Serkan, Ayşen'e arada Eylül'ü kontrol etmesini tembihleyerek evden çıktı. Kulübe gidecekti, takım arkadaşlarıyla konuşacaktı, onlara durumu anlatması gerekiyordu.
Eylül de evde, balkona çıkmış hava almaya, kafasındaki kötü düşünceleri temizlemeye çalışıyordu...
Hafif vuran rüzgarın artık saçlarını yüzüne vurmaması ilginç bir duyguydu.
Eda aradığında Serkan'ın ona da haber verdiğini anladı...
Eda : Eylül! Serkan haber verdi, neden bana anlatmadın? Neden?
Eylül: kimseye haber vermek istemedim çünkü, kimse bana acısın istemedim, benim için üzülen insanlar olsun istemiyorum.
Eda : şimdi hastaneye gidiyorum ben Eylül. Senin için kan vereceğim. Bizimkiler de işten çıktıktan sonra halledicek. Bizim huysuz patron bile üzüldü sana, bana bugün için izin verdi...
Eylül: hadi canım.
Eda : aynen, baya üzüldü adam. O da senin için kan verecekmiş, öyle dedi...
Eylül: vay be...
Eda : iyi olacaksın arkadaşım. Şu an yanına gelip sana sarılmayı, destek olmayı öyle çok isterdim ki... ama gelemezmişim, Serkan kimseyi eve almamanız gerektiğini söyledi
Eylül : Serkan abartıyor. Doktor sadece kalabalıktan uzaklaş dedi, evine hiç insan girmesin demedi.
Eda : olsun iyi yapıyor, tedbirini al kızım. Bir daha gelmeyeceksin dünyaya, kıymetini bil. Yakışıklı ve seni seven zengin bir kocan var, oflama. Senin için çırpınıyor çocuk.
Eylül: ama fazla uzun sürmeyecek. Ben bile kendimden iğreniyorken o da yüzüme bakmayacak artık. Bugün saçlarımı kesti biliyor musun? Hepsi dökülüyor diye sıfıra vuracaktım ama benim yerime o yaptı. Beni saçsız gördüğünde yüzünü görmeliydin. İğrendi ama üzülmeyeyim diye söyleyemedi.
Eda : olur mu öyle şey? Kızım o senin kocan, senden iğrenecek olsa seninle evlenmezdi zaten.
Eylül: o sadece...
"O sadece üç ay ömrü kalacağını düşünüp son günlerini güzel geçirmek için benimle evlendi" diyemedi... Eda bir şey bilmiyordu, bilmemeliydi...
Eda : sadece ne? Kızım senden iğrenmez merak etme, üzülmüştür tabii ama iğrenmez. Böyle düşünme. Senin güzel gözlerin yeter...
Eylül: Eda, kapatabilir miyim? Bir fular bulmam lazım, kafamı örterim en azından, sonra da uyuyacağım...
Eda : tabii... kendine iyi bak Eylül, en kısa zamanda seni ziyaret edeceğim.
Eylül: Ecem'i öp benim yerime...
Eylül yerdeki saçlarıyla dolan banyoya baktı, gözü yeniden aynaya gittiğinde gözleri doldu... berbat görünüyordu. Sinirle eline geçen ilk şeyi aynaya fırlattığında ayna paramparça olmuştu.
Çok geçmeden Ayşen geldi, nefes nefeseydi. Önce Eylül'e baktı şok içinde, sonra yere...
Ayşen : iyi misiniz?
Eylül kafasını salladı...
Ayşen : siz ordan çıkın, ben temizlerim hemen...
Eylül bir şey söylemeden odadan çıktı ve oyalana oyalana evin her yerini dolaştı. Kapı çaldığında kendi açtı. Acaba birazdan beni görecek şanssız kim diye geçirdi içinden...
Gelen bir kuryeydi, elinde çok güzel bir buket çiçek vardı. Eylül cinsini bilmiyordu ama çiçeklerin çok güzel göründüğünü söyleyebilirdi...
Kurye : Eylül Özgün?
Eylül: evet benim...
Eylül, çiçekleri teslim aldıktan sonra üzerindeki karta baktı...
"Yaptığım her şey için özür dilerim. En kısa zamanda seni görmek isterim Eylül, artık lütfen beni ara. Konuşmamız gerek...
Berke Korkmaz"
Eylül, telefondan Berke'yi aramak istemiş ama Berke yerine çıkan robot sesten bu numaranın engellendiğini öğrendi. İyi de Berke'yi o engellemememişti ki.
Eylül, engeli kaldırıp aradı onu...
Berke : Eylül? Oh sonunda engeli kaldırdın, çok sevindim. Nasılsın?
Eylül: ben engellememiştim, nasıl oldu bilmiyorum. Ama aslında engellemem lazımdı, o haberlerden sonra üstelik...
Berke : Eylül sana açıklayacaktım ama hem sosyal medyadan hem de telefondan engelledin beni. Sana ulaşamadım.
Eylül: sosyal medyadan mı? Hayır Berke, ben seni engellemedim hiçbir yerden...
Eylül çok eskilerde yapılan bir konuşmayı hatırladı...
Serkan: düğün haberini boşver ama şu iğrenç haber için dava açalım...
Eylül : ne? Hayır... hayır dava falan açmayalım, bak Serkan onun da durumu bizimkinden farksız, para için yapıyor tüm bunları, o bana zarar gelsin istemez
Serkan : öyle mi? O zaman neden sana hiçbir şey yazmadı? "Böyle bir haber yazdım ama özür dilerim, bunu sadece para için yaptım, anla beni" diye neden yazmadı? Neden aramadı? Bana onu savunma. Bu dava açılacak...düğün haberini boşver ama şu iğrenç haber için dava açalım...
Serkan yapmıştı... ona söylemeden telefonunu karıştıran, hiçbir şekilde ulaşamasın diye Berke'yi engelleyen oydu...
Eylül: neyse... açıklaman varsa seni dinleyeceğim ama sadece mantıklı bir açıklama istiyorum.
Berke : özür dilerim Eylül... bir zamanlar senin çalıştığın yerde işe girdim ben de. Paraya ihtiyacım vardı biliyorsun. O yüzden ne söylenirse yaptım, her türlü bilgi, haber... özür dilerim. Sana bu şekilde zarar vermek istemezdim ama o ailenle ilgili haber yaparken ben bile kendimden iğrendim.... Annenler tanıdığım en iyi insanlar ama ben... bunları para için yaptığımı söylemek ağrıma gidiyor ama gerçek bu... özür dilerim. Zaten sondu, bir daha olmayacak, seni ya da aileni para için kullanmayacağım.
Eylül: özrünü kabul ederim, ancak bir daha beni ilgilendiren bir haber yapma, en azından benden habersiz olmasın... annemlerle ilgili haberde çok üzüldüm, onlar da üzüldüler biliyorum, bana bir şey söylemediler ama üzüldüklerine eminim...
Berke : onlardan da özür diledim ben. Ama Eylül söz veriyorum, bir daha olmayacak. Seninle konuşmayı özlemişim...
Eylül: buraya gelmek ister misin?
Berke : evine mi? Pek uygun olmaz sanki
Eylül: gel, seni test edeceğim...
Berke : nasıl yani?
Eylül: bir sırrım var, duyulmazsa seni affederim. Ama haberlere düşerse o zaman seni silerim...