Akşamında kapımı kilitledikten sonra cebime birkaç defne yaprağı koyup Alec'in odasına gitmek için büyüyü yapmıştım.
Gözlerimi açtığım zaman Alec'in yatakta oturmuş bir halde uyukladığını görmüştüm.
Sanırım beni beklerken yorgunluktan uyuyakaldı
Sen nasıl bir şeysin, ben seni yerim ama...
Yavaşça yanına yaklaşıp oturdum ve yüzünü tek elimle okşamaya başladım.
"Alec güzelim, uyan bak sevgilin geldi."
Uzanıp dudaklarına minik bir öpücük bıraktığımda uykulu gözlerini yavaş yavaş açıp birkaç kez kırpıştırdı. Bu hali o kadar güzel ki anlatamam.
"Magnus... ah seni beklerken uyumuşum."
Eliyle gözünü ovuşturup esnedi, bunun üstüne dudağına bir öpücük daha bıraktım.
"İstersen gideyim, uyu sen."
Kalkmaya yeltendiğim anda beni elimden tutup durdurdu.
"Saçmalama, asla izin vermem buna."
Uzanıp dudaklarıma bir öpücük bıraktı ve beni kucağına doğru çekti.
Bacağımı yanından geçirip hızlıca kucağına yerleştim.
"Elin nasıl oldu?" Deyip turnuva esnasında Sebastian'ın bastığı elimi avucu arasına alıp dudaklarına götürdü.
"İyi şu an, bir sorun yok."
Parmak boğumlarıma teker teker öpücük bıraktıktan sonra elimi yüzüne koydu ve geçen benim yaptığım gibi bu sefer o yüzünü elime yasladı.
"İnsanları anlamıyorum." Deyip sağ elini yanağımda gezdirmeye başladı. "Ben senin canını yakmamak için her şeyi yapmaya hazırken insanların senin canını nasıl yakabildiğini anlamıyorum. Sebastian'a hiçbir şey yapmadın, baban sırf benim yüzümden sana zarar verdi. Sebastian neyse de... baban bunu nasıl yapabildi hala aklım almıyor. Seni çok sevdiğini biliyorum ve bu yüzden daha tuhaf geliyor."
"Herkes senin gibi düşünmüyor Alec, herkes sen kadar saf ve temiz değil. Ben de değilim."
Onu tekrar öptüğümde dudağı aşağı doğru kaymıştı.
"O pislik senin canını yakarken, eline basarken sahaya girmemek için kendimle ne kadar savaş verdim bilmiyorsun."
"Sorun değil, geçti işte."
"Onu büyün ile mi yendin?"
"Ah hayır tabii ki, turnuvaya büyü karıştırmak çok büyük bir suç. Cezası idama bile gidebilir. Kendim kazandım, boşluğunu iyi buldum o an."
"Orada yere düştün ya, benim içim gitti resmen."
"Nasıl düştüm inan ben de bilmiyorum, ama sonuç olarak kazandım değil mi? Ve yarın da ok turnuvası var."
"En iyisini yapacaksın Magnus, çalıştığımız zamanları unutma ve sakın aklından çıkarma."
Yavaş yavaş eli bacaklarımda dolaşmaya başlamıştı.
"Ve eğer heyecan yaparsan aklına beni getir." Deyip sırıtmıştı. Eli o sırada daha yukarılara kaydı. "Bu turnuvayı kazanırsan sana güzel bir ödül vereceğimi düşün." Bir eli kasıklarıma temas ederken inlememek için dişlerimi sıktım. "Sana hiç yaşamadığımız kadar harika bir seks yaşayatacağım, her anından o denli zevk alacaksın ki..."
"Alec..."
"Tüm bedenine küçük küçük öpücükler bırakacağım, yavaş yavaş. Her yerine, hiçbir yerini es geçmeyeceğim hem de hiçbir yerini."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
FanfictionBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?