99

191 19 28
                                    

Serkan onu daha sıkı sardı... Eylül'ün birazdan söyleyeceklerinin pek de neşeli şeyler olmadığını tahmin edebiliyordu... bunları duymaya hazır değildi ve hiçbir zaman da hazır olabileceğini sanmıyordu...

Şimdi Eylül'ün o vasiyetini anlatırken neden kaçtığını, duymaya dayanamadığını daha iyi anlıyordu. Onun yokluğunu düşünmek bile...

Serkan: sonra söylersin...

Eylül: ama ben şimdi söylemek istiyorum, hazır söyleyebiliyorken...

Serkan sustu... Eylül de bu sessizliği değerlendirip konuşmaya başladı...bir bir aklına gelen her şeyi sıralamaktı amacı... Serkan'ın da dediği gibi ölmeden önce her şeyi bir düzene sokmak...

Eylül: savaşacağım Serkan, tamam. Sonuna kadar gideceğim, söz veriyorum. Ama işler istediğimiz gibi gitmezse senden istediğim bazı şeyler var...

Serkan: sus...

Eylül: hayır Serkan, bunları söylemem lazım. Aslında filmlerde yaptıkları gibi sana bir mektup ya da bir CD de bırakabilirdim ama bana söz verdiğini duymaya ihtiyacım var.

Serkan: Eylül, bunları sonra konuşalım, şimdi konuşmak istemiyorum. Bunları senden duymak istemiyorum anlıyor musun?

Eylül: ama sen de aynısını yaptın... beni bunları dinlemeye mecbur bıraktın...

Serkan: ve sen de hemen kestirip attın, beni dinlemedin bile

Eylül: ama senin dinlemen gerekiyor... bak Serkan, zaten ben söylemesen bile yapacağını biliyorum ama annemlere iyi bak olur mu? Onlar seni oğulları yerine koydu bile, arada vakit bulursan gör onları.... bir şeye ihtiyaçları varsa yardımcı ol olur mu? Hem onlara hem de henüz bu Allahın cezası hastalık yüzünden göremediğim yeğenim Ekin'e...

Serkan: Eylül...

Serkan ağlamamak için kendini zor tutuyordu... ne kadar engel olmak isterse istesin Eylül'ün bağıra bağıra bunları anlatacağını biliyordu. Şimdi ya da bir saat sonra farketmez, bu konuşma gerçekleşecekti...

Eylül: asla ama asla tedavini de basketbolu da bırakma. Sakın. Ölenle ölünmez... senin yaşaman lazım, basketbolu merkez edinmen lazım. Sen daha çok güzel işlere imza atacaksın Serkan, herkese, her şeye inat. Senin iyi olman lazım... sırf o kazandığın parayla yaptığın bağışlar için bile hayatta olman lazım, birilerine umut olman lazım...

Serkan: yeter Eylül... daha fazla konuşma. Dayanamıyorum...

Eylül: tamam, son bir şey daha var. Sana daha önce ben ölürsem benden başkasıyla evlenmeni asla istemem demiştim. Sen o sözüme kulak asma tamam mı?

Serkan: Eylül yeter diyorum. Daha fazla dinlemeyeceğim, hayır.

Serkan ayaklanınca Eylül de ayaklanıp onu takip etti...konuşmaya devam ediyordu

Eylül: kimseyi benden çok sevmediğini biliyorum. Bundan sonra da kimseyi benden çok sevmeyeceksin. Çünkü ben özelim, bir beni sevdin...

Eylül baş parmağının tırnağı ile işaret parmağında ufacık bir parçayı işaret etmişti...

Eylül: Ama birini şu kadarcık bile sevdiğini hissedersen, onu benim yerime koymaya çalıştığını düşünmeden evlen onunla. Ben senin için özelim, belki de unutulmazım, bilmiyorum. Ama bana geç kaldığın gibi ona da geç kalma. Bizim ayrı geçen on senemiz aslında muhteşem geçebilirdi, belki bir senedir değil de çok uzun zamandır görüşüyor olurduk ve uzun seneler sevgili olurduk Serkan. Bu sefer aynı hatayı yapma olur mu? Utanma, seviyorsan sevdiğini söyle ona. Geç kalma bu sefer...

Serkan: bitti mi?

Eylül: hayır bana söz vermen gerekiyor. Söylediğim üç şey için de...

Serkan: sen iyi olacaksın ve bunların hiçbirini yaşamak zorunda kalmayacağız

Eylül: söz ver Serkan!

Serkan: hayır.

Eylül: savaşacağım Serkan. Ama olmazsa diye bazı şeylerden emin olmak zorundayım

Serkan: hayır zorunda falan değilsin. Çünkü eğer öleceksen bunların hiç birini düşünemeyecek olacaksın. Artık var olmayacaksın Eylül, tüm bu konuştuklarımızın da bir önemi olmayacak

Eylül: Serkan...

Serkan: sana bir şey söyleyeyim mi? Anlamıyorsun... benim için önemini anlamıyorsun... Sen benim hayatımdan çıkarsan, beraberinde getirdiğin tüm renkleri de alır götürürsün. Geriye benden hiçbir şey kalmaz. Ne bir oğul olarak, ne bir basketçi olarak ne de bir adam olarak... ben öylesine nefes alan, hâlâ geberip gidemeyen bir adam olarak kalırım. O yüzden bunların hiçbiri için sana söz veremem.

Eylül: Serkan...

Serkan: bitmiştir. Şimdi eve mi gitmek istiyorsun, hastaneye mi? Sen ne istiyorsan onu yapıcam. Orada acı çekmen de kötü, evde sürekli öleceğini düşünmen de. İkisine de dayanamıyorum fark eden bir şey yok. İstediğini söyle

Eylül: eve gidelim desem kızmayacak mısın yani?

Serkan: hayır

Eylül: bana surat asmayacak mısın?

Serkan: hayır

Eylül: yine eskisi gibi yatağımızda sıkı sıkı sarılıp uyuyacak mıyız?

Serkan: evet...

Eylül bir süre düşündü...

Eylül: hastaneye gidelim...

Serkan: emin misin?

Eylül: evet... savaşmak istiyorum.

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin