"Alec... Alec lütfen..."
Gözlerime yaşlar dolduğu zaman onun yanına ilerledim ama gözleri kapalıydı ve nefesini neredeyse hissedemiyordum.
Kalbine saplı halde duran bıçağı yavaşça çekip çıkardım ve elimi oraya bastırdım. Büyü yapamıyordum.
"Alec lütfen... öleyim deme... lütfen..."
Arkamdaki kapı sertçe çalmaya başlamıştı ama umrumda değildi. Ne yapacağımı düşünmeye devam ederken birden kapı sertçe açıldı ve Selina içeriye girdi.
"Magnus?"
"Uzak dur bizden!" Diye bağırdım ona doğru dönerek. "Uzak dur!"
"Alec... Alece ne oldu?"
Bana yaklaşmaya çalıştığı anda Alec'e sarılıp ona sinirle baktım.
"Bunu benden sen istedin!" Diye bağırdım. "Sen istedin!"
"Magnus ben senden bunu istemedim. Ben senden..." durdu ve öylece bana boş gözlerle baktı. "O kişi Alec miydi?"
"Defol şu odadan."
"Onu iyileştirebilirim."
"N... ne?"
"Duydun beni. Ama bana bir söz vereceksin. Şu lanet evlilik olacak."
"Ta... tamam ne istersen yaparım. Ne istersen yaparım, istersen beni öldür ama onu iyileştir."
Selina yanıma eğildiği zaman Alec'i sakince yere bıraktım ve biraz geriye çekildim.
"O olduğunu bilseydim bunu baştan istemezdim." Dedi Selina elini onun kalbine koyarak. Korkuyla onları izlerken bir yandan da kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.
Lanet tamamen geçmişti farkındaydım ama yıkımı geçecek gibi değildi.
Kısa zaman sonra Alec kendine gelmiş olsa da ben hala ağlıyordum.
"Her şey için üzgünüm." Diyerek ayaklandı Selina. "Ama sözünü tutman lazım Magnus, fazla zamanım kalmadı."
Başımı olumlu anlamda salladığım zaman Alec korkuyla bize bakıyordu.
"Ne sözü? Neler oluyor?"
"Boşver, iyisin ya o yeterli." Deyip kapıya yöneldim. Selina da geleceği sıra Alec hızlıca tutup onu durdurdu.
"Onunla anlaşma yaptınız değil mi? Selina lütfen... lütfen bunu yapma."
"Alec çekil önümden! Sana zarar vermek istemiyorum."
"Ver... ver hadi... bak lütfen... onun... ona bunu yapma."
"Alec..."
"Bunun nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun Selina. Bunun ne kadar imkansız olduğunu bilmiyorsun. Eğer gerçekten benim iyi birisi olduğumu düşünüyorsan bana bunu yapmazsın."
"Magnus bir söz verdin."
"Farkındayım. Alec sözümü tutacağım."
"Hayır."
"Yapacağım, hadi çekil şuradan."
Alec başını onaylamaz halde sallarken hala Selina'ya bakıyordu.
"Şöyle bakma..."
"Deniz kızları hakkında bir araştırma yapmıştım. Gerçek aşkı ararlarmış ama çok azı gerçek aşkı bulabilirmiş. Ben buldum ve sen elimden almak üzeresin."
"Ben bıraksam bile hiçbir zaman kabul görmeyeceksiniz."
"Bırak da o kısmı biz düşünelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
Fiksi PenggemarBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?