Tepkilerinizden çok korkuyorum.
Sabahın erken saatlerinde kapım çalmaya başlamıştı.
Yataktan zorla çıkıp hızlıca kapıya yöneldim. Clary gelse kapıyı çalmazdı ve Alec de bu kadar erken saatte gelmezdi.
Kapıyı açtığımda karşımda şu dünkü kızı görmeyi beklememiştim.
"Merhabalar majesteleri."
"Bu saatte neden kapımdasın?"
"Ben size ismimi söylemediğimi fark ettim, ben Selina."
"İsminin benim için pek bir önemi yok, sabahın bu saatinde söylemek için gelmene de gerek yoktu."
Kapıyı üstüne kapamaya hazırlandığım sıra hızlıca odama girmişti.
"Aslında ben size başka bir şey daha söylemek istemiştim." Deyip önümde durmaya başladı ve ben de kapıyı kapayıp sinirle iç çektim.
"Pekala söyle ve git."
"Ben size....teşekkür etmek istemiştim. Gerçekten dün yaptığınız şey benim için çok önemliydi."
"Sorun değil, kim olsa yapardım bunu." Dediğimde yüzü düştü.
"Size teşekkür için bir hediyem var aslında."
"Hediye filan istediğimi sanmıyorum." Demiş olsam da kız bana bir adım yaklaşmıştı.
"Bunu isteyeceğinize eminim."
Kız aniden dudaklarıma yapıştığında saniyesinde onu kendimden itip yüzüne tiksinti dolu bir bakış attım.
"Naptığını sanıyorsun sen? Hemen odamdan defol git."
"Ne?"
"Duydun, çık diyorum sana."
"Neden işe yaramadı?" Deyip panikle yüzüme bakmaya başlamıştı.
"Kafayı mı yedin sen? Çık diyorum sana dışarıya."
"Siz... işe yaramadı çünkü zaten birisine aşıksınız öyle değil mi?"
Ne olduğunu anlayamadan beni arkadaki kapıya hızlıca itti, gücü karşısında gözlerim yerinden çıkacak kadar büyümüştü.
Eli tam kalbimin üstünde dururken ellerinden siyah bir duman çıkmaya başlamıştı.
"Bunu hiç düşünmemiştim, birisine aşık olabileceğini hiç düşünmemiştim ama sorun değil. Onu sana unutturabilirim."
Birden bedenime bir acı yayılmaya başlamıştı.
"Şimdi o aşkı yavaş yavaş alacağım, aşk yerine onun dışındaki her duygu kalacak. Nefret, tiksinti, öfke... bunlar da güzel duygular. Bana duymadığın sürece kime duyduğunun bir önemi yok."
İkinci bir acı ile çırpınmaya çalıştım ama işe yaramadı.
"Boşuna uğraşmayın prensim, güçlü bir büyücüsünüz ama deneyimsizsiniz. Benim kadar güçlü bir şeyin karşısında hiç şansınız yok."
İçimden çekilip alınan şeyi hissediyordum. Sonrasında tamamen bir boşluk hissi ile kaplandım.
"Sanırım şu an hazırsın." Diyerek elini boynuma doğru çıkardı ve gözlerimiz birleşti. Sonrasında da dudaklarımız.
Bu sefer onu itmedim aksine onu kendime çekip karşılık vermeye başladım.
Karşılık verdikçe de her santimine aşık oluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
Fiksi PenggemarBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?