisesinin fermuarını buldu usulca. Onu kırmaktan korkar gibi usul usul aşağı indirdiğinde beyaz örtü tüy gibi üzerinden kayıp ayaklarının altında toplandı. Titreyen bedenini elleriyle örtmek istediğinde Poyraz’ın engeliyle karşılaştı ve ona baktı. Genç adam,şefkatli bir gülümseme eşliğinde ona gülümseyen gözlerle bakarken korkusu da utanması da yok olmuştu genç kızın…
Boynuna doladığı kollarından destek alırcasına ağırlığını tamamen karşısındaki adama bıraktığında yerden havalandığını hissetti bir an. Gözlerini açtığında soğuk çarşafların arasında buldu kendisini. Poyraz’ın tüm sıcaklığı yanındayken üşümek imkansızdı. Saçlarından kavrayıp onu kendisine çektiğinde tüm zaman durmuş sanki sadece ikisi ilerliyordu…
Senem değildi artık… Esmer değildi… Onundu… Verebileceği her şeyini vermiş ve tamamen onun olmuştu.. Tüm çocukluğu masumiyeti kaybolup giderken yepyeni bir beden ve ruhla yıkanıyordu şimdi… Poyraz yoktu artık… Tüm öfkesi, hırçınlığı bir örtü gibi serildiği bedende can bulup yeniden doğup durulurken artık adının anlamı kalmamıştı… Ne kadar istemişti onu? Ne kadar sevmişti?
Genç adamın dudakları boynundan aşağı inip elleri ellerini kavradığında başı geriye düştü kızın… geleceğini bildiği ve hep beklediği o an o kadar yakın ve gerçekti ki… Hiç düşünmeden sundu bedenini onu keşfetmek için bekleyen fatihine… Savaşmanın ve galip gelmenin sevinciyle,ona sahip olmuş olmanın,ona ait olmanın verdiği mutlulukla elleri birleşti başının üzerinde,alınları birbirine değdiğinde dudakları buluştu sonra ihtiyaçla.. kısa küçük bir acının ardından nefesleri çığlıkları karıştı birbirine… hıçkırıkları sevinçle dolu yakarışlara dönüştüğünde “Poyraz…”diye söylendi dudakları…
Düne dair bugüne dair yaşanılan ne varsa bir bir gözlerinin önüne gelmeye başladı. Onları bir araya getiren bir kader vardı ortada… Ağlatan… Nefret ettiren… Acı çektiren ve güldüren… Ne olursa olsun bir arada kalmalarını sağlayan bir kader vardı… Esmer’di onlar… Sonsuza dek öyle kalacak olan… Kim ne derse desin hep birlikte olacak olan…
Her aşk kendi masalını yaşatıp anlatırmış ya onların ki de öyle olacaktı…
Hani derler ya “Aşk baş başa geldiğinde heyecandan hiçbir şey düşünemeden gözlerinde kalmaktı….Aşk öfkelenip kalp kırdığında gururunu ve her şeyi yenip kendine yakışan her şeyi yapmaktı…Aşk hayatı yeniden keşfetme sanatıydı…Aşk çaresizliğin verdiği hırsın umuda dönüşmesiyle amansız bir bekleyişe koyulmaktı…Aşk her şeye rağmen gözbebeklerini terk etmemiş olmaktı…Aşk onun yerine kimseyi koyamamak ve onu paylaşamamaktı…Aşk onunla her yerin huzurlu ve mutluluk dolu olmasıydı…,Aşk kalpten gelen acabalarla yaşamaya başlamaktı...Aşk ona her zaman güzel olanı yakıştırıp aksine inatla inanmamaktır….Aşk birlikte olmak için yanan bir istekti...
Onlar için AŞK;
Leyla ile Mecnundan Ferhat ile Şirinden Kerem ile Aslı'dan kalan bir anıydı artık AŞK.”
-Son-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER ( ESMER SERİSİ -3)
Teen FictionOnları bir araya getiren bir kader vardı ortada... Ağlatan... Nefret ettiren... Acı çektiren ve güldüren... Ne olursa olsun bir arada kalmalarını sağlayan bir kader... Esmer'di onlar... Sonsuza dek öyle kalacak, kim ne derse desin hep birlikte olaca...