"Günaydın efendim."
Odaya dolan neşeli sesle hızlıca gözlerimi açmıştım. Clary perdeleri açarken hızlıca yatakta doğruldum.
"İyileşmişsin."
"Evet, sağ olsunlar iyi baktılar bana."
"Hemen iyileştirsinler diye sıkıştırıp durdum hekimleri."
Clary benim yardımcımdı, onun dışında kimse bana katlanamadığı için o yokken her işim bayağı aksıyordu. Onun dışında birisini etrafımda görmeye ben de dayanamıyordum.
"Yeni askerler gelmiş efendim."
"Sorma sorma, yine her iş bana kaldı." Deyip yataktan çıktım. Clary de kıyafetlerimi hazırlıyordu.
"Sen yokken çok zorlanıyorum Clarissa, sakın bir daha hastalanayım deme."
"Kaldığım oda biraz soğuktu, o yüzden hastalanmış olmalıyım."
"Odan neden soğuktu?" Dedim şaşırarak. Sustuğunda daha da sinirlenmiştim. "Clarissa?"
"Odamı yeni gelen birkaç kıza verdiler, sanırım... sizinle ilgilenen birkaç kızmış ve..."
"Odanı nereye aldılar ve benim neden bundan haberim yok?"
"Sadece birkaç kat aşağıya aldılar efendim, gerçekten sorun değil."
"Clarissa o odalarda ısıtma için hiçbir şey yok ki." Dediğimde yüzünü eğmişti. "Ah benim tatlı Clarissa'm" deyip onun yüzünü ellerim arasına aldım. "Neden bana bunu söylemedin?"
"Kızacağınızdan korktum."
"Kızdım tabii ki, benden habersiz kimse seninle ilgili kararlar alamaz. Bir daha böyle bir şey olduğu anda bana söyleyeceksin tamam mı? Şimdi sen odana dön, ben babamla konuşmaya gideceğim ve bu akşam odan için değişiklik yapacağız."
"Teşekkürler majesteleri."
Clarissa önümde eğildikten sonra odamdan ayrıldı. Şimdi babamla konuşmam lazım.
...
"Neden yardımcımın odası değiştirildi?" Dedim sarayın salonuna aniden dalarak. Babam kahvaltıdan başını kaldırıp bana bakmıştı.
"Yeni gelen kişilere oda lazımdı çünkü. Ben de değişiklik yapın dedim."
"Kızı soğuk odaya göndermişler, bundan haberin var mıydı?"
"Odaların hesabını ben tutmuyorum oğlum, değişim yapın dedim sadece. Sonuçta senin yatağına giriyor o kızlar, Clarissa ise sadece hizmetçin. Bakıma ya da iyi bir standarta sahip olmasına gerek yok."
"O benim sadece hizmetçim değil." Sesim istemsiz yükselmişti.
"Aranızda bir şey varsa açıkça söyle de kızı sürgün edelim."
"O benim arkadaşım baba, şu sarayda kafayı yememi engelleyen tek insan. Ve sen ona bilerek kötü davranıyorsun. Defalarca kez söyledim, onunla aramda arkadaşlık dışında bir şey olmadığını."
"Bir hizmetli olmasına rağmen fazla değerli görüyorsun onu. Tamam anlıyorum, güzel bir kız ama sadece yatağına alabilirsin. Sakın kafanda başka planlar kurma."
"Şu kızları istemiyorum, nereye göndereceksen gönder ve Clary'i tekrar odasına yerleştir."
Arkamı dönüp kapıya yöneldiğimde arkamdan seslenmişti.
"Bir şeyler yemeyecek misin?"
"Odama göndersinler, yalnız yiyeceğim."
...
"Sonra da kılıcımı taşımadı işte." Dedim gülerek. Kahvaltı odama gelmişti ve şu an odamda Clary ile kahvaltı yapıyordum.
"Neden böyle bir şey yaptınız ki? Siz askerlerinize kılıç taşıtmazsınız."
"Bilmiyorum, ona sinir oldum sanırım. Görsen sen bile sinir olursun. Ukala, kendini beğenmiş ve uzun."
(Uzun olması dışında kendisini tarif etti bence anksksks)
"Siz de biraz üstüne gitmiş olabilir misiniz?"
"Sen kimin tarafındasın Clarissa?"
"Tarafsız bakıyorum sadece."
"O zaman sen de bugünkü denetime gel ve onun gıcıklığına şahit ol."
"Pekala geleyim ve şu uzun askeri bir de kendi gözlerimle göreyim."
...
Clarissa ile beraber denetim alanına indiğimiz zaman tüm askerler yuvarlak halinde dizilmişlerdi.
Clary yana geçip bizi izlerken ben de doğrudan Alec'e döndüm.
"Bugün için hazır mısın bakalım? Yenilmeyi çok sevdiğini söylemiştin."
"Hazırım efendim, peki siz ok atma teklifimi düşündünüz mü? Yoksa bir askere yenileceğiniz korkusuyla geri ki çekileceksiniz?"
Clary'e bakıp görüyor musun dercesine bir bakış attım.
"Bir savaşçı yenilmesini de bilmeli Alexander."
"O zaman neden yenilmem ile alay ediyorsunuz?"
Bu asker benim sabrımı zorluyor.
"Yarın öğlen, ok atış talimi yapacağız. Buradaki herkes de izleyecek."
Bunu söylediğim zaman arkadaki sarışın gülmeye başlamıştı.
"Sen neye gülüyorsun asker?"
"Üzgünüm majesteleri, sadece Alec ok atma konusunda çok iyidir. Yerinizde olsam teklifi kabul etmezdim."
"Çoktan kabul edildi." Dedim sinirle. Sonrasında onlara ikili antrenman yapmalarını söyleyip Clary'nin yanına ilerledim.
"Görüyorsun değil mi? Sinir bozucu."
"Sarışın olan da biraz sinir bozucuymuş ama sanırım kılıç kullanmada diğerine göre daha iyi." Deyip ikisini izlemeye başladı Clary. Benim de gözlerim istemsiz ikisine kaymıştı.
Çok iyi anlaşıyor gibilerdi ama Clary'nin de dediği üzere sarışın olan diğerinden daha deneyimli gözüküyordu.
"Yarınki ok atışına ben de gelebilir miyim?"
"Gelmelisin, onu ezip geçtiğime herkes şahit olmalı."
....
Peki Magnus.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
FanfictionBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?