Gece herkesin uykuya daldığına emin olduktan sonra Alec'in odasına inmiştim.
Jace yine "ben kalacak bir yer bulurum." Diyerek odadan gittiğinde onun çıkışı ardından kapıyı kilitledim
"Sabah iyi hava aldın mı bakalım?" Deyip gülmüştü Alec.
"Sen kaşınıyorsun." Dediğimde yatakta oturur pozisyona geçip sırtını yatağın baş kısmına dayadı. "Ayrıca prensin hakkında sapık hayaller kuran sen değil misin?"
Ona yaklaşıp bacağımı üstünden geçirerek kucağına yerleştim. Şu an onun kasıkları üstünde oturuyordum ve yüzlerimiz son derece yakındı.
"Bana o hayallerinden bahset biraz."
"Ha?"
Şapşal bir surat ifadesi ile bana baktığında dudağımı onun dudağına sürttüm ve ondan uzaklaşmadan konuştum.
"Diyorum ki, hayallerinde ne yapıyorduk Alec?"
"Duymak istediğinize emin misiniz? Bu sefer hava almakla kurtulamazsınız majesteleri."
Saygı ifadeleri ile konuşması sinirlendirmekten çok etkilemişti. Bilerek yaptığına emindim.
"Belki de hava almakla kurtulmak istemiyorumdur."
"Cidden hayallerimi anlatayım mı?" Dedi eliyle yüzümü okşarken.
"Belki de uygulama kısmına geçsek daha iyi olacak."
Eliyle yüzümde yaptığı harekete karşılık yüzümü çevirip parmaklarına küçük birer öpücük bıraktım.
Yavaşça elini tişörtüme doğru indirdi. Yüzümü ona yaklaştırıp dudaklarımızı birleştirdiğim zaman elini tişörtümün yakasından içeriye sokup enseme doğru hareket ettirmişti.
Hoşuma gittiğine dair birkaç mırıltı bıraktım dudaklarına. Sonrasında yüzünü yavaşça tuttum ve parmaklarımı saçlarına doğru çıkardım.
Diğer elini belimde hissetmemle dudaklarına doğru gülümsemiştim.
Onun tişörtünü yakasından tutup yukarıya doğru çektim ve açığa çıkan tenine açlıkla baktım.
"Senden korkuyorum." Dedim elimle kaslarına dokunarak. "Bana istediğin her şeyi yaptırabilirsin çünkü."
"İstediğim tek şey ne biliyorsun ama bunun için erken olduğunu söyledin."
"Ben de en az senin kadar istiyorum ama yine de... beklememiz lazım."
"Tahminen ne kadar bekleyeceğiz?" Biraz sabırsız bir tonda söylemişti bunu.
"Ben hazır olduğunu düşündüğüm zamana kadar."
"Ben hazırım." Dedi kulağıma doğru yaklaşıp. "Seni istiyorum Magnus." Elinin bacaklarımda gezindiğini hissettim. Yavaş yavaş daha yukarıya çıkmaya başlamıştı. "Acı benim problemim, bırak da onu dert etmesi gereken kişi ben olayım."
Elinin üstüne elimi koyup onu durdurdum, daha fazla cüretkar olursa kendime hakim olamazdım.
"Eğer daha önce bunu yapmış olsan inan düşünmezdim."
"Yine düşünme. Bu kadar zor olmamalı karar vermek. Tek temasımızda tahrik oluyorsun Magnus, bırak da sana daha fazlasını yaşatayım."
"Yorgunum, odama gitsem iyi olacak." Hızlıca geriye çekilip onun kucağından inmiştim. Bana hayal kırıklığına uğramış bir şekilde bakmaya başlamıştı.
"Beni istemiyor musun? Neyden korkuyorsun, istediğin gibi olmamasından mı?"
"Alec..."
Hızlıca yataktan çıkarken ne yapmaya çalıştığını çözmeye çalışıyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/153614027-288-k858053.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
FanficBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?