Bölüm 29

95 22 0
                                    

-29. bölüm-

Doruklar alışveriş merkezine girdiklerinde hemen tanıdık olan bir mağazaya girip kısa süre içersinde takım olayını halletmeye çalışmışlardı.
Doruk ve Poyraz kabinden aynı anda çıkıp etraflarında dönmüşler ve “ağabeycim biz ne kadar yakışıklıyız be!” diyerek kahkaha atmışlardı. Poyraz kravatlara bakmaya gidince Doruk aynanın aksinde karşı tarafta tanıdık birini gördü ve ona doğru dönüp “Abi,ben geliyorum şimdi.” Dedi ve yürüyerek kızıl saçlı kızın yanına doğru yürümeye başladı.

Genç kız ise hangi elbiseyi alacağını bilemiyordu. O kadar çok denemişti ki. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu.
Doruk “bence turkuazı al!” dediği an genç kız gözlerini iri iri açıp “burada ne işin var? Beni mi takip ediyorsun?” diye sorunca Doruk ellerini havaya kaldırıp “hey,sapıklıkta kitap yazabileceğimi düşünüyor olabilirsin ,tabi bu az çok doğru da ama neyse konumuz bu değil!” dedi ve ciddi bir ifade ile Bade’nin üzerine doğru yürümeye başlayıp onu kabinle kendi arasına sıkıştırdı.
Bade “çekil. Yoksa bağırırım.”
Doruk “bağır. Burasının yarısı benim.”
Bade gözlerini iri iri açarak “ne? Zara senin mi? çekil dedim ya.” Diyince Doruk “bence turkuaz elbiseyi almalısın. Bacaklarının güzelliği daha çok ortaya çıkar.” Dedi ve bir şey demeden arkasını dönüp gitti. Poyraz, Doruk’a bakıp “ona ne dedin?” diye sorunca, Doruk “turkuaz elbiseyi almasını,böylelikle bacaklarının güzelliği ortaya çıkacağını söyledim.”
Poyraz gülümseyerek “Gözlerinin yani.” Dedi..
Doruk “aynen öyle ağabeycim.” Dedi..
Poyraz “alacağını nerden biliyorsun?”
Doruk “ben Doruk Pehlivanım. Ve alacak görürsün.” Demiş ve Poyraza dönüp “bunları alıyorum. Sen?”
Poyraz “ben de. Hadi eve gidelim”
Doruk “şunları alıyoruz.” Demiş ve giydikleri ürünün kumaş numarasını verip yeni bir çift çıkarttırmıştı tezgâha.
Hesap ödendikten sonra Doruk ve Poyraz mağazadan çıkarken Doruk olduğu yerde durmuş ve kasaya giden Bade’yi izlemeye başlamıştı.
Poyraz “ne oldu?” diye sorunca Doruk eliyle “şşş,” demiş ve Badeyi göstermişti. Mağaza görevlisi kız,elinde Turkuaz rengi elbise ile gelince Doruk yarı gülümsemiş ve Poyraz’a bakıp “kendimi seviyorum be.” Diyerek dışarı çıkmışlardı.
Poyraz arabada “bu sabah pek bir sinirliydin. Ne oldu?”
Doruk “off,babam bir iş arkadaşının kızını bizim partiye davet etmiş. Ona tepem attı.”
Poyraz “tanımıyor musun?”
Doruk “tanıyayım yada tanımayayım! Babamın iş yaptığı insanlarla ve onların nacizane veletleriyle yan yana gelmek istemiyorum. Bu kokteyl’e neden gidiyoruz sana söyleyeyim mi?”
Poyraz nedenini bilse de “neden?” diye sormuştu.
Doruk “bana kız bulmaya gidiyoruz. Görücü usulü aman ne güzel. Anneler daha reşit bile olmayan kızlarını benim gibi olan erkeklere yamayıp şirketlerin geleceğini güvence altına alıyorlar ve ben bunun bir parçası olmak istemiyorum.”
Poyraz “sence Dağhan amca da onlara mı uydu?”
Doruk “ne bilim ben ya! Kızı bu yüzden istemedim zaten. Adı Derinmiş. Derin Kohen!”
Poyraz duraksayıp “Kohen? Lan Oğlum Bade’nin de soyadı Kohen değil mi?” diye sorunca Doruk afallamış bir şekilde “yuh,hakikaten ya. Vazgeçtim abi o kokteyle gidiyoruz beraber. Öğrenmem gerek o kız kim?”
Poyraz “Bade’den mi hoşlanıyorsun?”
Doruk gülerek “güzel kız. Uzun bacakları,kolları,kızıl saçları falan. Ama hayır ondan o anlamda hoşlanmıyorum. Fazla sessiz ve ben o kutuyu açmak istiyorum,mümkün olduğunca ona zarar vermeden. Koruyucusu olabilirim. Arkadaş gibi. Ama aksini düşünmek imkansız.”
Poyraz “vay vay. Bunu bizimkilere de söylemelisin.” Dedi..
Doruk “sen beni bırak da Senem’le ilgili ne yapmayı düşünüyorsun?”
Poyraz “hiçbir şey.”
Doruk “dayak istiyorsun ya? İlla Nefes gibi benim sizi bir yere mi kapatmam lazım oğlum!”
Poyraz gülümseyerek “son iki senem kaldı Doruk belki bu süreç uzayabilir ama aklımdakileri yapabilirsem eğer,o zaman her şeyi istediğim gibi yapacağım.”
Doruk “peki bu süreç içerisinde Senem Yusuf ile çıkmaya karar verirse ne bok yiyeceksin.”
Poyraz “ hiçbir şey. Belki gene döverim ama bilmiyorum ve bunun hakkında düşünmek istemiyorum. Bir yanım o sana ait değil ne diye seni beklemek zorunda olsun ki diyor diğer yanımsa saçmalama her şeyiyle senin elbette bekleyecek diyor. Of,bilmiyorum ya. Ona karşı çok bencilim tek bildiğim bu.” Diyerek sustu.
Doruk gülümseyerek “kendine gel. Hem bu parti sizin için iyi olacak. Baksana Ezgi gelmiyor.”
Poyraz “Rengin de gelmiyor.”
Doruk “ee?”
Poyraz “Bade..”
Doruk kahkaha atarak “yok oğlum ben rotamı Çerkez güzeli Elif’e çevirdim.”
Poyraz “rahat dur oğlum. O kız nişanlı! Ağabeyleri var bak sakata gelirsin bir gün dağıtıverirler seni.”
Doruk “hiç mühim değil” dedi gülerek..
Kızlar ise evde Nefesin odasında çığlık çığlığa bağırıyorlardı. Mehir ve Talu eve geldiklerinde kızların çığlıklarını en çok da Nefesin kini duyunca koşarak odalarına çıkmışlar ve kızları kan ter içinde yapış yapış görünce neye uğradıklarını şaşırmışlardı. Senem ve Nefes ağda yapmaya çalışıyorlardı. Ve daha çok Senem, Nefese yapışmış gibiydi. Nefes sinirle “aaaaaaaaaaaaaaaa,canım yanıyor ya. Bırakkkkkkkkkkkk!” diye bağırınca Mehir ve Talu gülerek “aman tanrım! Kızlar,bu ne hal..” demişlerdi.
Senem ve Nefes ayağa kalkarak birbirlerine bakmışlar ve bağırmaya başlamışlardı.
Nefes “üstüme oturdu bu ya! Canım yanıyor.”
Senem “ben nerden bileyim böyle yapış yapış olacağını ya.”
Nefes “ya sen ne diye Dorukun dediklerini uyguluyorsun sinir!”
Senem “ben.. ben miyim sinir! Sensin sinir. Bağırmasaydın böyle olmayacaktı!”
Nefes “yapıştırıp çekiyorsun ama!”
Senem “of nefes of! Bir de bana bak,kel aynağa döndüm ya.” Dedi ayağını yere vurarak.
Nefes “bana bağırma! Kes sesini!”
Senem “yaa offf. Anne bir şey desene manevi kızına.”
Nefes ise “niye o söylüyormuş. Senin ağzın yok mu?”
Senem “saçını başını yolcam simdi ha! Sus ya!”
Nefes “gücün yeter de!”
Mehir ve Talu kızlara bakıp “yeter bu kadar. Oturun bakalım.” Demişler ve kızların bacaklarını kontrol etmişlerdi.
Mehir “nefes haklı,hem biz size makine aldık. Daha sağlıklı kızım. Neden onu kullanmadınız?”
Senem “ya serap ağda daha iyi oluyor dedi.”
Nefes “her söyleneni yapacak ya.”
Senem “sussana kızım.”
Nefes “susmuyorum.” Dedi öbür tarafa dönerek.
Talu ve kızların bacaklarını yağlayıp kremledikten sonra bir daha dokunmamak şartı ile ağdayı senemin elinden almışlar ve kıpkırmızı olan kızlara bakıp daha da gülmeye başlamışlardı. Senem de nefese dirsek atıp onu kendisine çevirmeye çalışmış ve nefesin de annelerinden etkilenerek gülmeye başlaması ,Senemi de güldürmüştü.
Birkaç dakika sonra birbirlerine sımsıkı sarılan kızlar anneleri odadan çıkınca parti için elbise bakmaya karar vermişlerdi.
Nefes “aslında senin elbiselerin hazır.” Demişti.
Senem “nasıl yani?”
Nefes “giymek istemezsen anlarım ama” dedi ve kalkıp gardırobuna doğru yürüdü. İki elbise çıkarıp senemin önüne koydu.
Senem şaşkınlıkla nefese bakınca “bunlar.. bunlar çok güzel nefes.”
Nefes “evet. Kırmızı olanı,Cuma günkü partide giymeni istiyorum. Beyaz olanı ise yarışmada.”
Senem “sen bunları nasıl aldın?”
Nefes “sanane ya. Beğendin mi?”
Senem “nasıl aldığını söylersen olur”
Nefes içini çekerek yatağın altından bir kutu çıkarmış ve “bankadaki hesabımdan para alabilmem için reşit olmam gerekiyor ve ben de onun yerine Genç Yazarlar ve Kalemler kulübüne bir yazı yazdım. Haftalık olarak dergilerinde yayınladılar ve oradan aldığım parayla da bunları aldım.” Dedi sevinerek.
Senem ağlamaklı bir sesle “tüm bunları benim için mi yaptın? Hem de sana ağda ile acı çektiren biri için.”
Nefes “şapşal. Her ne kadar beni sinir etsen de aramızda bir yaş var. Ablamsın. Hem güzel ve mutlu olmanı istiyorum ki bu yola da baş koydum,abimle seni bir araya getirene kadar bir yere gitmeyeceğim.” Dedi..
Senem nefesin boynuna atlayıp “ahhhhhhhhhhh, nefes. Sen, sen var ya birtanesin. Seni seviyorum. Çok seviyorum pis cadı. Şu halinle bile beni düşünüyorsun ya. Gel buraya.!” Diyerek Nefesin üzerine çıkıp onu öpmeye başlayınca nefes homurdanıp “ya gene mi yaaaa.” Diye bağırmaya başlamıştı.
Nefes gülerek “imdattttttttttttttttttttttttttt. Anneeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee senem bana ıııııııı ediyor yaaa.. ya ellemesene. Anne diyorum.”
Senem başını kaldırıp “ anne yok anne yok! Sadece senem var!” demiş ve Nefesi gıdıklamaya başlamıştı.
Odaya giren çocuklar kızları o halde görünce gülme krizine girmiş bir şekilde kapı pervazına tutunmak zorunda kalmışlardı. Nefes elbiseleri görmesinler diye,üzerlerine çarşafı örtmüş ve saçı başı dağılmış bir halde onlara doğru gelmekte olan çocuklara bakıp “ne oldu?” diye sormuştu.
Poyraz “ben şunları bırakıp geliyorum.” Diyerek odasına gitmiş senem de “bakayım neler almış.” Diyerek peşinden gitmişti.
Doruk ise senemin arkasından “Poyrazın boxer’larının sana olacağını sanmıyorum be esmer!” diyince Nefes’ten bir tane şaplak yemişti.
Doruk “ne? Haha” demiş ve nefesin yanına oturup elindeki küçük ve büyük kutuyu ona vermişti.
Nefes “bunlar ne?”
Doruk “aç”
Nefes kutuların önce küçüğünü açınca karşısına yeşil renkte bir cevşen çıkmıştı. Doruğa bakıp “bu ne için?” diyince doruk elinden alıp nefesin boynuna geçirmiş ve “çok fazla şeyle uğraşıyorsun,bir de şu sürpriz işi var. Bu seni koruyacak. Dubai’den geldi.” Dedi.
Nefes gülümseyerek diğer kutuyu açmış ve kutunun içindeki elbiseyi görünce doruğa bakıp “bu fazla oldu ama.” Demişti.
Doruk ise “hiç de bile. Az aslında ama olsun.” Diyerek parti de bunu giymesini söylemişti.
Senem ise poyrazın odasında onun aldıklarına bakıyordu. Poyraz yatağa uzanmış ve kollarını başını altında birleştirerek Senemi izliyor ve gülüyordu.
Poyraz “beğendin mi?”
Senem “benim beğenmemin ne önemi var?”
Poyraz “tamam o zaman. ezgi’ye sorarım ben de.” Diyerek elindekileri almaya çalışmış ve senemin sinirle “ver ya. O niye karar veriyormuş!” demesine gülerek karşılık vermişti.
Poyraz “olsun ver artık!” diyince senem çekmiş ama poyrazında çekmesi ile burun buruna gelmeleri bir olmuştu. Poyrazın yüzü ona bu kadar yakın olduğu için seyirmeye başlamış, Senem ise gözünü bile kırpmadan poyraza bakmaya devam etmişti.
Poyraz gülümseyince ,senem “ne oldu?” diye sormuş ve poyrazın “neden öyle gözünü dikip bana bakıyorsun?” sorusuna ne cevap vereceğini şaşırmıştı.
Senem “çünkü.. çünkü beni sinir ediyorsun. Ben bunları beğendim gayet de hoş duracak üzerinde,yani ezgi’ye sormana gerek yok!” diyince poyraz daha da gülmüş ve senemi sinirlendirmişti.
“bunda gülünecek ne var?” sorusuna ise Poyraz senemi belinden yakalayıp kendine çekmiş ve müzik çalardaki son çalan şarkıyı tekrar açıp dans etmeye başlamışlardı.
Marc Antony : U sang to me…
Senem “Ne yapıyorsun?”

[ All the while you were in front of me
Tüm bu zaman boyunca karşımdaydın

I never realized
Asla farketmedim

I just can't believe I didn't see it in your eyes
Bunu gözlerinde göremediğime inanamıyorum

I didn't see it
Bunu görmedim

I can't believe it
İnanamıyorum

Oh but I feel it
Oh ama bunu hissediyorum

When you sing to me
Bana şarkı söylediğinde

How I long to hear you sing
Şarkı söyleyişini duymayı ne çok istiyorum

Beneath the clear blue skies
Berrak ve mavi gökyüzünün altında

And I promise you
Ve sana söz veriyorum

This time I'll see it in your eyes
Bu kez gözlerinde onu göreceğim

I didn't see it
Bunu görmedim

I can't believe it
İnanamıyorum

Oh but I feel it
Oh ama bunu hissediyorum

When you sing to me
Bana şarkı söylediğinde ]

Poyraz “dans ediyorum.”diyince senemi kaldırıp döndürmüş ve tekrar yere bıraktığında senemin yüzüne düşen saçları eliyle tersine itip “Cuma günkü partide,kokteyl de ve yarışmadan sonraki partide benimle dans edeceksin.” Dedi..
Senem “ya etmezsem.”
Poyraz seneme yaklaşıp,kulağına doğru eğilmiş ve Senemin kalbinin hızlı hızlı atmasını umursamayarak “eğer etmezsen sana yemin ediyorum o partide benimle dans etmek isteyen tüm kızlarla dans ederim.” Demişti.
Senem poyraza vurup “ama sen benim kavalyemsin. Yapamazsın bunu.”
Poyraz “o zaman sen de görevini yerine getirmen gerektiğini unutma” diyince senemin omuzları düşmüş ve bayılacak gibi olmuştu.
Poyraz sımsıkı tutup kendine çekmiş ve ona bakıp “anlaştık mı?” diye sorunca senem içinden poyraza küfür edip “hı hı anlaştık” demişti. Poyrazın alnına kondurduğu öpücükle sersemleyen Senem,doruk içeri girince yaramazlık yapan küçük çocuklar gibi yüzünü poyrazın göğsüne gömmüştü. Poyraz ise bununla gülümseyip doruğa bakmış ve “ne ? “demişti o da sinirlenerek.
Doruk ise “ah kıyamam sana esmer. Yazık ya. Nasıl da utanırmış. Açım lan. Yemek hazır. Hadi aşağı.” Demiş ve nefesle beraber aşağı inerken “bence bu ikisi çok yakında o yatağı paylaşacak haberin olsun.” Demişti.
Nefes ise “bunu bilemem.”diyerek dorukun omzuna vurmuş ve gülerek aşağı inmişlerdi.
Senem ise yüzünü gömdüğü poyrazın göğsünden ayrılıp ona bakmış ve “gene ne var?” diye sormuştu.
Poyraz “az önce çok büyük bir suç işlemişiz gibi davrandın esmer.” Diyince..
Senem “sen öpülmeye alışık olabilirsin ama ben değilim tamam mı? doruk kardeşim de olsa utandım işte ne var?” demişti homurdanarak. Poyraz onu birkez daha öpüp kollarının altına almış ve aşağı inerlerken “hımm,bunu bilmem iyi oldu. Eğer bu küçüj alna benden başkası dokunacak olursa … anladın.” Dedi ve gülerek aşağı indiler.
***
Aradan iki gün geçmişti ve bu akşam parti vardı…
Parti zamanı…

ESMER ( ESMER SERİSİ -3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin