125

189 18 10
                                    

Eylül o kasaya bakmak istiyordu ama şifresini bilmiyordu. Aklındaki birkaç şifreyi denese de açılmamıştı. Demek ki Serkan içindekini bilmemi istemiyor dedi içinden. Aslında daha fazla sorgulamayacaktı, içindekini bilmek istediğinden de değildi ama sadece merak etmişti işte...

Son bir şey daha denemeye karar verdi, ama yok artık dedi içinden... 13.07.2020 olabilir miydi? Eylül kasadan gelen tık sesini duyunca kendi kendine kıkırdadı. Gerçekten Serkan kasasının şifresini bu şekilde mi ayarlamıştı? Buluşmak için sözleştikleri güne...

Eylül kasanın içini açtığında birkaç sarı zarf içinde kalın bir şeyler - ki içinde tomar tomar para olduğundan emindi- birkaç da ince mektup zarfı gördü. Üzerinde kendi adını görünce donup kaldı.

Serkan içeri girince Eylül yakalandığını anlamıştı. Bunu hiçbir şekilde anlatamazdı. Serkan'ın eşyalarını karıştırdığı için kendini çok kötü hissetmişti..

Serkan: kasanın zorlandığına dair mesaj aldım az önce. Senin olduğunu tahmin etmemiştim...

Eylül: özür dilerim... merak ettim sadece.

Serkan: açmayı başarmışsın ama

Eylül: evet... 13 temmuz...

Serkan gülümsedi ve Eylül'e doğru yaklaşıp kasanın içine baktı. Zarfı görünce suratı düşmüştü, hemen eline aldı...

Serkan: bunu okudun mu?

Eylül: hayır. Aslında tam okuyacaktım ama sen geldin

Serkan zarfı ikiye bölüp yırtarken Eylül'ün ağzı açık kalmıştı. Ne yani kendisine yazılan mektubun içinde ne olduğunu öğrenemeyecek miydi?

Eylül: neden yırttın?

Serkan: gereksiz bir şeydi

Eylül: üzerinde benim adım yazıyordu ama

Serkan: evet, sanaydı çünkü. Ama şimdi okusaydın zamanından önce okumuş olurdun. Gerçi artık gerek kaldığından da emin değilim

Eylül: ne demek bu?

Serkan: tümör yüzünden nerdeyse ölmek üzereyken yazdığım bir şeydi. Senin geçen gün şu kitapta okuduğuna benzer bir şey.

Eylül kalakaldı...

Eylül: ne?

Serkan: bunu yazdığımda biz evli bile değildik. Tek istediğim sana ayırdığım parayı kabul etmendi. Vasiyetimde benim olan her şeyi bölüştürmüştüm. Bir kısmı hayır kurumlarına, bir kısmı anneme ve kalanı sana. Bu ev ve bir miktar para. Çok kalmayacaktı ama rahat bir yaşam sürmeni istiyordum. Ama kabul etmeyeceğinden adım kadar emindim. Bu yüzden bunu yazıp onu kabul etmeni söylemiştim. Gördüğümüz gibi gerek kalmadı.

Eylül: bir daha bundan bahsetmeyelim... senin yokluğun bile...

Serkan : ne hissettiğini biliyorum. Bir zamanlar senin ölmüş olabileceğini bile düşünmüştüm Eylül. O zamanlar bile bu boğazımı düğümlerken şimdi... neyse dediğim gibi buna gerek kalmadı. Artık sen benim karımsın, benim olan ne varsa zaten senin. Artık ortada iki çocuk varken o parayı kabul etmemen söz konusu da olmaz. Anneme de bakacağından şüphem yok. Sorun çözüldü...

Eylül: gerçekten bunları düşünüyor musun?

Serkan: deli gibi her gün her saat değil ama düşünüyorum evet. Bir ailem var, her türlü ihtimali düşünmek zorundayım ben. Bir hastalık olmasa bile ani bir kaza ya da şimdi aklımıza bile gelmeyecek bambaşka bir şey. Hayatımda kimse olmasa sorun değil ama artık bir ailem var Eylül. Sen çocuklar ve annem.. hayatımdaki her şeysiniz siz. Sizlerin geleceğini düşünmek zorundayım.

Eylül: ve biz sadece seni istiyoruz.

Serkan: biliyorum, ben şanslı bir adamım. Bu hayatta istediğim her şey er ya da geç oldu.

Eylül: benim de...

Serkan gülümsedi...

Eylül: eşyalarını karıştırdığım için bana kızdın mı?

Serkan: bütün bunlar aynı zamanda senin.

Eylül: evet ama sonuçta bir kasa... bana daha önce hiç bahsetmediğin bir kasa...

Serkan: bahsetmemem bilinçli bir şey değildi. Böyle bir şey söylemek aklımın ucundan geçmedi. Açıkçası gerek de görmedim. Çünkü konusu açılmadı. Yeri gelmişken söyleyeyim, yatak odamızda da var bir tane...

Eylül : şaka yapıyorsun!

Serkan: hayır...

Eylül: peki içinde ne var?

Serkan: birkaç evrak, bir miktar nakit para.

Eylül: tekrardan merakıma yenildiğim için kusura bakma. Özelin de olabilirdi, karıştırmak istemezdim ama merak işte...

Serkan: sen benim karımsın Eylül, senden özelim olamaz.

Eylül: olabilir

Serkan: ne yani? Senin var mı?

Eylül: bilmem...

Serkan: nasıl yani?

Eylül: şaka yapıyorum Serkan. Yedi yirmi dört yanındayım zaten, nasıl gizlim saklım olabilir ki?

Serkan: olmasın da zaten

Eylül: ne demek bu şimdi?

Serkan: sen benim kölem ya da hizmetçim değilsin. Ben de tüm ipleri elinde tutmaya çalışan, yönetmeyi seven bir adam değilim ama ben düz bir adamım Eylül. Eğer evliysek birbirimizden gizlimiz saklımız olmamalı.

Eylül: senin çocuğunu benden saklaman gibi mi?

Serkan: o apayrı bir konu, sen hastaydın. Ayrıca test sonucu belli olduğu gün söyledim sana.

Eylül: fısıldadın... çünkü uyuduğumu düşünüyordun, uyanık olduğumu bilsen asla söylemeyecektin

Serkan: dediğim gibi hastaydın, iyileşene kadar söylemezdim

Eylül sustu...

Serkan : bunu aştığımızı sanıyordum, ya da unuttuğunu..

Eylül: ben de... şimdi aklıma geldi ama

Serkan: bana kızma. Geçmişin gölgesi üzerimizde olsun istemiyorum. Aydınlık geleceğimize bakalım..

Eylül: giz istemiyorsun yani?

Serkan: kesinlikle hayır. Kötü de olsa her şeyi duymak, bilmek isterim

Eylül: o zaman sana söylemem gereken bir şey var

Serkan : korkmalı mıyım?

Eylül: biraz

Serkan korkuyla bekledi Eylül'ün söyleyeceklerini...

Eylül: korkarım bu ayki kredi kartı faturamız biraz fazla gelecek. Annemler için bir bulaşık makinesi aldım...

Bugün "Emanet" günü 😍🙈

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin