45

204 21 29
                                    

Nazan : ah deli oğlan! Ağlattın beni işimin ortasında...

Kızmamış mıydı? Bu bir ilk dedi Serkan içinden...

Serkan : evime gel anne... gel de üçümüz yemek yiyelim, eskisi gibi. Eskiden Eylül'ü de evimize alır bir tabak da ona yemek koyardın. Hatta sen gel yeter ki, ben yapıcam yemeği, kendi ellerimle. Sen de sadece otur yanımızda...

Nazan : gelemem

Serkan : yapma şöyle işte... bitir bu inadı, bu öfkeyi. Yıllar sonra sana sarılmama izin verdin. Evet bu Eylül sayesinde biliyorum ama zaten o da bizimle gelmene çok memnun olur...

Nazan : işim var, gelemem diyorum... akşama kadar buranın başında ben duruyorum...

Serkan güldü...

Serkan : tamam, öyle desene... ben alırım seni akşam, olur mu? Bir akşamı bana çok görme anne... bir akşam sadece... seni çok özledim, kendini benden esirgeme ne olur...

Nazan bir şey söylemek yerine kafasını sallamış, mutfağa geçmişti...

Serkan mutlu bir şekilde arabaya bindiğinde, biner binmez Eylül'ü tutkulu bir şekilde öpmüştü...

Serkan : büyü gibisin bücürük... sihir gibi. Nereye girsen, varlığın illa ki bir şeyleri değiştiriyor...

Eylül : ne oldu? Bu neşeni, bu sözleri neye borçluyuz söylesene...

Serkan : annem bu akşam evime gelicek. Bu bir ilk... bırak evime gelmeyi, beni o sandalyeye bile oturtmazdı. Beş sene oldu, ne zaman yanına gitsem yüzüme bile bakmadan beni kovardı. Şimdi ona sarılmama izin verdi, evime gelmeyi de kabul ediyor. Hepsi senin sayende...

Eylül : benim sayemde olan bir şey yok ama aranızın düzelmesine çok sevindim...

Serkan : senin moralin bozuk ama... neden? Annemin gelmesine bozulmadın sanıyorum ki...

Eylül : saçmalama... Nazan teyze benim ikinci annem gibi... annemin yokluğunda burada bir annem var gibi hissediyorum onun sayesinde...

Serkan : e zaten annen sayılır bücürük... benim annem senin annen...

Eylül kahkaha attı...

Eylül : doğru, gelini mi oluyorum ben? Bir günlük sevgilini annene böyle açıkladın ya ben sana başka bir şey demiyorum canım...

Serkan : beni sıradan bir "bir günlük sevgili" diye mi değerlendiriyorsun gerçekten? Ne oldu o çocukluğumdan beri sana aşığımlara?

Eylül : öyle... ama bu dün çıkmaya başladığımız gerçeğini değiştirmez

Serkan : ama ben bir on yıldır çıkıyormuşuz gibi varsayıyorum

Eylül : on yıl mı?

Serkan : en az...

Eylül yeniden kahkaha attı...

Eylül : kimseyle on yıl çıkmam ben. İki, bilemedin üç yıl. Sonrasında artık işler ciddileşmeli.

Serkan muzip bir şekilde güldü...

Serkan : bir evlilik teklifi bekliyormuşsun gibi bir izlenim alıyorum şu anda...

Eylül : seninle üç yıldır çıkmadığımıza göre bekliyor muyum sence?

Serkan : hazır annemle barışmaya başlamışken benimle Antalya'ya kız istemeye gelmesini mi istesem acaba?

Eylül şaka yollu Serkan'a vurmuştu...

Eylül : ay yok artık! Oldu olacak eve giderken nikah tarihi alalım!

Serkan güldü...

Serkan : olabilir, neden olmasın?

Eylül : sür canım arabayı, sür. Yoksa ben kullanırım ve yolun sonu nerede biter bilmiyorum...

Serkan : gideceğiz. Ama önce moralinin neden bozuk olduğunu söyle bana...

Eylül : kovuldum.

Serkan : neden kovuldun? Geç falan da kalmadın...

Eylül : ondan değil zaten... senin hastaneye götürüldüğün gün ben bizimkilere yanlış hastane ismi verdim. Bu yüzden haber olmadın, sadece sakatlandığın yazıldı, hiç fotoğrafın çekilemedi.

Serkan: ve ben de bunun için sana minnettarım... peki nasıl anlamışlar? Yani bunu senin sakladığın nasıl anlaşılmış?

Eylül : patron nerden bulduğunu bilmediğim fotoğraflar gösterdi bana. Avukatınla birlikte hastanenin bahçesinde...

Serkan : kahretsin! Özür dilerim Eylül, işinden olmanı istemezdim. Ama buluruz tamam mı? Benim yüzümden kovuldun...

Eylül : hepsi bu değil... Bunca zaman beni koruyan biri varmış, patron aynen şöyle dedi "arkandakiler umrumda değil, kovuldun". Kafamı kurcalayıp duruyor bu...

Serkan : gerçeği bilmek ister misin?

Eylül : evet... ama sen bu konu hakkında ne biliyorsun ki?

Serkan bir şey söylemeden öylece baktı Eylül'e...

Eylül : yoksa sen... sensin dimi! Beni koruyan...

Serkan : direkt değil, dolaylı yoldan... işe alınman için ben baskı yaptım. Evime geldiğiniz röpor-...

Eylül : yok artık! Geleceğimi biliyordun! Tanımamazlığa geldin ama başından beri benim geleceğimi biliyordun!

Serkan : hayır hayır... bilmiyordum, gerçekten. Ben o röportajı aslında hiç istemiyordum. Ama eğer seni işe alırlarsa yapacağımı söyledim. Sen işe alındın, sonra ben de gelecek olan ekibi bekledim. Senin geleceğini bilmiyordum. Hesapta sen iş sahibi olacaktın ama sen isteyene kadar karşılaşmayacaktık. Senin gelmen benim için de sürpriz oldu...

Eylül : benim öldüğümü sandığın söylemiştin...

Serkan : birkaç ay önce seni araştırmasını istedim Ahmet beyden. İşsiz olduğunu, iş aradığını görmüş. Ben de bu duruma bir el atmak istedim.

Eylül : inanmıyorum...

Eylül sessiz kalınca Serkan endişelendi...

Serkan : kızdın mı? Hayatına müdahale ettiğim için bana kızgın mısın?

Eylül birden Serkan'a sarılmıştı...

Eylül : kızmak mı? Sen hayatımda başıma gelen en güzel şeysin Serkan... beni hep korudun, arkamı kolladın. Yıllar geçti yine değişen bir şey olmadı...

Serkan : ve hep de kollayacağım...

Eylül, sevdiği adamın dudaklarına öpücüklerini bırakırken Serkan yaşadığı bu rüya gibi ana bırakmıştı kendisini...

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin