Eylül: şey ben... kullanırım tabii, neden kullanmayayım ki? Yani dikkat etmedim ben, değiştirmek aklımın ucundan geçmedi...
Serkan: öyle mi? Yani utanmıyorsun...
Eylül: ne? Senden neden utanayım? Nasıl utanabilirim? Asıl senin benden utanman mümkünken ben mi utanıcam?
Serkan: senden utanmam mümkün mü sahiden?
Eylül: yapma Serkan... düğünden sonra yapılan haberleri gördün, ailemin fotoğraflarını koyup gelirlerine kadar her şeyi yazmışlar
Serkan : yani? Ben çok mu farklıydım?
Eylül: tamam belki aynı yerden geldik ama sen şuan bambaşka bir dünyada yaşıyorsun, kabul et. Senin bir aylık kazancını babam bir yılda anca kazanıyordur
Serkan: yani?
Eylül: boşver... bugün benim doğum günüm ve tadımız kaçsın istemiyorum... o haber beni yeterince üzdü zaten zamanında...
Serkan durunca Eylül durmak zorunda kaldı...
Serkan: o zaman o haberi eski sevgilinin yaptığını da bilmek istersin Eylül
Eylül: ne? Ailemi aşağılayan o muydu? Berke mi yaptı bunu?
Serkan: evet. Ve bunu ödeyecek.
Eylül : anlamadım? Nasıl ödeyecek? Dava mı açtın?
Serkan : bir daha seninle ilgili haber yaparsa açacağını söylemiştim, neden bu kadar şaşırdın?
Eylül: ödeyemez ki
Serkan: temsili bir dava Eylül, ondan gelicek paraya mı kaldım ben?
Eylül: doğru... zaten çok paran var, onun üç kuruşuna kalmazsın...
Serkan: olay para değil Eylül. Sokakta da yatsam ondan gelecek parayı almam. Seni böyle kullanıp senin üzerinden para kazanacak adamın üç kuruşu umrumda değil benim.
Eylül cevap vermedi...
Serkan: ama madem olay senin paran benim param mevzusuna döndü, tamam o zaman yapalım şu sözleşmeyi de rahat et artık Eylül. Kaç aydır evliyiz ama hâlâ her şeyimizin ortak olduğunu bir türlü öğrenemedin. Tamam soyadımı da kullanma... arabayı da satayım. Ayşen'i de işten çıkarmamı ister misin? Paramdan gidiyor ya hani?!
Eylül: Serkan...
Serkan: ne istiyorsun Eylül? Her şeyimi bağışlayıp bir gecekonduya mı taşınalım? İşten de ayrılayım, eski mahallede bulurum yapacak bir şeyler... Bu eğer rahatlatacaksa seni, hemen yapayım.
Eylül: hayır... istediğim bu değil
Serkan: o zaman neden kabul etmiyorsun? Benim olan ne varsa aynı zamanda senin. Benim param değil, paramız. Evim değil, evimiz.
Eylül: özür dilerim, sadece bazen çok geliyor. Ben bunların hayalini kuran biri olmadım hiçbir zaman.
Serkan: biliyorum. Ama oldu işte. İmkanın var artık.
Eylül: tamam.
Serkan : artık bu konuda senin benim demeni istemiyorum Eylül. Umarım anlaşmışızdır...
Eylül: tamam dedim ya Serkan... tamam...
Serkan: iyi...
Serkan yeniden kolunu Eylül'ün omzuna bırakınca Eylül rahatladı, sanırım affedilmişti...
Serkan: dünyaları ayaklarına sermek isterim. Hiç acı, yokluk çekme, her istediğini elde et, görmek istediğin neresi varsa gör, yapmak istediğin ne varsa yap... çünkü sen buna layıksın...anlıyor musun beni?