1 hafta.
1 haftadır Alec'i göremiyorum.
Babam kapıdaki görevli sayısını üçe çıkardı.
Üstüne acemi birliği önüne de asker dikmiş.
Kısaca burnum şuradan dışarı çıksa babamın kulağına gidiyor.
1 haftadır antrenman hariç sevdiğimi göremiyorum bu nasıl durum?
Antrenman sırasında da çok yakın olamıyoruz zaten.
Arada Clary ile mesaj filan gönderiyorum ama çıldırmamak elde değil.
Sürekli büyü kitabını karıştırıyorum ama buradaki büyüleri yapacak malzemem yok.
Ve hiçbir büyü benim işime yaramıyor.
Kitabı yana fırlatıp sinirle iç çektim. Biraz daha Alec'ten uzak kalırsam kafayı yemeye başlayacaktım.
Uyu Magnus yoksa daha da sinirlenecek gibisin.
Yastığımı düzeltip Alec'i düşünerek uyumaya çalıştım ama bu pek de yardımcı olmuyordu. Bir o yana bir bu yana dönüp durdum.
En sonunda uykum galip gelmişti ve uyuyabilmiştim.
Sabah gözlerimi açtığımda Clary'nin gülen yüzü ile karşılaşmıştım. Çok mutlu görünüyordu.
"Günaydın efendim."
"Günaydın ama niye bu kadar mutlusun sen?"
Clary yanda bir şeyi işaret ettiğinde gözlerimi yana çevirip saksıda duran küçük çiçekle göz göze geldim.
Normalde odamda 3-4 saksı çiçeği vardı çünkü çiçekleri seviyordum ama bu yeni alınmıştı.
"Alec'in hediyesi."
Clary'nin bunu demesi ile hızlıca yataktan kalkmıştım.
"Ciddi misin sen?"
"Birlikte pazarda gezerken beğendi ve size almak istedi. Çiçekleri sevdiğinizi biliyor."
"Ama bu çok güzel." Dedim çiçeği incelerken. Çiçek cidden çok güzeldi. "Bu arada sana da teşekkür ederim bunu getirdiğin için."
"Önemli değil efendim, sizi uzun zamandır gülerken göremiyorum ve bu bana da iyi geldi."
"Gel otur yanıma, biraz konuşalım."
Hızlıca yanıma oturduğunda ben hala gözümü çiçekten alamamıştım.
"Jace ile aranız nasıl?"
"İyi gidiyor, yani onu seviyorum ve o da beni seviyor. Bence iyi gitmesi için elimizde yeterince neden var."
"Bence de. Biz de Alec'le birbirimizi seviyoruz ama iyi gitmiyor..."
"Kitapta işinize yarayacak bir şey yok mu?"
"Hayır yok, bilmiyorum belki bir tür şifreleme ile yazılmış olabilir çünkü sayfalardaki yazılar sayfanın yarısını filan kaplıyor. Yani... bilmiyorum. Sırrını hala çözemedim."
"Şey bu arada, kralımız sizinle konuşmak istiyormuş. Yanına çağırmıştı sizi."
"Benden uzak kalmaya dayanamıyor. Her neyse ben yanına gideyim, zaten benim de ona söyleyeceğim birkaç şey var."
"O zaman siz kralın yanına gidin, sonra birlikte büyü kitabını inceleriz ne dersiniz?"
"Bu cidden çok iyi olur Clary."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
FanficBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?