Alec:
"Alec biraz sakin olur musun? Gördüğün gibi iyiyim ben."
Hekim kadın dışarıya çıkmıştı ve ben sinirle odada turluyordum.
"Ya daha derin olsaydı kesik?"
"O zaman beni iyileştirirdi bunu sen de biliyorsun. Ayrıca yara yüzeyde kalmış, hekim kadın da söyledi. Sen niye bu kadar panik yaptın?"
"Beni sakinleştirmeye çalışma Jace. Sırf bana sinir olduğu için böyle davranıyor."
"Ona etki altındayken yumruk attım. Şimdi de askerlerin içinde konuşma cesareti gösterdim. Sinirlenmiş olmalı, patavatsız birisiyim. Benim yüzümden aranız bozulmasın."
Sakinleşmek için birkaç nefes alıp verdim. Jace bana gülümseyerek bakmaya çalışıyordu.
"Babası rahatsız Alec, güçlerini yeni kazanmış sen söyledin. Underhill konusunda da onu kışkırtmışsın. Bunu başta bilsem ağzımı açıp tek bir şey söylemezdim. Clary gelip bana senin söylediğin tarzda şeyler söylemiş olsa emin ol daha beter şeyler yapardım."
"Sadece... sadece büyü güçlerini ortaya çıkarmaya çalışıyordum." Dedim onun yanına hızlıca oturup.
"Zaten yanlış bir şey yaptın demiyorum ama Magnus'u benden daha iyi tanıyorsun. Yaptığın şeyin normal bir davranışı olduğunu da biliyorsun. Olayda ben varım diye tepen attı. Biliyorum, haklısın. Sana zarar verse eminim benim de tepem atardı ki önceden defalarca da attı bunu biliyorsun. Ama Magnus haksız olduğunu bildiği zamanlarda kendini suçlu hisseden ve savunma bile yapmayan birisi. Bu nedenle hala hayattayım. Yapıp yapıp kendini haklı da görebilirdi. O zaman ben zaten ilk günden ölmüş olurdum."
"Sen bunları söylüyorsun ama o sana saldırıyor. Bundan nefret ediyorum."
"Bundan nefret ediyorsun ama Magnus'tan? Magnus'tan asla nefret edemezsin Alec. Bunu sen de biliyorsun. Şu an senin desteğine ihtiyacı var. Onun kaybolup gitmesine izin mi vereceksin?"
"Hayır tabii ki. Ama sana bir daha zarar verirse..."
"Vermeyecek." Deyip güven verircesine bileğimi tuttu. "Söylediğin şeylerden sonra ölümüne korkmuştur. İlk defa onu tehdit ettin ve şu an... eminim bunun üstüne düşünüp kendini yiyordur. Bunu yapmasına izin verme Alec. Yeterince kötü durumda zaten, sen de ona sırtını dönersen bu dönemi atlatamaz."
"Ona asla sırtımı dönmem, asla. Hiçbir güç bana bunu yaptıramaz."
"İşte bunu görmek istiyorum." Dedikten sonra elini bileğimden çekti. O sıra içeriye Clary giriş yapmıştı.
"Olayı prensimizden öğrendim de. Seni kontrol etmemi istedi. İyi misin sen?"
Clary endişeli bir halde onun yanına otururken Jace ona gülerek karşılık vermişti. Ben ikisini yalnız bırakmaya karar verip odadan çıktım.
Sanırım Magnus'la konuşsam iyi olurdu.
...
Magnus:
"Prensim, saraya komşu krallıklardan bir elçi geldi. Sizinle konuşmak istediğini söylüyor."
Başımı kaldırıp odaya giren adama baktım.
"Büyük salonda beklesin beni, ben de şimdi iniyorum."
Adam odadan çıkarken ben de kendimi biraz toparlayıp odadan çıkmıştım. O sıra peşime Camille de takıldı ve salona gidene kadar babam hakkında samimiyetsiz gelen üzüntüsünden bahsedip durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
FanficBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?