Alec:
Odama döndüğüm zaman içimde tarifsiz bir mutluluk vardı ve resmen başımı dödürüyordu bu mutluluk.
Kendimi yatağıma bırakırken hayal ettiğimden bile daha güzel bir gece geçirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyordum.
"Niye bu kadar mutlusun?"
"Şu an bulutların üstündeyim Jace, seninle uğraşamam."
"Vay be, o kadar mı uçurdu seni dün gece?"
"Dün gece... bu sabah... sanırım cidden 6 aylık ömrüm kaldı benim. Bana bu kadar iyi davranmasını ancak böyle açıklarım."
"İyi davransın tabii, geçen sefer olanlar yüzünden hala sinirliyim. Düzgün davransın sana."
"Anlattığıma pişman ediyorsun Jace."
"Bence seni Emma'dan kıskandı. Dün sizi çok sinirli bir şekilde izliyordu. Onun gecesinde seni çağırıyor üstüne bir de nazik davranıyor öyle mi?"
"Neden beni kıskansın ki? Ben erkeklere ilgi duyuyorum."
"Olabilir ama bu kıskanmaması için bir neden değil. Ben senin yerinde olsam bunu kullanırdım."
"Hayır öyle bir şey yapmayacağım."
"Alt tarafı Emma ile normalden daha yakın olacaksın. Alec dün gece olanların devam etmesini istiyor musun?"
"Soru mu bu, tabii ki istiyorum."
"Ona her istediğini çok kolay veriyorsun, bak ben hiçbir zaman kolay elde ettiğim şeyi önemli görmedim. Magnus bunu yapar demiyorum ama bazen ipleri eline alman gerekiyor. Şu an sen ona delice bağlısın ama o sana pek de bağlı değil."
"Öyle olmasını istemiyorum aslında, çünkü eninde sonunda ayrılacağız ve bana çok bağlanırsa canı da çok yanar."
"Bak yine onu düşünüyorsun, sen akıllanmazsın."
Sinirle iç çektiğini duymuştum.
"Ne yapmam gerekiyor?"
"Biraz kendini geri çek, bazı konularda söz sahibi olmaya çalış. Seni odaya mı çağırdı? Yorgun olduğunu ve başka zaman gideceğini söyle. Biraz da o peşinden koşsun. Seni dün odaya çağırırken ne dedi sana tam olarak."
"Bu gece odama gel dedi."
"İşte bu konuşma tarzının değişmesi lazım, bu gece odama gelir misin demiyor odama gel diyor. Sana seçenek bırakmıyor. Sana seçenek bırakmasını sağla. Alec sen onu çok etkiliyorsun ve farkında bile değilsin. Dün sana attığı o bakışlar normal değildi, izin ver sana biraz daha bağlansın."
"Bunları yapabileceğime emin miyiz?" Dediğimde gülmeye başlamıştı.
"İstersen her şeyi yaparsın Alec. Onunla özel anlarınızda konuşurken ona sürekli temas etmeye çalış. Saçıyla oyna, elini tut. Parmaklarını öp. Parmaklarını öpersen delirecektir."
"Cidden mi?"
"Ah hiçbir şey bilmiyorsun sen. Mesela arkasından sarılacaksın, elinle yavaşça belini okşayacaksın. Kulağına doğru sesinin en kısık tonunda konuşup istediğin şeyleri söyleyeceksin. Mesela bazen dilinle dudaklarını ıslat ama bunu yavaşça yap. Dudaklarını dişle, istek barındıran tonlarda konuş onunla."
"Niye dudağımı yalayacağım, o kısmı anlamadım."
"Peki şöyle diyeyim, Magnus'un karşında olduğunu ve yavaş yavaş diliyle dudaklarını yaladığını düşün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This is my Kingdom (Malec)
Fiksi PenggemarBabası tarafından bir prenses ile evlenmesi istenen bir prens; Magnus. Ve imkansız olduğunu bildiği halde bir prense aşık olan bir şövalye; Alec. Peki işler daha ne kadar çığırından çıkabilirdi ki?