Alec:
"Neden prensin yanına gidip ona bir şeyler anlattın?"
"Orada üzgün birisini görüp konuşmak istedim, hem belki senin yerini öğrenirim diye düşünmüştüm ama o çok kötüydü konuşmak istemedi. Sonra beni tersledi işte, ben de ona sen kendini prens mi sanıyorsun deyince..."
"Ona cidden böyle mi söyledin?" Dedim kolunu bırakarak.
"Evet ama... nereden bilebilirdim böyle bir durumu."
"Her neyse, artık burada kalıyoruz." Diyerek onu odamıza soktum ve odaya girdiği anda Jace'in üstüne atladı.
Odada Clary'nin olması ve Izzy'e öldürücü bakışlar atması.
"Seni çok özlemişim Jace." Diyerek yanına oturdu Jace'in. Sonrasında benim yatağımda oturan Clary'i süzdü. "Alec evleneceğin kız bu mu? Çok sevimliymiş."
"Izzy, o benim evleneceğim kız." Dedi Jace derin bir soluk alıp vererek.
"Ben bugün niye çam devirip duruyorum." Deyip ayaklandı Izzy. "Ben Isabelle, Alec'in kardeşiyim ve Jace'in de kardeşi sayılırım. Kısaca kıskançlık bakışlarını üstümden çek."
Ben kıkırdamaya başladığım zaman Clary'nin de yüzü yumuşamıştı. O ikisi tanışırken ben de Jace'in yanına oturdum.
"Az önce prens ile tanıştım." Dedi Izzy heyecan ile konuşarak. "Söylenilenden daha bile yakışıklıymış ve ben ona saygısızlık ettim."
"Saygısızlık mi ettin?"
"Arkadaş gibi konuştum, sonra beni tersledi."
"Arkadaş gibi konuştuğun için mi tersledi?"
"Hayır, üzgün görünüyordu. Göz altları filan çökmüştü. Ben anlarım, gece boyunca ağlamış ama ayakta durmak zorunda olduğu için ayakta durmaya çalışıyormuş gibi görünüyordu. Onunla sohbet etmek istedim ama yanlış kelimeler seçince sinirlendi işte. Ama sonra, Alec'in kardeşi olduğumu öğrenince bana çok kibar davrandı."
Hepimiz sessiz kalıp tek bir yorum bile yapamamıştık.
"Bu arada kim bu şanslı kız?"
"Evleneceğim mi?"
"Hayır tabii ki, kalbini çalan..."
"Izzy...."
"Merak ediyorum, bana anlatamayacak mısın?"
Jace'e baktığım zaman bana sen bilirsin bakışı atmıştı.
"Izzy bunu sana anlatırım ama beni yargılamayacaksın ya da başka kimseye bahsetmeyeceksin. Diğer türlüsü hepimizin ölümüne neden olabilir."
"Neler diyorsun sen Alec?" Deyip etrafına baktı ve ciddi yüzler görünce olayın ciddi olduğunu anladı. "Seni ölsem yargılamam, sen benim abimsin."
"Evet aşık olduğum ve imkansız gördüğüm birisi olduğunu yazdım mektuplarımda. O kişi kız değildi."
Bunu dememle Izzy'i birkaç saniyelik şokuyla baş başa bıraktım.
"Sen... sen o yüzden... imkansız dedin."
"Tek nedeni bu değil." Deyip parmaklarım ile oynadım. "O kişi... Magnus."
"Magnus? Magnus derken? Sen prensimize aşık olduğunu mu söylüyorsun?"
"Ve bu durum karşılıksız değildi." Dedi Jace ve Izzy'nin gözleri büyüdü.
"Ne? Bekle bir saniye.... o halinin nedeni sen miydin yani?" Dediğinde kafa sallamıştım. "Melek aşkına, bir de ben üstüne ona senin üzüntünden bahsettim. Tanrım çok üzgünüm Alec."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
Fiksi PenggemarBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?