Tanıtım

1.6K 31 40
                                    

13 Temmuz 2010
Eylül, annesi evden yemek yapıp satan, babası da işçi olan fakir bir çiftin tek kızıydı. Pek anlaşamadığı abisi Güney üniversiteyi anne-babasının taşınmayı istediği şehirde kazanmıştı ancak olan Eylül'e olmuştu. O sene daha yeni liseyi kazanmıştı, ancak babası yeni bir iş sebebiyle başka bir şehre gidecekti, annesi de ondan ayrılmak istemeyince bütün aile oraya taşınmak zorunda kalmıştı. Üstelik Güney de okula rahat gidip gelecek, yurt parası ödemek zorunda kalmayacaktı.

Ama Eylül, on dört senelik hayatının en güzel yıllarını geçirdiği, en yakın arkadaşı Serkan'dan ayrılmanın üzüntüsü içerisindeydi. Serkan onların komşularının tek oğluydu ve Eylül'den üç yaş büyüktü, artık on sekizine girmek üzereydi. Üniversite de aşk meşk işleri de umurunda değildi, onun tek tutkusu basketboldu. Çocuklukları Eylül ile beraber geçmişti. Serkan bilmiyordu ama Eylül en yakın arkadaşına aşıktı. Bu üzüntüsünü kat ve kat arttırıyordu...

Eylül : Sen benim en iyi arkadaşımsın Serkan. Ama biliyorsun, gitmek zorundayım. Keşke hep burada kalsaydım. En yakın arkadaşımı kaybediyorum, çok üzgünüm

Serkan : biliyorum... elinde olsa gitmezdin. Keşke ben de bir şey yapabilseydim. Ama eminim ki orada yeni arkadaşların olacak

Eylül : olur ama senin gibisi olmaz.

Serkan : olur... bana her şeyi anlatırsın, mesaj atarsın bana. Ararsın da...

Eylül : yazdın mı? Hazır mı ilerideki Eylül'e mektubun?

Serkan : evet hazır. Seninki?

Eylül : hazır... o zaman ver de kutuya koyalım artık. Bugün 13 Temmuz 2010. Tam on sene sonra 13 Temmuz 2020'de bu kutuyu buradan birlikte çıkaracağız. Nerede olursak olalım, bir günlüğüne buraya gelip birbirimizi göreceğiz

Serkan : Söz veriyorum, bu kutuyu seninle birlikte açacağız Eylül. Ben ne olursa olsun burada olacağım, ne olur sen de burada ol.

Eylül : bu yaptığımızın aptalca olduğunu düşünüyorsun değil mi?

Serkan : biraz... ama senin hevesini kırmayacağım. Hem seni görmek için bir bahanem olur, fena mı?

Eylül zorla gülümsedi...

Eylül : ileride iyi ve ünlü bir basketbolcu olup beni unutmazsan olur tabii...

Serkan : unutmam... ayrıca ünlü falan olamam ben. İyi bile değilim ki. Alt tarafı ilçedeki minikler takımındayım Eylül, ki bu yeterince utanç verici.

Eylül : o işler belli olmaz.. belki ünlü bir basketbolcu gelir, seni görür ve keşfeder...

Serkan : hayaller hayaller... ama teşekkür ederim

Eylül : benim gitmem lazım, yarın yola çıkacağız ve bizimkiler sadece on dakikalığına çıkmama izin vermişti... o yüzden şu kutuyu ağacın altında kazdığımız yere bırakalım artık.

Serkan : tamam...

Gecenin bir vakti yaptıkları iş uzaktan bakan biri için bir cinayeti örtbas etmek gibi görünebilirdi ama onlar çok daha garip bir iş peşindeydi.

Serkan mektuplarını koydukları kutuyu ufak çukura bırakıp üzerini yeniden örtmüştü ve Eylül'e son kez sarıldı...

Serkan : orada kendine dikkat et ve bana bol bol yaz olur mu?

Eylül : yazacağım...

Ama Eylül dokuz yıldır bir kez olsun yazmadı....

Merhabalar ❤️ yeni bir kurguyla karşınızdayım. Aklımda böyle bir kurgu vardı, ne zaman başlar olur mu olmaz mı bilmiyorum. Ama Zoraki Aşk'ı nerdeyse bitirmişken yeni bir hikaye yazmak güzel olur diye düşündüm. Umarım beğenirsiniz.

Destek veren, okuyan, yorum yapan herkese teşekkür ederim. ❤️ iyi ki varsınız...

Ve bu zor günlerde hep burada olup hikayeleriyle bizi mutlu eden, en sevdiğim yazarlar eyserciyazar eysercilerrr size de kaleminizi bizden esirgemediğiniz için çok teşekkür ederim. Benim hikayelerimi okuyup onlarınkini okumayan olduğunu sanmıyorum ama eğer varsa ve EySer hikayeleri okumayı seviyorsanız onların da hikayelerini okumanızı şiddetle tavsiye ederim.

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin