-34.bölüm-
Poyraz ,Senemden yediği tokatla afallamış ve onun verdiği sinirle sınıfta cirit atıyordu. Anıl kapının önünde durarak onun dışarı çıkmasını engelliyor bir yandan da neden böyle olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Doruk “ne bileyim oğlum? Kız melek gibi yukarı bir çıktı,aşağı indiğinde derbederdi! Bir tane geçirdi buna,neye uğradığımızı şaşırdık
ya!” dedi sinirle.Anıl “hey allahım ya! Bir günümüz normal geçemez mi ağabeycim bizim?! Neden bizlerde normal bir gün geçiremiyoruz ya!”
Poyraz “seçilmişiz oğlum! Yok başka bir açıklaması. Sezercik gibi vurun anasını satayım diye dünyaya gelmişiz! Ya çekil bir kapıdan gidip konuşayım şu kızla bak sinirimi senden çıkartacağım Anıl!”
Anıl bağırarak “ya başlatma sinirine şimdi! Keskin sirke küpüne zarar oğlum! Otur oturduğun yerde! İstiklal marşı bitsin, okul boşalsın,eve gidelim Esmer ile istediğin kadar kavga edersin!”
Poyraz saçlarını yolarmışçasına başını cama vurup “vallahi yoruldum ya! Yemin ediyorum artık yoruldum. Bu ne ya! Allah kahretsin!” dedi.
**
Senem ise sınıfta ağlamaya devam ediyordu. Serap yanına oturup sırtını sıvazlarken Bade olanları anlamaya çalışıyordu.Bade “Nefes haklı Senem. Poyraz ağabey öyle bir şey yapmaz. Yani etrafımızda onca erkek var ama ben Poyraz ağabey gibi ağırbaşlı birini daha görmedim. Ne istediğini bilen biri o. Ve kesinlikle o kolyeyi o takmamıştır.”
Senem hıçkırarak “o zaman o kolye Ezginin boynuna nasıl geçti?! Kim taktı onu?”
Ayşegül “sen demedin mi günlüğümü bulup okumuş diye? Kolyeyi de öyle almış olmasın?!”
Senem ,Ayşegül’e bakıp “umurumda değil artık. Yaptığı pek çok şey gözümün önüne geliyor Ayşegül,sorun o kolyeyi orada görüyor olmam değil,sorun Poyrazın asla beni sevmeyecek olması. Beni sürekli kandırmasına izin vermem gücüme gidiyor. Bazen öyle bir bakıyor ki bana,sanki yanımda kal diyor gibi geliyor. Sonra bir şey oluyor ve buzdan yontulmuş bir heykele benziyor. Dokunsam üşüyorum.” Dedi ağlamaya devam ederek.
Tuğçe “su iç biraz. Kendine gel.”
Serap ,Seneme sarılıp “acaba Nefes ne yapıyor?!” diye sorunca Senem; “Nefes çok sessizdir ama çok hırçındır. Söz konusu bizsek yapamayacağı şey yoktur, sınırları zorlar. Doruk gibi!”dedi.
Bade “ne demek bu?!”
Senem “bir keresinde Doruk , parkta oynarken beni almaya gelmişti ve çocuklardan biri beni iteleyerek düşürmüş ve kaşımın patlamasına neden olmuştu. Doruk ,çok iyi hatırlıyorum. Eline aldığı taşla çocuğun başına vurmuştu. Bayıltana kadar dövmüştü.”
Serap “hadi ama burada Nefes’ten bahsediyoruz?”dedi.
Senem başını sallayarak “kimse göründüğü gibi değil. Nefesin, Doruk’a benzediğini söylerken bu yönünü kastediyorduk. Doruk gibi
Nefes de de böyle durumlarda merhamet olmuyor. Öfkelendiği zaman Poyraz mı Nefes mi desen bana? Hiç düşünmeden Poyraz derim. Nefesin öfkesi saftır. Belli etmez ama patlarsa kendi ile birlikte seni de yakar!” dedi korkarak.Ayşegül “bence Nefes o kadar da kötü olamaz. Gelir birazdan!” dedi ve tekrar ağlamaya başlayan Seneme odaklandı.
****
Nefes ise tüm okulu aradığı halde Ezgi’yi bulamamıştı. Ayağındaki topuklular canını yaksa da umursamadan avını bekliyordu. Tekrar okulun içine girdiğinde Özkan kolundan tutup “neler oluyor?!” diye sormuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESMER ( ESMER SERİSİ -3)
Teen FictionOnları bir araya getiren bir kader vardı ortada... Ağlatan... Nefret ettiren... Acı çektiren ve güldüren... Ne olursa olsun bir arada kalmalarını sağlayan bir kader... Esmer'di onlar... Sonsuza dek öyle kalacak, kim ne derse desin hep birlikte olaca...