"Clary senden bir şey isteyeceğim ama bulabilir misin emin olamıyorum."
"Efendim siz söyleyin, ben elimden geleni yaparım bulmak için."
"Yarın Jace ile birlikte gidin, birkaç günlük bir izniniz var ikinizin de. Birlikte ararsanız daha iyi olacak."
Clary iyiden iyiye meraklanmış gözüküyordu.
"Tam olarak ne arıyoruz?"
"Büyü kitabı. İsmini söyleyeceğim ve..."
"A... ama efendim. Babanız sizin büyü yapmanızı istemiyor ve..."
"Clary biliyorum, ama babam bana başka seçenek de bırakmıyor. Bak birçok büyücü yer değiştirme büyüsü yapabiliyor, kılık değiştirme büyüsü yapabiliyor. Yani küçükken annem bana anlatırdı bunları. Ataları yapabiliyormuş ama bunun için büyü kitaplarından yardım almam lazım. Benim yaptıklarım daha basit büyüler ama o büyüler için zaman veya malzeme gerekiyor olabilir ve benim bunları öğrenmem lazım. Bunun için de atalarımın yazdığı bir büyü kitabına ihtiyacım var ve bunu nerede bulabileceğinizi de biliyorum."
"Efendim, bu yine de çok riskli. Sizin için de bizim için de riskli." Dediğinde ayaklanıp onun yanına ilerledim ve ellerini tutup yavaşça okşadım.
"Ben o kitap olsa da olmasa da Alec'le görüşmeye devam edeceğim Clary. Ama o kitap sayesinde yakalanma olasılığım azalacak. Bana bu iyiliği sen veya Jace dışında kimse yapamaz."
"Peki babanıza yokluğum hakkında ne diyeceksiniz?"
"Aileni görmeye gittiğini söyleyeceğim, Jace'i de seni koruması için yanında gönderiyorum işte. Clary eğer bunu yapabilirsen, benden ne istersen yaparım."
"Efendim öyle şey olur mu? Sizden ne isteyebilirim ben."
"Sen yine de düşün işte bir şeyler." Deyip onun alnına bir öpücük bıraktım. "Jace ile konuş, o da ikna olursa yarın gidebilirsiniz. Akşam yine gelişmeleri söylemek için benim yanıma gel, sana kitabın ismini filan vereceğim ve nereye gitmeniz gerektiğini söyleyeceğim tamam mı?"
"Tamamdır majesteleri, ben Jace'i ikna edeceğim ve elimden geleni yapacağım. Siz merak etmeyin."
"Sana güveniyorum Clary."
...
Bugün de Catarina adındaki prenses ile etrafı gezecektik ve ben şimdiden bu kızı sevmiştim.
Eğer ki birisiyle cidden evlenmek zorunda olsam bu prensesi seçerdim çünkü gerçekten kibar birisiydi.
Onunla bahçe içindeki bir bankta bir süre oturup sonrasında etrafı dolaşacaktık. Bu süre zarfında Alec'in birkaç kez etrafımızdan geçmesi beni açıkça korkutuyordu çünkü Catarina'ya bir şey yapsın istemiyordum.
"Biraz da askerlerin olduğu yerleri gezebilir miyiz? Merak ediyorum da askerler ile iletişiminizi."
Sen kendi kendini yakmak mı istiyorsun cidden?
"Buna emin misin? Sarayda gezinsek daha iyi olabilir bence."
"Hayır cidden askerlerin yanına gitmek istiyorum ben."
Kafamı peki dercesine sallayıp derin bir nefes aldım. Sonrasında birkaç birliği ona gösterip acemi birliğini atlamak istemiş olsam da görmekte ısrarcı oldu.
"İşte bu kadar." Deyip onu çekeceğim sıra Alec'i bize doğru gelirken görmüştüm.
"Efendim sizin için özel içecekler hazırlattım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
FanficBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?