Alexander ile yapacağımız ok atışı için çok heyecanlıydım. Gerçekten eğer yenilirsem, hem de onca kişinin içinde, ne yapardım bilmiyorum. Bu yüzden yenilmemem lazımdı.
Ok konusunda çok iyi olduğumu biliyordum ama benden iyisi de olabilirdi. Bu nedenle kendimi son derece heyecanlı hissediyordum.
Sonunda kendimi hazır hissettiğimde silah kısmından ok ve yayımı alıp yarışın yapılacağı yere doğru ilerlemeye başladım.
"Şans benden yana olsun."
...
Olayın olacağı yere geldiğim zaman babamın da burada olduğunu görmüştüm.
Nereden haberi olmuştu ki?
Hızlıca onun yanına ilerlemiştim.
"Yeniler ile antrenman yapmayı istemiyorsun ama onlarla yarışa mı giriyorsun?"
"Kendisi istedi ben de kabul ettim."
"Pekala, umarım bunu kazanırsın oğlum. Bunca izleyicinin gözü önünde rezil olmak istemiyorum."
Harika, bir de bu çıktı şimdi başıma.
Bizim için hazırlanan beş hedef tahtası vardı ve hedefin ortasına en yakın atışı yapan kazanacaktı. Beş atış, her defasında daha geriden atışlar yapacaktık.
Elim titremeye başlamıştı.
"Başlayalım mı majesteleri?" Dedi Alec gülerek. Ah onu yumruklamak istiyorum.
"Başlayalım."
"Lütfen önden buyrun."
Elime ok ve yayımı aldım ve atış yapacağım kısma doğru ilerledim. Herkesin gözü ciddi anlamda bizim üstümüzdeydi.
Atış pozisyonuna geçtikten sonra ilk atışımı yapmıştım. Hedefi merkeze çok yakın bir yerden vurmuştum.
"Güzel atıştı efendim." Diyerek yerine geçti Alec ve okunu hızlıca hazırlayıp beklemeden atış yaptı. Hedefin tam ortasına yapmıştı atışını.
Biraz gerildiğimi hissettim. Şu an 1-0 o öndeydi.
Yerime geçtim ve ikinci atış için okumu hazırladım. Ortaya en yakın halkadan vurmuştum.
Alec de yerine geçtiğinde yine benden daha yakın bir atış yapmıştı.
"Ahh, şanslıyım sanırım." Diyerek bana gülümsedi ama ben o sıra babama bakıyordum. Ciddi yüzünden nefret ediyorum.
"Üçüncü atış için tekrar benim sıram." Diyerek ok ve yayla yerime geçtim. Yeterince iyi bir atış yapmıştım ama yeterli olmayabilirdi.
Ama Alec bu sefer benden biraz daha uzağa attı oku.
"Şansım kaçmaya başladı." Dediğinde durum 2-1 olmuştu ama hala o önündeydi.
Diğer atışta da benim okum onunkinden daha yakındı hedefe ve her şey son atışa kalmıştı.
"Buna alan kazanıyor majesteleri, dikkat edin de eliniz yine titremesin."
Elimin titremiş olmasına dikkat etmişti ve bu tuhaftı.
Atışı daha sakin yapmıştım ve okum ilk halkaya isabet etmişti. Bu mesafe için çok iyi bir atıştı.
Yerime geçerken Alec de ok ve yayını hazırladı ve derin bir nefes alıp atışını yaptı. Onunki, benim okum aksine ikinci halkaya isabet etti ve bu kötü atışıyla oyunun galibi belliydi, yani ben.
"İşte bu kadar." Dedim Alec'e dönerek. "Sana demiştim, benimle iddialaşmamalıydım."
"Sanırım bu konuda da benden daha iyisiniz majesteleri."
"Ne sanmıştın, tabii ki senden iyiyim." Diyerek babama döndüm. Bana gururlu bir bakış atarken Clarrisa yanıma gelip beni tebrik etmişti.
"Cidden çok iyiydiniz efendim."
"Biliyorum Clarrisa, sonuncusu daha iyi olabilirdi gerçi."
Gözüm Alec'e kaydığında yanındaki sarışın ile konuştuğuna şahit olmuştum. Herkes dağılırken ben de Clary'e gitmesini söyledim.
Clary'den sonra sarışın asker de yanımızdan ayrıldı ve Alexander ile baş başa kaldık.
"Sana benimle uğraşmaman gerektiğini göstermiş oldum sanırım."
"İyi iş çıkardınız yenilmez majesteleri." Diyerek güldü Alexander. "Ki zaten yenileceğimi biliyordum."
"Yenileceğini biliyorsan neden bu yarışa girdin ki?"
"Aslında... başta yenilmeyi düşünmemiştim ama kaybetme korkusu ile o kadar gerilmiştiniz ki... fikrimi değiştirdim."
"Bu ne demek oluyor şimdi?"
"Diyorum ki efendim, bilerek yenildim size. Bu atışlar kesinlikle benim atışım değildi."
"Hah! Demek bilerek yenildin. Kanıtla o zaman."
"Siz nasıl isterseniz."
Çantasından birkaç ok daha çıkardı ve atış yaptığımız yerden daha da uzağa gidip hedefe doğru bir ok gönderdi. Ok tam da hedefin merkezine isabet etmişti.
"İsterseniz biraz daha geriye gidebilirim efendim, hala ikna olmadıysanız."
Biraz yaklaşıp diğer hedefe de bir ok gönderdi ve yine tam merkeze denk geldi ok.
"Tamam anladım, devam etme. Peki neden böyle bir şey yaptın, neden bilerek yenildin?"
"Çünkü bir savaşçı gerektiğinde yenilmeyi de hazmetmeli değil mi? Sizin aksinize ben bunu sorun etmiyorum."
"Ben de sorun etmezdim." Dedim biraz sinirle konuşup.
"Elleriniz titriyordu, eminim daha iyi atışlar yapabilirdiniz ama sıradan bir askere yenilme korkunuz o kadar fazlaydı ki kendinizi sakinleştiremediniz. Size kolay geliyor değil mi? Çömez olan bir askeri öne çıkarıp onu birkaç saniyede alt etmek ve bununla dalga geçmek... Peki ya yenilirseniz durum ne olurdu? Aslında bunu merak etmiştim ama babanızın gözü önünde yenilmeyi kaldıramazdınız. Bu size ufak bir ders niteliğinde olsun."
"Sen kimsin de bana böyle bir ders verebileceğini düşünüyorsun?" Yine sinirlendirmişti işte beni.
"Az önce sizi neredeyse yenecek olan bir askerim. Tabii siz yine bunun acısını herkesin içinde beni kılıç antrenmanında yenerek güzelce çıkarırsınız. Ben zamanla kılıç konusunda daha iyi olacağım ama zamanla değişmeyecek şeyler de var. Mesela sizin kendinizi beğenmişliğiniz ve insanları aşağıda görme duygunuz zamanla da değişmeyecek."
"Sözlerine dikkat et asker, bu sözlerin yüzünden idam bile edilebilirsin farkında mısın?"
"Üzgünüm majesteleri, sizi sinir etmek istemedim. Belki de istedim ben de bilmiyorum. Neden sizinle uğraştığım konusunda da bir fikrim yok aslında. Ama şunu söylememde fayda var." Eline bir ok alıp bana uzattı. "Hedefe doğru döner misiniz?"
Neden dediğini yaptım bilmiyorum ama hedefe doğru döndüm.
"Pozisyon alın." Dediğinde oku yaya yerleştirip pozisyon aldım.
"Şimdi atın." Dediğinde oku serbest bıraktım ve hedefi tam ortasından vurdum.
"Gördünüz mü, gergin değilken daha iyi atış yapıyorsunuz." Deyip yanıma geldi ve beni biraz daha geriye çekti. "Şimdi bir ok daha hazırlayın"
Onu dinlememeyi birkaç saniye düşündüm ama yine de dediğini yaptım.
"Size yardım edeyim." Diyerek elimin üstüne elini koydu ve arkadan bana yaklaştı.
"Ve şimdi atın."
Korkunç şekilde attığımı fark ettiğimde gülmüştü.
"Dediğim gibi, gerginken berbat atıyorsunuz."
Benden uzaklaşıp yayını yerden aldı ve önümde eğilip yürümeye başladı.
Bense öylece hedef tahtalarına bakıp az önceki olayı kavramaya çalışıyordum.
...
Alec hızlı çıktı sjkskwks
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
Fiksi PenggemarBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?