Eylül, hâlâ havuzun kenarında dikilip kendisine bakan kızlarına baktı...
Eylül: hadi kızlar, ne bekliyorsunuz, atlayın hadi
Nehir : ama atlayamam ki, korkuyorum
Irmak : korkak!
Eylül: kızlar çok ayıp
Nehir : sen atlasana o zaman Irmak!
Irmak da tereddüt edince Eylül havuzun kenarından biraz uzaklaşıp kucağını açtı...
Eylül: hadi atla kızım...
Nehir : hayır...
Eylül: Irmak hadi annecim, sen atla o zaman
Irmak : korkuyorum...
Eylül: hadi annecim, bak ben buradayım, ben tutacağım seni
Serkan, havuzun kenarına oturan Nehir'i kucaklayıp suya çekerken Irmak da suya atlamış, Eylül'ün onu tutmasına gerek kalmadan suyun üstünde kalmıştı...
Nehir : yaaa ben de! Ben de atlıcam
Irmak : çok eğlenceli
Serkan onu kucaklayıp yeniden kenara çıkarttı. Nehir de aynı Irmak gibi Eylül'ün kollarına atlamış, anında suyun üstüne çıkmıştı...
Nehir : çok eğlenceli. Yine yapalım!
Eylül: hadi çocuklar, oyun oynamayın da yüzün...
Irmak : ama anne!
Eylül yüzerken, onlar da suyu içinde oynamaya başladılar. Birbirlerine su atıp kim köşeye daha hızlı gidecek gibi oyunlar oynuyordu. Serkan da Eylül'e doğru yüzüp bir anlığına çocuklara bakıp yeniden Eylül'e dönerek onu kısa bir anlığına dudağından öptü...
Serkan: bücürük...seninle uzun zamandır yapmak istediğim bir şey vardı, onu yapacağız
Eylül: neymiş o?
Serkan: benim hayallerimden biri... biliyorsun aslında
Eylül: hangisi? Çok fazla hayalin var aşkım.
Serkan: kızlar yeterince büyüdü, diyorum ki hazır uzun bir dönem maçım yokken güzel bir karavan alayım , oradan oraya gezelim... sen ben kızlar. Gidebildiğimiz yere kadar... Hatta bir süre annenlere de uğrarız, kızlar da sever
Eylül: ciddi misin? Çok güzel olur gerçekten Serkan.
Serkan: sever misin? Yani uzun bir yolculuk olacak
Eylül: bayılırım! Kızlar ne düşünür bilmiyorum, hatta onlarla nasıl başa çıkarız onu da bilmiyorum ama çok isterim! Karavanla gezmek harika Serkan.
Serkan: çok çok uzun zaman önce vardı bu aklımda aslında. Giden birilerini bulmaya çalışıyordum, sonuçta tek başına olmazdı bu iş. Ama artık yeterince kalabalığız.
Eylül: ben şimdiden heyecanlandım
Serkan: ama orada kendi işlerimizi kendimiz yapmak zorundayız, bir de dadı taşımak istemiyorum, biz bize olalım istiyorum...
Eylül: o hiç sorun değil, ben hizmetçilerle doğmadım nihayetinde, sen de öyle. Son birkaç senedir rahata alıştığım doğru ama yemek yapmayı da temizliği de biliyorum sonuçta...
Serkan: zaten iş bölümü yaparız, tüm işi sana yığmam merak etme
Eylül : karavanı sen kullanacaksın değil mi?
Serkan: evet, biz bize olacağız. Yorulduğumuz yerde çeker dinleniriz.
Eylül: süper olur Serkan, gerçekten şimdiden hayal ediyorum da mükemmel olacak
Serkan: hem kızlar da biraz doğa ile iç içe olma fırsatı yakalar. Sonra okul falan derken yapamayız böyle bir şeyi
Eylül : her sabah bambaşka bir yerde yine seninle ve çocuklarla uyanmak...
Serkan: nerelere gideceğimizi sormayacak mısın?
Eylül: yoo, seninle her yere giderim ben
Serkan gülerek Eylül'ü yine alelacele öpüp kızlara doğru yüzmeye başladı. Eylül de peşinden gitti. Karavan gezisi, sadece dördü... buna o kadar ihtiyacı vardı ki...
....
Dördü arabayla gidiyorken kızlar gezecekleri için heyecanlılardı. Nereye gideceklerini bilmiyorlardı ama dışarı çıkmak her zaman heyecan vericiydi...
Eylül arkasına dönüp heyecanla dışarı bakan kızlara baktı...
Eylül: kızlar nereye gidiyoruz sizce?
Nehir : lunapark?
Eylül: hayır
Irmak : hayvanat bahçesi!
Eylül: hayır
Nehir : alışverişe
Serkan güldü...
Serkan: hayır...
Irmak : babaanneme!
Serkan: hayır ama bir gün ona da gideriz, uzun zamandır gitmedik
Nehir : cafeye
Irmak : bilmiyorum... her şeye hayır diyorsunuz
Serkan: bilemediniz. Ben söylüyorum o zaman. Benim çocukluk arkadaşıma gidiyoruz...
Irmak : of!
Eylül: ne oldu?
Nehir : çok sıkılıcaz yani...
Eylül: olur mu hiç? Can da orada olacak
Nehir & Irmak : Can mı?
Kızlar kendi aralarında konuşup kıkırdamaya başladıklarında Eylül onlara güldü...
Serkan: niye gülüyo şimdi bunlar?
Eylül: ilk damat adayımıza gidiyoruz diye heyecanlandılar... ama bir sorun var, ikisi de aynı oğlanı seviyor, artık Can bey hangisine yâr olur bilemiyorum
Serkan: ne?!
Eylül kahkaha attı...
Eylül: geçen gittiğimizde Can'a bakışlarını görmen lazımdı.
Serkan: nasıl bakıyorlarmış? Ben bir şey anlamadım
Eylül: sen zaten anlasaydın benim sana aşık olduğumu da anlardın Serkancım. Çünkü kızlar Can'a aynı benim bir zamanlar sana baktığım gibi bakıyor.
Serkan: Can... o bacaksız...
Eylül kahkaha attı...
Eylül: öyle deme Serkancım, ileride bize damat olur belki. Aaa Bora ve Pınar ile de akraba oluruz artık, aramızı iyi tutalım.
Serkan: yok öyle bir şey. Ben vaz mı geçsem ya? Hayvanat bahçesi fena bir fikir değilmiş aslında...
Eylül & Nehir & Irmak : hayır!
Serkan: dönüş yok diyorsun
Eylül: yok Serkancım...hadi, büyük buluşma için çok heyecanlıyım...
Serkan: sabır... ben en az 15 sene daha bunlarla uğraşmak istemiyordum Eylül...
Eylül: ah Serkan... şanslısın ki erkekler uzun zaman bunları düşünmüyor, varsa yoksa futbol ya da arabalar. Ama Can'ın on dört yaşından sonra ne olur bilemiyorum. Neyse daha beş altı sene daha bunu düşünmek zorunda değiliz
Eylül kıkırdarken Serkan geri dönmemek için kendini zor tutuyordu...