67

208 19 8
                                    

Eylül videoyu çalıştırdı, önce görünürde hiçbir şey yoktu ama Roma'da kaldıkları otel odasından çekildiğini hemen farketmişti. Bunu çekenin Serkan olduğuna şüphe yoktu.

Kamera bir yere sabitlenmişti ve birkaç saniye sonra görüntüye Serkan girdi... kameraya el sallamıştı, Eylül onu böyle görünce gülümsedi... videodaki Serkan konuşmaya başladı...

Serkan : merhaba, umarım görünüyorumdur, şu an çektiğinden bile emin değilim ama neyse...

Serkan birden kafasını çevirip Eylül'e baktı ve bir anda kamerayı elinden aldı...

Eylül : ne oluyor Serkan, verir misin şunu?

Serkan : hayır... bunu silmiştim ben

Eylül : silmemişsin işte, verir misin izlemek istiyorum

Serkan : hayır.

Eylül : neden peki? Yine ne saklıyorsun sen?

Serkan : bir şey saklamıyorum Eylül, sadece muhtemelen bunu izlemene gerek kalmadı. Varsa bile daha zamanı değil..

Eylül : ne demek bu şimdi? Hiçbir şey anlamıyorum...

Serkan yaklaşıp Eylül'ün yanağına bir öpücük bıraktı ve hemen videoyu sildi...

Eylül : silmeseydin, tamam izlemezdim

Serkan güldü...

Serkan : dürterdi o seni, kesin gizli gizli izlerdin, izlemeden duramazdın, sabah olmak bilmezdi...

Eylül : gerçekten ne videosuydu o?

Serkan'ın gülümsemesi söndü...

Serkan : sana bir video bırakmak istemiştim...hiç umudum yoktu.

Eylül'ün gözleri doldu...

Eylül : ama yanıldın... iyi olacaksın.

Serkan : umarım...

Eylül : iyi olacaksın, bana sözün var, beni Amerika'ya canlı canlı NBA maçını izlemeye götüreceksin...

Serkan gülümsedi...

Serkan : hani benim oynamadığım maçlar ilgini çekmiyordu? Ne zamandır NBA hayranısın?

Eylül : maç umrumda bile değil, seninle olmak önemli...

Serkan ona sarılarak güldü... çok şanslıyım dedi içinden, fazla şanslı. Ümit etmek için sebebi vardı artık, doktor yeni ilaç ve etkileri hakkında fazlaca umutluydu... Serkan'ın normal hayatına dönebilmek için büyük şansı vardı. Eylül yine inanmayacaktı belki ama gerçekten bu minnacık kız sihrin ta kendisiydi. Onu iyileştiren ilaç falan değildi, bu kızla ömür boyu yaşama istediğiydi... Serkan hayatında hiçbir şeyi bu kadar istememişti, basketbolda bir kariyer yapmayı bile... en tepede her zaman Eylül vardı...

Eylül : seninle evlendiğimden beri kovulduğum kanal dahil birçok yerden teklif geldi...

Serkan : bu harika... hangisini seçeceksin?

Eylül : hiçbirini...

Serkan : neden? Yani çalışman gerektiğinden değil tabii, sadece çalışmak istediğini biliyorum ve neden kabul etmeyeceğini anlamadım... istediğin pozisyonda mı değiller?

Eylül : aksine, hepsi ekran önü, fazlaca yüksek pozisyonlarda işler...

Serkan : anlamıyorum, neden istemiyorsun o zaman?

Eylül: anlasana Serkan, hepsi seninle evli olduğum için. Bana gazete ya da kamera arkasında bir görev değil, spikerlik teklif ediliyor. Tecrübem yok. Beni istemelerinin tek sebebi sensin...

Serkan : fark eder mi? Senin için iş ayarladığımda rahatsız olmadığını söylemiştin

Eylül : fark eder tabii, o farklı bu farklı. Senin niyetin beni kullanmak ya da kullandırtmak değildi. Benim için ufak bir iş ayarlattın, kendi kapasiteme uygun. Ama bu farklı, bu insanlar beni, soyadımı kullanmak istiyor. Spor programı bile sunmamı istediler. Düşünsene seninle ilgili bir haber olacak ve kameraya gülümseyerek bunu sunacağım...

Serkan: düşündüm de çok güzel olurdu... hatta gelip benimle röportaj yapabilirdin, bir sana izin verirdim...ayrıca ben de seni izlemeyi çok isterim

Eylül: hiç değeri olmayan birkaç röportaj haricinde ben de ekran önünde olmayı isterim ama bu şekilde değil... Ben kendi başıma bir yere gelmek istiyorum Serkan, adım adım.

Serkan : o zaman arayışını sürdür sen de.. baktın istediğin gibi bir şey bulamadın, sen yaparsın kendi programını...

Eylül güldü...

Serkan : ciddiyim... şu hayalini kurduğun gezi programını yaparsın, ben Avrupada maçlara giderken sen de bu sırada program yaparsın. Gerekirse takarız peşimize bir kameraman. Eminim yurtdışındaki masraflarını karşılarsak bu iş için ek maaş bile istemeyecek bir ton insan buluruz...

Eylül gülümsedi, Serkan onun hakkında çok fazla düşünüyordu...

Eylül : güzel planlar sevgilim, ama ben biz bize dolaşmayı tercih ederim. Bir oda içinde tıkılı kalsak bile sesim çıkmaz benim...

Serkan: seni seviyorum Eylül... beni bırakıp gitmediğin için sana minnettarım...

Eylül sıkıca sardı Serkan'ı...

Eylül : yanında paranda gözüm olduğu için ya da sana acıdığım için kalmadım Serkan. Hatta seni öyle görmemek için neredeyse gidecektim, bana söylemediğin için, bunu bile bile benimle acele ederek evlenmeye çalıştığın için sana aşırı derecede kızgındım. Ama yanında kaldım çünkü seni çok seviyorum...

Serkan: Ne için kaldığının bir önemi yok aslında, yanımda olman yeter...

Eylül sessizliği tercih etti... ne kadar konuşsa onu ne kadar sevdiğini anlatamazdı çünkü.

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin