Multiyi önceden yapmıştım bence güzel olmuş 😍😍
Sonunda Aleclerin evinden ayrılıp saraya doğru yola çıkabilmiştik. Isabelle'e sık sık yanıma gelmesini söylemiştim çünkü muhabbeti mükemmeldi ve onu cidden çok sevmiştim.
"Güzel geçti mi sizin için efendim bu seyahat?" Dedi Jace imalı imalı gülerek.
"Benim için geçti ama senin gördüklerin yüzünden pek de iyi geçmedi bence." Dediğimde yüzünü buruşturup önüne döndü.
"Yine aklıma geldi şu an. Beynimden bunları nasıl atacağım ya ben?"
"Atarsın atarsın sorun yok. Atmazsan da biliyorsun pek umrumda değil."
"Clary prensine bir şeyler söyler misin?"
"Prensim yapmayın, sonra bana çok yükleniyor. Gece boyunca konuşup beni uyutmadı."
"Sadece konuştuysa şanslısın." Dediğimde başını utançla önüne eğmişti.
"Tabii ki de sadece konuşmadım. Çadır vardı, Clary vardı. Her şey mükemmel derecede hazırdı ve ben fırsatı kaçırır mıyım?"
"Kafanı dağıtma ayağına kızı kullandın demek. Sen de az fırsatçı değilsin Jace."
"Cidden öyle ki yaptın?" dedi Clary sinirle konuşup.
"Hayatım hiç öyle şey yapar mıyım? Ben öyle birisi miyim?"
"Tabii ki öyle birisin." Dedi Alec gülerek. "Bunun o hallerine kanma Clary."
"Aşk olsun Jace, ben de üzülmüştüm seni öyle görünce."
Clary önden gitmeye başladığı zaman Jace atını hızlandırdı hemen.
"Clary... Clary bekle beni. Ama yanlış anlıyorsun açıklamama izin ver."
Onlar bizden uzaklaşırken ben de Alec'e yaklaştım.
"En az 10 gün sürünür Jace benden demesi."
"Çocuğun kısmetine taş koyduk az önce."
"Umrumda değil, o da benimkine taş koyuyordu."
"Ne zaman?"
"Bilmem, yapmıştır o mutlaka bir şeyler." Deyip başımı kaşıdım. "Şu an aklıma gelmiyor oluşu bunun olmadığı anlamına gelmiyor."
"Jace canımı yakmadığın zamanlar dışında bana hep senin hakkında destek olmuştur."
"Aman hemen vicdan yaptır sen de." Dediğimde atını durdurdu ve ben de onun yanına gelip atımı durdurdum.
"Bana bir öpücük ver." Dediği zaman etrafa küçük bir bakış attım. Hemen sonra uzanıp dudaklarına bir öpücük bırakmıştım.
"Bu ne içindi?"
"Bilmiyorum, içimden geldi." Deyip atını sürmeye devam etmişti. Ben de gülümseyip arkasından ilerlemeye başladım.
"Keşke her zaman böyle olabilsek."
"Bunun imkansız olduğunu biliyorsun Magnus, şu an bile beni öperken etrafına bakıyorsun."
Dediği şeye alınmış olsam da bir şey diyemeden atımı sürmeye devam etmiştim.
Bu durum canımı her zaman fazlaca sıkıyordu...
...
Saraya vardığımız zaman atları ahıla bıraktıktan sonra ilk işim babamın odasına çıkmak olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
FanfictionBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?