Listen to me!

2K 179 78
                                    

"Prensim gelebilir miyim?"

Kapıda durmuş bana bakan Clary'e küçük bir bakış atmıştım.

"Bana prensim demeye devam mı edeceksin?"

"Ben... bundan nasıl kurtulurum bilmiyorum." Deyip içeriye girdi ve hızlıca yatakta yanıma oturdu. "Kuzeniniz ile kavga etmişsiniz."

"Öyle bir şey oldu evet. Clary ayrıca sana söylemem gereken bir şey var. Emma ile konuşur musun? Bana artık o yardım etsin. Bu sarayda güvendiğim nadir kişilerden birisi o çünkü."

"Konuşurum efendim."

"Ben temelli gittikten sonra da Raphael'e yardımcı olmaya başlar. Ayrıca bana efendim demeyi de kes, ismimle hitap etmeye alışman lazım."

"Bunu yapamam prensim."

"Artık bir prens olmayacağım ve sen prenses olacaksın. Daha doğrusu oldun bile. İsmimle hitap etmeyi öğrenmelisin." Deyip yatakta dik konuma geçtim. "Söyle bakalım."

"Neyi söyleyeyim?"

"İsmimi. Hadi ama Clary, bundan sonra böyle olacak. Bana ismim ile hitap et."

"Ben..."

"Hadi, ısrar ediyorum. Şey de hadi, Magnus ben Jace'i çok seviyorum filan de."

"Pekala..." nefes alıp çekingen bir halde yüzüme baktı. Sonrasında tek nefeste "Magnus ben Jace'i çok seviyorum." Demişti.

"İşte bu kadar. Gördün mü? Yapabiliyorsun."

"Umarım bunu alışkanlık haline getirebilirim efen.. şey yani Magnus."

...

Babamın tedavisi için araştırdığım yöntem üstünde çalışmaya devam ediyordum. Birkaç askeri malzeme bulmak için kasabaya göndermiştim.

O sırada Emma yanıma geldi ve "Efendim beni çağırmışsınız." Diyerek önümde nazikçe eğildi. Bu kızı ne zaman görsem içime hüzün doluyor. Kızın hayatını birazcık mahvettim zamanında.

"Emma bundan sonra Clary yerine yardımcılığımı sen yapacaksın. Zaten uzun süreli bir şey değil bu. Sonrasında kuzenime yardımcı olursun ne dersin?"

"Bana fikrimi sormanıza bile gerek yok, ben her zaman size yardım etmekten büyük zevk almışımdır."

Kıza küçük bir gülümseme atıp elimi onun omzuna yerleştirdim.

"Gel birlikte biraz dolaşalım. Uzun zaman oldu vakit geçirmeyeli."

"Evet efendim."

"Hayatında birisi var mı anlat hadi."

"Şey hayır... yok. Alec'ten sonra birisini daha sevip umutsuzluk çekmek istemedim."

"Aklında hala Alec mi var yoksa?" Dediğimde başını olumsuz anlamda salladı.

"Onu aşalı bayağı zaman oldu. Ama sanırım ben Clary kadar şanslı değilim. O birisini sevdi ve sonra o da onu sevdi. Şanlıydı. Ben ona oranla daha şansızım."

Bahçeye çıkıp dolaşmaya başladığımız zaman Raphael'in ileride Clary ile konuştuğuna şahit olmuştum. Ne konuştuklarını ölümüne merak etsem de yanlarına gitmedim.

Ama bir süre sonra Raphael bizi fark etti. Clary'e bir şeyler söyleyip sonrasında yanlarından uzaklaşarak bize doğru gelmeye başladı. Ben de elimi Emma'nın omzundan indirdim.

"Clary ile ne konuşuyordunuz?" Dedim sorgu dolu bir gözle onu süzerek.

"Boşver, sonra konuşuruz."

This is my Kingdom (Malec)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin