Serkan : peki kafe ne olacak? Hadi büyük olan idare eder sensiz ama karşı yakada da yeni bir kafe açtın...
Eylül : ben de onu düşündüm şimdi. Eh, kapatırız ne yapalım... Dedim ya, senden uzak kalmak istemiyorum ben...
Serkan : annenler geliyor ya, sizinkiler hep iş arayacak. Annen annemle çalışacak tamam, Güney ve Songül de seninle çalışsın, ne dersin?
Eylül : nasıl yani?
Serkan : abin kafeyi yönetir, her işiyle ilgilenir, Songül de öyle, servisleri de yapabilir. Bir ya da iki yardımcıyı da onlar seçer, tamamdır.
Eylül : ben bunu nasıl akıl edemedim Serkan?! Süpersin!
Serkan: öyleyimdir...
Eylül gülüp yeniden öptü Serkan'ı... hâlâ burada, yanında olduğuna inanamıyordu...
Serkan : uyu artık bücürük. Sabah olduğunda sana bir şeyler yedirebilmek için sabırsızlanıyorum. Aç yatıyorsun bu da sinirlerimi bozuyor, aç kalmanı sevmiyorum...
Eylül : çocuğunun aç kalmasını kabul edemiyorsun galiba...
Serkan : alakası bile yok. Seni düşünüyorum. Sen benim için ondan önemlisin. Sen iyi olacaksın ki o da iyi olsun...
Eylül : biliyor musun, aslında bir şeyler yiyebilirim. Keyfim yerine gelince iştahım da geri geldi...
Serkan : ne istersin? Hemen hazırlayayım... yemeklerinden ısıtabilirim, hepsi öyle güzeldi ki..
Eylül : yemek istemiyorum, gerçekten kötü koktular. Sadece hafif bir şeyler istiyorum... avokado, kızarmış ekmek ve yumurta gibi mesela...
Serkan güldü...
Serkan : hemen geliyor bücürük...
Eylül gülerek elini karnına koydu... Serkan artık hep yanında olacaktı...minik Deniz de doğduktan sonra artık beşi çok mutlu, huzurlu olacaklardı...
Serkan elinde tepsiyle gelince Eylül gülümsedi...
Eylül : harika görünüyor, teşekkür ederim
Serkan : afiyet olsun bücürük... şimdi izninle sen karnını doyururken ben de seni izleyeceğim... seni çok özledim, bir daha sensiz bir yere gitmek istemiyorum.
Eylül : hele bir git
Serkan kahkaha atıp Eylül'ün saçlarıyla oynuyor, onu hiç rahat bırakmıyordu. Eylül gülümsedi, Serkan'ın onun saçlarıyla oynaması kendisini iyi hissettiriyordu... Serkan'ın dudaklarını boynunda hissettiğinde de kıkırdadı...
Eylül : ya Serkan, yemek yiyorum...
Serkan : ye bücürük, engel olan mı var?
Eylül : yok mu? Şuan ne yapıyorsun mesela?
Serkan : üç aydır ayrı kalıp özlediğim karımı öpüyorum müsaadenle... hasret gidermek de suç olmasa gerek
Eylül : değil tabii de, bari yemeğimi bitirseydim...
Serkan : bekleyemem, kusura bakma...
Eylül gülümseyip yemeğini yemeye devam etti... Her şey öyle lezzetliydi ki bir an hepsini Ayşen'e hazırlatmış olabileceği aklına geldi. Ama umrunda değildi...
....
Serkan, bir türlü doyamadığı ve yanında olduğuna hâlâ inanamadığı Eylül'ü öperek uyandırdı...