"Jace gelmedi hala." Dedim onun nefes alış verişini dinlemeye ara vererek. Ağlamamak için verdiğim savaşı kazanıp garip bir sersemlik içine bırakmıştım kendimi.
"Bu gece gelmez o, kalacak bir yer bulur kendine."
"Burada kalabilir miyim?"
"Kalabilirsin, ben sana Jace'in yatağını hazırlarım."
"Hayır burada derken, tam olarak burada. Bu pozisyonda." Dedim sanki beni üstünden atacakmışçasına tişörtüne tutunmaya çalışarak.
"Sorun değil, böyle kalabiliriz."
"Cidden bir şey yok değil mi Emma ile aranızda?"
"Hayır yok, cidden ona da sorarsın yarın güvenmiyorsan."
"Hayır güveniyorum. Sormama gerek yok."
Tekrar sessizlik olmuştu aramızda. Aslında sanırım ikimiz de ne yapacağımızı bilmiyorduk.
"Seni öpebilir miyim?"
"Uyusak mı?"
İkimiz de aynı anda konuşmuştuk.
"Öpebilirsin." Dedi eliyle saçımı okşarken. "Sonra da uyuruz."
"Olabilir."
Başımı kaldırıp çenemi göğüsüne yasladım. Sonrasında yukarı doğru çektim kendimi ve ellerimi iki yanına sabitleyip yüzüne yaklaştım.
Sakince dudaklarına bıraktım kendimi. Anında karşılık verdiğinde bunun hissettirdiği o duyguda takılı kalmıştım.
Biraz daha öptüm onu. İlk sefer öptüğüm gibi değil, daha kibardım bu sefer.
Dudakları zaten çok yumuşaktı ve bunu sevmiştim. Hatta sanırım fazla sevmiştim.
Çünkü onu öperken anlam veremediğim bir şekilde daha fazlasını istiyordum.
Dudaklarımı geri çektim. Gözlerimi açtım ama onun gözleri hala kapalıydı.
"Bence burada bıraksak daha iyi değil mi?"
"Devamında kalpten giderim ben Magnus. Zaten... nasıl olacağı konusunda bir fikrim de yok."
Utançla güldüğünde ben de gülmüştüm.
"Devamı... bugün olmasa da başka zaman olacak. Bundan ikimizin de kaçışı yok." Dedim dudaklarına bir öpücük daha bırakarak.
"Zaten istiyorum." Dedi yüzümü okşarken.
"Benim nasıl devam edeceği konusunda bir fikrim var ama... bu biraz can yakıcı olacak. Senin için."
"Umrumda olacağını sanmıyorum."
"Yine de tam olarak hazır olmadan bunu yapmak istemiyorum Alec. Ayrıca... belki de istemeyeceksin. Şu an böyle diyorsun ama..." kulağına doğru yaklaştım. "Senin içinde olacağım Alec, bu bayağı can yakıcı oluyor."
"Umrumda olduğunu sanıyorsan yanılıyorsun ama rahatlayacaksan hazır olana kadar bekleriz ikimizde."
Bunu dedikten sonra ona küçük bir gülümseme atıp başımı tekrar göğüsüne yasladım. Şu an tek istediğim şey şu pozisyonda uyumaktı.
(Dipnot: İkisi için de farklı bir olay olduğu için direkt olarak ikisinin bunu yapmaması taraftarıyım, zaten birazcık daha zamana ihtiyaçları var o yüzden bir süre aralarında böyle bir ilişki olmayacak gibi duruyor. )
...
Sabah gözlerimi açtığım zaman onunla aynı pozisyonda olduğumuzu fark etmiştim.
Başımda küçük bir ağrı vardı, kesik kesik ağrıyordu. Sanırım o kadar ağlamanın acısı şu an çıkıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
FanfictionBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?