7

259 18 22
                                    

Ekim 2019
Eylül okul sonrası çalıştığı kafeye varmıştı bile. Eskiden okul olduğu için part-time çalışıyordu ama şimdilik iş bulana kadar tam zamanlı olarak garsonluğa devam edecekti.

Eda : Eylül, iyi misin? Biraz solgun duruyorsun...

Eylül : iyiyim iyi...

Eda : uykusuz duruyorsun, yoksa uyumadın mı?

Eylül : çok değil. Maç vardı dün akşam, onu izledim tabii. Sonra tekrarları derken.. hep böyle oluyor, alıştım ben uykusuzluğa, biliyorsun...

Eda : o zaman başka bir şey var. Yoksa Berke'yle kavga ettiniz siz yine?

Eylül : aman.. onunla hep kavga ediyoruz zaten. Çocuk bir türlü kabul edemiyor çocukluk arkadaşımın maçlarını izlememi. "ben ne olursa olsun bunları izleyeceğim, sen de buna tahammül edemiyorsan ayrıl benden" dedim, ayrılmadı, ben ne yapayım Eda? Şimdi hiç dırdır etmesin boşuna, hakkı yok, ben baştan söyledim.

Eda : orası öyle tabii ama... yani o da kıskanıyor seni, sen de onu anla biraz...

Eylül : neredeyse on senedir görmediğim, on senedir aramızda tek bir muhabbetin geçmediği adamı benden kıskanması son derece mantıksız. Üstelik kıskanıyorum dediği adamın da sevgilisi var, ve ünlü. O benim gibi bir kenar mahalle kızından bihaberken Berke'nin kıskançlığı akla mantığa sığmıyor gerçekten...

Eda : tamam ama sen de onunla çok ilgileniyorsun. Sen de sevgilinin hatrına bari onun yanında kendini biraz dizginle kızım...

Eylül : umurumda değil, ayrılsın isterse, ben de aşkımdan ölüp bitmiyorum sonuçta. Hem ben buyum. Evlensem de oturur her maçını izlerim Serkan'ın. O yüzden kendi bilir... ben değişmem. Kendi karar versin.

Eda : e buna da moralin bozuk değilse sorun ne?

Eylül : bilmem... aslında sorun yok. Yani bir iş başvurumdan daha red geldi ama bunu kafama bile takmadım. Şu an çalışıyorum, niye dert edeyim?

Eda : bilmiyorum... en azından çalışıyorsun ama sen üniversite mezunusun kızım, gidip çalışman lazım senin. Git işini yap, kaç sene radyo televizyonu boşu boşuna mı okudun? Hem senin o çalışanlardan neyin eksik? Bu kadar sene çalıştıktan sonra garsonluk yapıp mı sürüneceksin?

Eylül : ayda en az on bin kazanabilecek miyim? Sanmıyorum... O zaman hangi işe girersem gireyim babamın borçlarını ödeyemem, zaten git gide katlanıyorlar, yarın öbür gün evlerine haciz gelirse asla şaşırmam. Bırak borçları ödemeyi, babamın da işi bırakmasını sağlayacak kadar para kazanmam lazım benim ama nerde...

Eda : of, keşke ben de yardım edebilsem sana. Ama benim de durumları biliyorsun...

Eylül : sen de zevkine burada milletin ağız kokusunu çekiyorsun sanki... senin de kardeşin hasta. İdare ben edicem bir şekilde, olmadı akşamları ikinci bir işe girerim ne yapayım..

Eda : delirdin herhalde? Kızım dayanamazsın, burada bütün gün ayaküstü çalışıyorsun zaten. Ne söylediğinin farkında mısın sen?

Eylül : binlerce lira borcumuz var. Üstelik babam o zamanlar tefeciden borç alma gibi bir hataya da düşmüş zaten, o yüzden ufacık borç bugünlere kadar katlandı durdu. Onlar çok sıkıştırıyor. Bankadaki borçlardan önce onu ödesem iyi olurdu ama... olmuyor işte, kazandığımız yetmiyor.

Eda : patrondan avans mı istesen?

Eylül : üç kuruş maaş alıyorum zaten ne avansı Eda? Ayrıca patron asla vermez. İkinci işi bulmam lazım benim. Sokakta çalsam? Biraz yan flüt çalabiliyorum. Biraz da çalışıp geliştirirsem belki kazanabilirim.

Eda : günlük beş on liradan fazla kazanamazsın...

Eylül : aylık 300 lira yapar. Hiç yoktan iyidir...

Eda : sen bilirsin.. ama çok yorulacaksın

Eylül : ne yapayım? Yorulmadan para kazanılacak bir iş mi var sanki?

Eda güldü...

Eda : oyunculuk, hayat kadınlığı, banka soyguncusu, zengin kocaya kapak atmak...

Eylül : oyunculuğa gram yeteneğim yok. İlkokulda tiyatroya ilgi duyuyordum. O zamanlar kulüp derslerimiz vardı, ben de tiyatro kulübünü seçmiştim. Daha ilk derste hoca bana ağaç rolü vermişti. Benim oyunculuk kariyerim daha başlamadan bitti.

Eda güldü...

Eylül : hayat kadınlığı mı? Abim de bunu öğrenip beni öldürsün nasıl fikir?

Eda gözlerini devirdi...

Eylül : ayrıca soygunculuk mu? Ben abimin cüzdanına bile dokunamıyorum izni olmadan, bankayı nasıl soyayım?

Eda : o zaman bir tek zengin koca kalıyor geriye.. şu arkadaşlık uygulamalarını indir, bulursun illa ki birini. Madem Berke ile de gelecek planların yok, madem onun için ölüp bitmiyorsun, böyle yap. Tak zengin bir adama kancayı, kon servetine, hem ailenin borçlarını öde hem de para içinde yüz, rahat bir hayat yaşa...

Eylül : olur mu ki?

Eda : olur tabii, neden olmasın? Hem kuzenimin arkadaşı öyle evlendi o restoran zincirinin sahibiyle. Şimdi kız paraya para demiyormuş...

Eylül : ne diyormuş?

Eylül gülünce Eda da ona eşlik etti..

Eda : ne biliyim ben? Zengin miyiz bilelim?

Eylül, ilgilendiği masa hesabı isteyince o tarafa yöneldi. Bir yandan Eda'nın söylediğini düşünüyordu. Yapabilir miydi? Zengin biriyle evlense borçlarını ödetebilir miydi?

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin