I miss you so much

2.8K 186 162
                                    

Alec akşama doğru biraz daha iyi olmuştu ve ben de yemek getirmeleri için dışarıdaki askerlere birkaç emir verdim.

"Efendim, gece Alec çadırınızda mı kalacak?"

Underhill'in sesini duymamla derin bir iç çekmiştim.

"Evet öyle olacak, yatak var ve daha rahat edecektir."

"Prensim eğer izniniz olursa... şey... onunla sabaha kadar kalabilir miyim?  İzin verirseniz çok sevinirim."

"Ah Underhill tabii ki..." dedim gülerek "Hayır diyeceğim. Onun dinlenmesi lazım, sen de çadırına git. Yarın için önemli işlerimiz olacak."

"Ama efendim..." demesiyle ona ters bir bakış atmam bir olmuştu. "Emredersiniz."

"İyi uykular asker."

Underhill kapıdan çekilirken sinirle çadıra dönmüştüm.

"Sarışınlardan çektiğim nedir böyle benim!" Dedim Alec'in yanına ilerleyerek.

"Magnus, yemeği yememde yardım eder misin?"

Alec bana zoraki bir gülümseme attığında hızlıca yanına gitmiştim.

"Tabii ki yardım ederim." Dedim tepsiyi alıp onun yanına oturarak. "Sen yeter ki iste."

Yemeğini ona yedirirken arada bir gözlerine dalıp gidiyordum.

"Şey... yastığımı da düzeltir misin?"

Tepsiyi dizlerime koyup hızlıca yastığını düzelttim. Hemen sonra yemeğini yedirmeye devam ettim.

"Şuna baksana, daha sabah ben sana hizmet ediyordum ama şu an işler tersine dönmüş durumda."

"Evet o konu... sinirliydim biliyorsun. Yoksa öyle şeyler yapmazdım."

"Bilmez miyim?" Deyip hafifçe gülmüştü. "Şey... susadım ben."

"Bekle getireyim." Deyip ayaklandım ama sonra aniden kafama bir şey dank etti. "Bir dakika, yoksa sen iyileştin de sırf benden intikam almak için mi bana bunları yaptırıyorsun?"

"Sizin için neredeyse ölmek üzere olan bir askerin birkaç isteğini yapmak zor mu geliyor prensim?"

"Belli belli, iyileşmişsin sen." Deyip elimi alnına koydum. "Ateşin de gayet normal."

"Buraya kadar mıymış yani?" Dedi beni üzgün gözlerle süzerek.

"Yakalandınız üzgünüm."

"O zaman iyi olduğuma göre..." deyip birden ayaklandı "... çadırıma dönebilirim."

"Hayır dönemezsin!" Deyip ayaklandım ve önünde durdum.

"Neden dönemem?"

"Nedenini biliyorsun, yat şuraya. Suyunu ben getiririm."

"Magnus cidden... dönsem daha iyi. Anın dramatikliği ile birbirimize yakınlaştık ama daha fazlası olmaması lazım. Bunu sen de biliyorsun. O yüzden hala erkenken bu çadırdan çıkmam lazım."

Hareketlendiği esnada önüne geçtim ve onu tekrar durdurdum.

"Alec yapma..." dedim elimi onun kolunda gezdirmeye başlayıp. "Yapamıyoruz işte, uzak kalmayı beceremiyoruz."

"Aslında beceriyoruz ama sonra bir olay oluyor ve bam! Yine dip dibeyiz."

"Gitme." Dedim ona yaklaşarak. Sonra  yüzüne yaklaşıp nefesimi onun yüzüne üflerken "Sana ihtiyacım var." Demiştim.

"Benim de sana... ama Magnus..."

"Şhhh..." dedim onu parmağım ile susturup. "Şu an amalardan konuşmak istemiyorum."

This is my Kingdom (Malec)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin