Sanırım biraz önce öldüm.
Ruhumu hissetmiyorum.
"Baba..."
"Çok geç artık, birazdan Alec'le bizzat ben konuşacağım. Bu iş burada bitti, onunla artık görüşmeyeceksin. Ayrıca acemi birliğinde kalanlar arasından da çıkardım Alec'i. Onu bilerek bıraktın değil mi orada? Bundan böyle ne antrenman sırasında ne Clary sayesinde ne de başka bir şekilde onunla görüşeceksin. Sebastian olayı yüzünden ona minnettar olmadığımı söyleyemem, iyi bir asker olmadığını da söyleyemem ama onu güzel bir kızla evlendirmem onun ödülü olacak."
"A... Alec erkeklerden hoşlanıyor baba. Bu onun için ödül filan değil, büsbütün bir ceza!"
"Sefasını sürdü zaten yeterince, biraz da cefasını sürsün. Ailesi olacak Magnus, hatta çocukları. İleride eminim kendisi de bunu sevecektir. Başlarda biraz zor olacak hepsi bu."
"Canımı niye bu kadar yakıyorsun?"
"Olması gereken bu, senin evliliğin ne zaman olacak belli değil. Bu yüzden Alec'in evliliği bir an önce yapılacak. Üzgünüm oğlum, aslında üzgün değilim ama yine de... bu şekilde olmasını ben de istemezdim. Keşke sözümü dinleyip onunla görüşmeyi kesseydin zamanında."
"Baba ben... bir daha yanından bile geçmem onun. Bakmam bile. Yeter ki onu sevmediği birisi ile evlendirme."
"Konu açıkça tartışmaya kapalı. Şimdi odamdan çıkmanı ve beni rahat bırakmanı istiyorum. Düzenlemem gereken bir düğün var."
Hiçbir şey yapamazdım, o an anlamıştım.
Çok fazla kararlıydı ve onu engellemek için elimden hiçbir şey gelmiyordu.
O sıra kapı çaldı ve babam gelmesi için bir emir verdiğinde içeriye Clary giriş yapmıştı.
"Efendim benden istediğiniz bir şey..." beni görünce sessizleşti ve gözleri dolmaya başladı. Zaten gözlerinin etrafı kıpkırmızı olmuştu, büyük ihtimalle ağlamıştı ve şimdi yine gözleri doluyordu.
"Geldiğin iyi oldu Clary, benim de seninle konuşmam gereken birkaç şey var."
Yanıma gelip elini benim omzuma koydu.
"Bundan sonra oğlumla olan tüm iletişimi keseceksin. Seni onun yakınında görmek istemiyorum anlaşıldı mı?"
"Ama..."
"ANLAŞILDI MI DEDİM??"
"Anlaşıldı efendim."
"Güzel, senin kralın benim unutma. Bana itaat etmek zorundasın. Bunu biliyorsun değil mi?"
Clary başını olumlu anlamda sallamıştı.
"Şimdi, ikiniz vedalaşın. Bu son görüşmeniz olacak çünkü."
Babam bizi odada yalnız bıraktığı zaman Clary anında ağlamaya başlamıştı.
"Şhhh, ağlama sakın." Dedim ona sıkıca sarılıp. "Yine saraydasın, yalnızca benim yanımda olmayacaksın hepsi bu."
"Ben... üzgünüm..."
"Üzgün olma, sen hep benim yanımda oldun tamam mı? Ama şimdi ağlarsan ben de üzülürüm."
"Ağlamak istemiyorum ama... dayanamıyorum."
"Biliyorum Clary, bunu çok iyi biliyorum."
...
Odama döndüğüm zaman öylece uzun süre tavanı izlemiştim.
Hiçbir şey düşünecek halde değildim şu an.
![](https://img.wattpad.com/cover/153614027-288-k858053.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
FanficBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?