118

208 19 39
                                    

4 yıl sonra,
Serkan kapının birden açılmasıyla uyandı. Aslında alışmalıydı, bir haftasonu klasiğiydi bu. Kızlar sabahın körü yatak odasının kapısını kırarcasına açar, koşarak yatağa zıplarlardı. Uzun bir süre dördü beraber yatar, bu şekerleme kızların karnı acıkana kadar sürerdi. Bu artık aralarında gerçekleşen bir oyun haline dönüşmüştü...

Nehir : baba!
Irmak : babacım!

Kızlar babalarını öpme yarışına girmişken Eylül yalandan dudaklarını sarkıtmıştı...

Eylül: günaydın kızlar, bana öpücük yok mu?

Kızlar bu sefer annelerini öpme yarışına girmeye başlamışlardı...

Serkan : Nehir, kızım o atleti neden çıkarttın?

Nehir : ya baba ben Irmak. Adımı karıştırma

Irmak : baba sana küselim mi? Adlarımızı doğru söylemiyorsun. Ben de Nehir

Eylül: Serkan?

Serkan: kandırıyorlar Eylül, dalga geçiyorlar. O Nehir, o da Irmak...

Nehir : değilim! Ben Irmak'ım

Irmak : ben de Nehir

Eylül: Serkan karıştırdın belli ki... kızlar üzülmeyin, babanız yeni uyandı ya, size dikkatli bakamamış

Serkan: Eylül inanma, kandırıyorlar seni. Ben onları nasıl ayıracağımı biliyorum

Nehir : nasılmış?

Eylül : hakkaten Serkan nasıl ayırıyorsun? Ben bile çok dikkatli bakınca bulabiliyorum

Serkan : söylersem bu akıllı bıdıklar işi çözer...

Eylül: bana söyle bari...

Serkan, Eylül'e yaklaşıp kulağına fısıldar...

Serkan: Irmak'ın saç boyu daha uzun, ama sen ona güvenme, bu kızlar onun da bir yolunu bulur... ama Nehir'in sol kolunda benimkine benzer bir ben var. Irmak'ta yok.

Eylül kıkırdadı...

Eylül : ay evet bunu kızlar küçükken konuşmuştuk...

Serkan göz kırptı...

Nehir : ya baba, nasıl anladın?

Serkan : ben anlarım, çünkü ben sizin babanızım... konuyu da değiştiremezsin küçük hanım, o atlet neden çıkarılıyor?

Nehir : terliyorum baba

Irmak : ben de... ama ben çıkarmadım

Serkan : aferin sana Irmak...

Irmak : baba biz ne zaman yüzücez? Noolur yüzelim, nooolur

Nehir : evet yüzelim!

Serkan : kahvaltınızı yapacaksınız önce, sonra bakarız

Eylül: gelin bakalım buraya, gelin azıcık daha uyuyalım...

Kızlardan birine Eylül, diğerine Serkan sarılmış, öylece yatmışlardı. Kızlar hafiften uykularına dönmeye başlamıştı bile...

Eylül, Serkan'a bakıp gülümsedi...

Serkan : ne oldu?

Eylül : hiç... kocama bakıyorum, bakamaz mıyım?

Serkan: bakarsın tabii bücürük...

Eylül: hâlâ hayatına bir renk getirdiğimi düşünüyor musun? Tüm bu gürültüye rağmen...

Serkan: tüm bu gürültü yüzünden böyle düşünüyorum zaten. Eylül, sen yokken ben hiçmişim, yani öylesine yaşıyormuşum, bunu daha sen hayatıma yeniden girer girmez anladım. Hayat bütün gün tek başına yaşayıp bir top peşinden koşmak değilmiş. Her şey dengelenebiliyormuş. Aşk, aile olmak, çocuklar... hepsi bambaşka güzel duygularmış

Eylül gülümsedi...

Serkan : bu iki gürültücü hayatımıza girdiğinden beri daha da renklendi hayatım... iyi ki varsınız...

Eylül : bir gün bana bizi çocuklarla hayal ettiğini söylemiştin, böyle miydi hayalin?

Serkan: hemen hemen... hayalimde ikiz değillerdi. Bir oğlan vardı, o daha büyüktü, o hemen senin göğsüne yerleşmişti, fırlama bir şeydi. Bir de ondan küçük bir kız vardı, o çok çekingendi, biz gel demeden odaya girmezdi

Eylül kocaman gülümsedi...

Eylül: çekingen bir kız mı? Nerde...

Serkan: eh hayaldi bu neticede...

Eylül: sana oğlanı aratmaz bu kızlar, merak etme...

Eylül kıkırdayınca, göğsüne yatan kızı kıpırdamaya başlamıştı. Önce annesine baktı, sonra babasına...

Nehir : Irmak! Irmak çekil ordan! Ben de babama sarılcam...

Irmak : anne! Annecim!

Kızlar yer değiştirirken Serkan onlara gülümsedi...

Nehir : baba, bizi ne zaman gezdireceksin?

Serkan: havuza mı girmek istiyorsunuz, gezmek mi? Bir karar verin...

Nehir & Irmak : ikisi de!

Eylül güldü...

Eylül: ben de istiyorum...

Serkan: siz gezmek mi istiyorsunuz bakalım?

Üçü de kafa sallamıştı...

Eylül: biz önce yüzmek, sonra da gezmek istiyoruz

Serkan güldü...

Serkan : iyi hadi o zaman kalkın uykucular... böyle yatmaya devam ederseniz hiçbir yere gidemeyiz

Nehir & Irmak : holey!

Kızlar yataktan fırlayıp odalarına giderlerken Eylül de doğrulup, kızların yokluğunu fırsat bilerek Serkan'ı uzun uzun öptü.

Eylül: nereye gidiyoruz?

Serkan: bilmiyorum, aslında aklımda Bora ve Pınar ile görüşmek var, sen de istersen tabii

Eylül: harika olur, uzun zamandır görüşmemiştik zaten. Gelin demişlerdi de gidememiştik uzun zamandır...

Serkan: haber vereyim, müsaitlerse akşam üstü uğrarız o zaman

Eylül: süper... ben kızları giydirip hemen yanına gelirim.

Serkan : hemen gel, benim de giydirilmeye ihtiyacım vardır belki...

Eylül kıkırdadı...

Eylül: koca adamsın ya hani, tek başına giyinebilirsin diye umuyorum

Serkan: her zaman değil... kaç yaşında olursa olsun, her erkeğin ilgiye ihtiyacı vardır, annem bunu da söylemedi mi sana?

Eylül: benim de ihtiyacım var ama "tamam bücürük, sonra" diyip geçiştiriliyoruz...

Serkan: onu odamıza pat diye dalan kızlarına izin vermeden önce düşünecektin bücürük. Yoksa seninle çok güzel ilgilenebilirdim...

Eylül gülerek odadan çıktı... Serkan ve çocuklarla her günü bir öncekinden daha güzel geçiyordu... bu minik aileden sıkılabileceğini hiç düşünmüyordu...

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin