Maybe you like that too

2.3K 200 187
                                    

"Günaydın oğlum."

Babam odama girerken ardından Lydia da girmişti ve masamın üstüne bir kahvaltı hazırlanmaya başladı.

Lydia'nın ardından birisi daha girdi odaya.

"Sen kahvaltı konusunda ciddi miydin?"

"Evet ciddiydim." Deyip yanıma yaklaştı. "Hadi ayaklan ve kahvaltı yapalım seninle."

Aslında itiraz etmek istiyordum ama hayatımda kaç kez onunla odamda kahvaltı yapmıştım ki? Ve benimle böyle güzel bir tonda konuşmuştu?

O yüzden bir şey demeden ayaklandım, Lydia'nın getirdiği suda yüzümü yıkadım ve havluyla da elimi yüzümü kuruladım.

"İtiraz etmedin, şaşkınım."

"Sanırım bir yanım seninle kahvaltı etmek istiyor." Deyip masaya oturmuştum. Benim ardımdan babam da masaya oturdu.

"Küçükken sürekli benim kucağımda kahvaltı ederdin hatırlıyor musun? Kucağımdan inmezdin ve sürekli yemeği sana benim yedirmemi isterdin."

"Sen de seve seve yapardın, annem artık kendi yesin bırak çocuğu demesine rağmen."

Babam hafifçe gülüp elini kahvaltılıklara götürdü.

"Geceleri şimşekten korkar aramızda yatardın."

"Aslında korktuğum filan yoktu." Dedim itiraf ederek. "Sırf sizin aranızda yatmak için bahane üretiyordum. Sizinle uyumayı seviyordum çünkü."

Ben de kahvaltılıklardan yemeye başladığımda babam eline çatalı almış olsa da bir şeyler yemeyip öylece beni izlemeye başlamıştı.

Bense birkaç şey yiyip sonunda üstündeki gözlerden rahatsız oldum ve çatalı bıraktım.

"Bir sorun mu var baba?"

"Sana çok kötü bir baba oldum öyle değil mi?" Dediğinde cevap vermemiştim. "Öyle olduğumu biliyorum ama yapmam gerekeni yapmaya çalıştım her zaman."

"Kötü bir baba değilsin, katı ve kuralcısın. Ve biraz da... benim düşüncelerime önem vermiyorsun."

"Aslında veriyorum, başka birisi olsa çoktan Alec denen askeri öldürürdü ama ben senin üzülmeni istemediğim için başka çözümler üretmeye çalıştım. Onunla görüşmeye devam ettiğini bildiğim halde zaman verdim size. Dediğin kadar katı olsam ilk andan her şeyi elinden alırdım."

"Şimdi yaptığın ne peki?"

"Orta yolu bulmaya çalışıyorum. Bunun yapılması şarttı Magnus, çok ileriye gittiniz. Sebastian bir kere sarayda kaldı ve aranızdaki şeyi anında anladı. Buradaki insanların anlaması ne kadar sürecek. Hatta belki şüphe duyanlar vardır bile. Bunun giderilmesi şart. Alec'in evlenmesi en iyi çözüm olacak. Buradaki insanların inanışını bilmiyorsun. İki erkeğin birlikte olması ne demek haberin yok."

Bilmediğimi fark ettiğim zaman ona baktım öylece.

"İblis onların ruhunu ele geçirmiş derler ve ikinizin de yanarak can vermesini talep ederler. Sen prens olduğun için ölümünü engellesem bile ileriki hayatında sana zerre saygı duymazlar. Ve bir kral için en önemli şey saygı."

"Ya kral olmak istemezsem ne olacak?"

"Kral olmak istemeyip senin için yaptığım onca şeyi çöpe mi atacaksın? Kendi babamı öldürdüm, kardeşimi sürgün ettim. Sırf seni tahtta, başında kral tacıyla görmek için yaptım bunu. Sırf sen öldürülme, sürgün yeme, düzgün yaşa ve saygı duyulan birisi ol diye yaptım bunları. Bu uğurda neler feda ettim haberin bile yok!"

This is my Kingdom (Malec)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin