Odamda oturmuş küçük aynamdan kendime bakıyordum.
Burnumdan akan kan akmayı bırakmış ve orada öylece kurumuştu.
Bir kaşım patlamıştı, dudağım kanıyordu ve yüzümde yavaş yavaş morarmalar baş göstermişti.
Sanırım kafamı çok sert bir şekilde masaya çarpmıştı.
Şahsen acıyı hissetmiyordum, bize küçüklükten beri fiziksel acıya karşı dirençli olmak öğretilmişti.
Gerçi burnum çok fena sızlıyordu...
Yine de bu acı, kalbimde oluşan acının yanında bir hiçti.
Düşünürken deliye dönecek gibi oluyordum. Bana vurmasını beklemiştim, vurması canımı o kadar yakmazdı belki ama beni ciddi anlamda dövmüştü.
Tek bir vuruşa hata diyebilirdi insan ama bu şey hata olamayacak kadar uzun sürmüştü.
Evet ben de üstüne gitmiştim, belki yaptığım şey yanlıştı ama bunu hak etmemiştim.
Aynayı yana bıraktığım zaman kapım açılmıştı.
"Efendim sizinle..." Clary yüzünü bana çevirdiği anda çığlığı bastı. "Size ne oldu böyle?"
Hızlıca yanıma çökerken eliyle yavaşça yüzüme dokundu.
"Hemen hekim kadını çağırayım."
Ayaklanacağı sıra hızlıca onu durdurdum.
"Hayır istemiyorum, böyle iyiyim ben."
"Size bunu kim yaptı? Hemen krala haber verelim ve cezasını çeksin."
"Evet ceza... Peki bana bunu kralımız yaptıysa cezası ne olacak?"
Clary birkaç saniye dediklerime inanmaz halde beni süzdü.
"A... ama kralımız... size zarar verecek bir şeyi asla yapmaz."
"Yapmazdı, artık yapıyor gördüğün üzere. Bu onun eseri Clary. Evet ben de onun damarına bastım hem de çok fazla. Belki bunu hak ettiğimi bile düşünüyor olabilir."
"İzin verin hekim kadını çağırayım."
"İstemiyorum Clary, bu şekilde durmak ve acı çekmek istiyorum."
"Ama... ben sizin bu halinize dayanamam ki..."
Eliyle yüzümü okşarken yavaşça alnıma bir öpücük bıraktı. Bense hızlıca ona sarılıp omzunda ağlamaya başladım.
"Alec'i görmek istiyorum ama onun beni böyle görmesini istemiyorum."
"İsterseniz onu getireyim."
"Hayır hayır, sadece sen kal yanımda şu an."
Sonunda beni kendinden uzaklaştırdı ve yüzüme baktı.
"Ağlamayın, üzülmenize dayanamıyorum ben."
Gözümden akan yaşları silerken yüzüme sahte bi gülümseme yerleştirdim. Tam o anda odanın kapısı açıldı ve içeriye babam giriş yaptı.
Hemen kendimi toparlarken babam öylece yüzüme bakıyordu.
"Clary odadan çık, oğlumla konuşmam lazım."
Babam yavaş yavaş bize yaklaşırken ben Clary'e çevirmiştim bakışlarımı.
"Git istersen."
"Hayır sizi yalnız bırakmayı düşünmüyorum."
Babam başımızda dikilirken Clary gitmeye niyeti olmadığını gösterircesine bana yaklaştı.
"Oğlumun benim yanımdayken korunmaya ihtiyacı yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
FanficBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?