Sabah sarayda gezinirken insanların telaşla bir şeyler yaptığını görüp meraklanmaya başlamıştım.
"Baba burada neler oluyor?" Dedim babamın insanlara emir veren halini görüp şaşırarak. Genelde bu denli telaşlı olmazdı.
"Ahh Magnus, ben de seninle konuşacaktım. Yanıma gelmen iyi oldu."
"Bir şey mi oldu?"
"Gel benimle anlatacağım."
Koluma hafifçe dokunup beni peşinden gelmeye ikna etmişti ve ben de yavaş adımlarla ardından yürümeye başlamıştım.
Sonunda onun odasına girdiğimizde ardından kapıyı kapadı.
"Bu akşam için özel bir davet veriyorum, sana da son ana kadar haber vermek istemedim."
"Ne daveti bu?"
"Komşu krallıklardaki prensesler ile tanışman için verdiğim bir davet. Yaklaşık olarak 7 gün boyunca bizim sarayımızda ağarlanacaklar. Ve sen o 7 gün içinde hangisi ile olmak istediğine karar vereceksin."
"Baba ben bu konudaki kesin kararımı sana söylediğimi hatırlıyorum."
"Artık yaşın geldi Magnus! Ayrıca sana bir kız için diretmek yerine seçenek sunuyorum. Zaten evliliğiniz hemen olmayacak, içlerinden birisini beğenirsen arada bir saraya gelecek ve birbirinizi tanımanız için zamanınız olacak. Sana birisini dayatmak istemiyorum, tercih sunuyorum işte daha ne istiyorsun?"
"Yine de dayatmış oluyorsun bana bunu."
"Bu gece verilen davette olacaksın ve onlarla sohbet edeceksin. Yaklaşık 5 prenses var, hepsi birbirinden güzel ve kibar 5 prenses. İçlerinden birisini seçmek zorundasın o kadar!"
"Tamam gelir tanışırım onlarla ama ya hiçbirini beğenmezsem?"
"Birisini eninde sonunda beğeneceksin. Ayrıca davete birkaç asker de çağırmak istiyorum. Sen de acemilerden istediğin birileri varsa söyle çağırayım."
"Hayır bir isteğim yok."
"Ben seçeyim o zaman, şu göreve gönderdiğim askerler gelsin bence. Hem böyle bir şeyi hak ettiler."
"Hayır onlar olmasın! Tamam ben söylerim sana birkaç kişi."
"Niye onlar olmasın istiyorsun?" Demişti babam gülerek. Alec'in buna şahit olmasını istemiyordum.
"Daha iyi anlaştığım askerler var onları almak istiyorum."
"Alec'i kesin alırsın o zaman, aranız bayağı iyi çünkü."
"Yok sanmıyorum onu alacağımı." Dediğimde babam yanda duran içki masasına doğru ilerledi.
"Haklısın Alec gelmesin, küçük sevgilinin bunu görüp üzülmesini istemezsin."
Birkaç saniye dediği şeyi beynimde birkaç kez döndürüp durdum.
"Anlamadım." Dediğimde elindeki içkiyle karşıma dikildi.
"Magnus, ya sen beni çok aptal sanıyorsun ya da kendini çok zeki. Sence onunla aranda bir şeyler olduğunu anlamadım mı?"
"Öyle bir şey yok, nereden çıkardın bunu?"
"Ah nereden mi çıkardım, dur bir listem vardı." Deyip içkisinden bir yudum aldı. Güçlü durmaya çalışmasam şu an bedenim zangır zangır titriyor olurdu. "Başta... şu ok yarışınız ile başladı her şey. Gerçi o zaman eminim aranızda bir şey yoktu. Alec tarafından tek taraflı bir histi belli. Sana bilerek yenildi çünkü. Tabii o an bunu anlayamadım ama sonrasında Alec'in bir antrenmanında oku adeta kendinden bir parça gibi kullandığını görene kadar. O anlık sana saygısından yenildi diye düşünmüştüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
Fiksi PenggemarBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?