Alec'le biraz daha oyalandıktan sonra eve dönmüştük ve Jace kapıyı açıp "Neden bu kadar erken döndünüz siz?" Demişti sinirle.
"Bir şeyleri mi böldük?" Dedi Alec gülerek.
"Evet. Zaten zor ikna ediyorum bir de bölüyorsunuz..."
"Odanızda ne isterseniz yapın."
"Prensim öyle diyorsunuz da burada ses bayağı yayılıyor. Mesela dün gece sizin yüzünüzden uyuyamadım. O sesler... beynimden çıkmayacak."
Ben kahkahayı bastığım zaman Alec utançla kafasını eğdi.
"Tamam tamam, biz biraz daha dolanalım etrafta. Siz de kafanıza göre takılın."
"Sağ olun prensim. Gerçekten zaten ayda yılda bir olabilir diyor. Bakın olur da demiyor olabilir diyor. Yani şu an hayır istemiyorum da diyebilir. Gerçekten zamanında kalbini kırdığım tüm kadınların bedduaları tutmuş..."
"Kaç kızın kalbini kırdıysan artık." Dediğimde gözlerini fazla olduğunu belirten şekilde kocaman açıp elini de 'say say bitmez' anlamında havada salladı.
"İnanın bana, köyde kız kalmamıştı."
"Bir keresinde Jace'i yatağımda bir kızla basmıştım. Kendi yatağını neden kullanmadın diyorum o yatağı kullanmaktan sıkıldım değişiklik istedim diyor."
"Biz de yatakları birleştirip Jace'in yatağında seviştik kaç kere, ödeşmiş oldunuz."
"Siz... ne? Cidden mi?"
"Yaptık birkaç kez. Neyse sizi rahat bırakalım biz ama çok uzatmayın."
"Sizin kadar uzun olamaz emin olun, bir taneye zor ikna oluyor zaten."
"Çok yorma onu yoksa ben de seni çok yorarım. Kıza iyi davran."
Başını tamam dercesine salladığında Alec'in elini tutup kapıya doğru çektim onu.
"Jace'e üzülüyorum, herkes benim kadar şanslı olmuyor işte ne yaparsın?"
"Ben de Clary gibi çekingen olsam ne yapardın merak ediyorum."
"Ben seni açmanın yolunu bulurdum mutlaka."
"Bulamasaydın mesela? Ben sürekli kendimi geri çekiyor olsaydım Jace kadar sabırlı kalabilir miydin?"
"Bilmem." Dedim düşünür gibi durarak. "Olurdum sanırım. Ben seni o yüzden sevmedim sonuçta, sabırlı olmayı becerirdim. Senin için yapamayacağım, üstesinden gelemeyeceğim şey yok benim. Hem öyle bir durumda yaşayacağımız her seks özel olurdu."
"Şimdi öyle değil mi? Kolay elde ediyorsun diye özel olmaktan çıkıyor muyum senin için?"
"Saçmalama Alec." Deyip bir ağacın altına çöküp oturdum ve onu da yanıma çektim. "Şimdi de özel zaten, sadece o zaman belki bir tık daha özel olurdu demek istedim."
"Benden sıkılmazsın değil mi?"
"Senden niye sıkılayım ben?" Deyip ona baktım anlamaz gözlerle. "Alec aklında ne var senin?"
"Ben... yok bir şey."
"Söyler misin?"
"Yani... sen demiştin ya... etki altındayken... ilkinde tatmin olsam diğerleri olur muydu filan... of boşver. Bazen kafama takılıyor işte."
Başını önüne eğip parmaklarını izlemeye başladı. Ya ama bu şekilde durunca öyle şeker görünüyor ki...
"İlki iyi olmasa ikinciyi ister miyim sence? Ya da üçüncüyü... kendimi niye boşa yoracağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
FanficBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?