Gece oluncaya kadar Alec'in Maia ile yakın oluşunu sindirmeye çalıştım ve uyumadan önce bile zihnimde bu görüntü vardı.
Rüyamda da ikisinin ok antrenmanı sırasında birden öpüşmeye başladıklarını görmüştüm. Sinirden delirmek için ne kadar güzel bir gün!
Sabahında yine Emma yanıma gelmişti, kahvaltıyı odama hazırladıkları için onunla birlikte kahvaltı yaptık.
Bana biraz kendinden bahsetti. Normalde bir kardeşi varmış ve onu özlüyormuş. Başka derdim yokmuş gibi onun derdine de üzülüp daha da bitik bir hale sürükledim kendimi.
"Kendini üzme, tekrar görürsün kardeşini."
"Ben de kendimi bunu diyerek teselli ediyorum majesteleri."
Sonrasında birlikte odadan çıkmıştık, ben de Dot adındaki prenses ile büyük salonun orada buluşmak için yönümü oraya çevirmiştim.
Çok geçmeden onunla birlikte etrafı turluyorduk.
"Majesteleri, o günkü baloda cidden çok güzel dans etmiştiniz. Bu konuda bayağı yeteneklisiniz."
"Küçüklükten beri eğitim alıyorum, onun getirdiği bir yetenek diyelim buna."
"Erkek kardeşim de yıllardır eğitim alıyor ama onda hiçbir gelişme yaşanmadı. Bu şeyler biraz da doğuştan gelmeli diye düşünüyorum ve bence sizde bu var.'
Birden gelen övülme ile kasılmaya başlamıştım. Övgü almak ne güzel şey. Uzun zamandır da almıyordum.
"Ah teşekkür ederim, çok zarifsiniz."
"Eğer sizin için de sorun olmayacaksa gezintimiz sırasında benimle dans eder misiniz? Kabul etmezseniz anlarım, biraz tuhaf bir istek olmuş olabilir çünkü."
İnan bana şu bir hafta içinde daha tuhaf şeyler yaşadım.
"Hayır hiç de tuhaf olmadı, daha sakin bir yere gidersek neden olmasın."
Mümkünse Alec'ten uzak bir yere.
Onunla yürümeye devam ederek sarayın arka tarafında bir yerlere gelmiştik. Biraz daha orman içlerine gittiğimiz zaman "İsterseniz burada dans edebiliriz." Diyerek adımlarımı yavaşlattım.
"Neden olmasın, size de uygunsa."
Bana döndüğü zaman kibar bir şekilde elini tutup diğer elimi de beline koymuştum.
Ona doğru bir adım atıp sonra geriye doğru çekildim ve bana uyumlu bir şekilde dans etmeye başlamasını bekledim.
Birkaç hareket sonunda bana hızlıca uyum sağlamıştı.
Yüzünde oluşan gülümseme dans etmeyi çok sevdiğini gösteriyordu.
Onu elinden tutup hafifçe ileriye doğru ittim ve döndürüp kollarım arasında yere doğru eğdim.
"Nasıldı sence?"
"Mükemmeldi majesteleri." Diyen sesle aniden Dot'u bıraktım ve kız yeri boyladı. Alec'in ateş saçan gözlerini görünce korkum daha da artmıştı.
"Ah üzgünüm, birden sesi duyunca korktum."
Kıza elimi uzattığımda Alec hala öfkeyle bana bakıyordu.
"Önemli değil efendim, olur böyle şeyler."
Dot üstünü silkmeye çalışırken ben Alec'in bakışları altında eziliyordum.
"Ah lütfen, benden rahatsız olmayın ve dansınıza devam edin. Hatta eğer rahatsız olursanız ben sizi baş başa bırakayım ne dersiniz?"
Dot bir bana bir de Alec'e baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
Fiksi PenggemarBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?