Gece yine ve yine kabuslar peşimi bırakmamıştı. Çığlık atarak uyandığımda Alec'in beni saran kollarında huzur bulmuştum.
"Geçti Magnus, geçti. Ben yanındayım."
Alec'in omzuna yüzümü yaslayıp hıçkırmaya başladığımda beni sakinleştirmek için kolları arasında daha sıkı tuttu ve yatakta geriye yatıp beni omzuna çekti.
"Alec... üzgünüm... çok fazla şey yaptım, çok fazla."
"Magnus, düşünme artık. Hepsi geride kaldı tamam mı? Bak yan yana yatakta uzanıyoruz ve yarın ailemin yanına gidip onlarla yemek yiyeceğiz. Şimdi güzelce bir uyku çek."
Uzanıp başımın kenarına bir öpücük bıraktı ve eliyle sırtımı okşadı.
"Doğru ya... ailenle yemek yiyecektik. Benden haberdarlar öyle değil mi?"
"Izzy bahsetti onlara, tabii eminim şaşkınlardır ama alışacaklar merak etme."
Başımı tamam dercesine sallayıp onun boynuna bir öpücük bıraktım.
"Seni seviyorum Alexander."
"Ben de seni seviyorum Magnus."
...
Ertesi gün erkenden yola çıkmıştık. Gecesinde Alec'lerin evine varma planı yapmıştık ve iyi bir tempoda gidersek varabilirdik.
"Clary tatiliniz nasıl geçti Jace ile?" Dedim muzip bir şekilde sırıtıp Clary'i süzerek. Utanıp başını önüne attığında Jace de gülmeye başlamıştı.
"Nasıl geçsin prensim, kardeş kardeş sarılıp uyuduk her gece öyle değil mi Clary?"
"Dalga geçmeyi kesin kızla." Dedi Alec sert bir tonda konuşarak. "Sen onları boşver Clary, ikisi de aptallar biliyorsun."
"Az önce prensine aptal mı dedin sen?" Dedim kızmış rolü yaparak. "Tez kellesi vurula."
"Hemen öldüreyim mi efendim?" Dedi Jace bana katılarak. "Vurayım mı kellesini? Vur deyin vurayım."
"Hain kardeş, hemen sattın beni bakıyorum."
"Konu prens olunca boynumuz kıldan incedir. Kendi boynunu vur dese vururum."
"Seni tanımasam inanırdım." Dedim gülerek. "Alec'i öldür desem beni öldürürsün sen."
"Bak bu çok doğru." Deyip o da gülmüştü. "Şu Selina olayında ölmediyseniz sırf Alec'in hatrı içindir."
"Jace!" Dedi Alec biraz ciddi bir tonda ikaz ederek.
"Yok haklı aslında, Jace yerinde olsam benim aklımda bu seçenek de olurdu. Hatta aklım yerinde olsa bunu Jace'ten isterdim."
Alec Jace ve Clary'e baktığında ikisi mesajı almış olacaklar ki önden gitmeye başlamışlardı.
"Ne demek Jace'ten bunu isterdim, sen beni hiç mi düşünmüyorsun? Sana bir şey olursa ben ne yapacaktım?"
"Sen kendini feda etmeye hazır haldesin ama aynısını ben yapınca mı sorun oluyor?"
"Evet çünkü ben senin yanında değersiz kalıyorum. Sen bir Prenssin Magnus. Sana bir şey olursa bu Krallık çok şey kaybeder ama bana bir şey olursa hiçbir şey kaybetmez."
"Biliyor musun, bence bu kocaman bir yalan. Bana bir şey olursa yıkılacağını bildiğin için böyle söylüyorsun. Krallık filan o kadar umrunda değil senin."
"Yıkılır mıyım sanıyorsun?" Deyip gülmüştü. "Sen ölürsen ben yıkılmam Magnus, anında kendimi öldürürüm. Bunu kaç kere düşündüm hiçbir fikrin yok."
![](https://img.wattpad.com/cover/153614027-288-k858053.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
FanficBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?