2

364 25 26
                                    

Eylül : sen de çok iyi biliyorsun ki onun hala orda çalışmasının sebebi benim Güney! Her gün düşünüyorum, endişeleniyorum, bazen gözüme uyku bile girmiyor, ya o haliyle orda başına gelirse, ya sakatlanırsa ya düşerse? Ya ölürse! Benim yüzümden... şimdiden o kadar ağır çalıştığı için belini sakatladı bile. Bunun da suçlusu benim.... onu o borç batağına sokan kim? Ben değil miyim?

Güney : saçmalama Eylül..

Eylül : Hepsi benim yüzümden! Hepsi benim suçum!

Güney kardeşine bağırdığı için kendini kötü hissetmişti. Hemen sarıldı kardeşine...

Güney : saçmalama Eylül... senin yüzünden falan değil. Sebepsiz yere senin de üstüne gittim kusura bakma. Öyle demek istemediğimi sen çok iyi biliyorsun...

Eylül: olsun, sorun değil, şimdi şu maçı izlemek istiyorum sadece. Biter bitmez de sınavım için sabahlayacağım. Söz veriyorum bu sefer geçeceğim... bir sene daha size yük olmak istemiyorum, bu bile yeterince küçük düşürücü zaten...

Güney : ya özür diledik ya kızım. Hala neden yük olmaktan bahsediyorsun sen? Sana yük mü oluyorsun dedik? Bir şey mi yaptık? Bir şey mi söyledik?

Eylül bir şey demeden televizyona dikti gözlerini. Kendini tamamen maça vermişti, bir zamanlar aşık olduğu adamı izliyordu.... aptalca bir çocukluk aşkı diye geçirdi içinden. Seni kardeşi gibi görüyordu, bücürük diyordu, hala aşktan mı bahsediyorsun dedi kendi kendine...

Yine de kendine engel olamıyordu. Bunca zaman gazete ve dergilerde yayınlanan onunla ilgili ne kadar haber varsa bulup kesmiş saklıyordu. Bütün internet haberlerinin de ekran görüntüsünü alıp yazdırıyor, hepsini bir yerde saklıyordu. Bir çoğuna bakmaya tahammülü bile yoktu çünkü bir çoğu aşk hayatından bahsediyordu...

Son aşkı Cemre Derinoğlu çok ünlü bir moda evinin genç kurucusuydu ve babası da büyük ve ünlü bir tekstil şirketinin başındaydı. Eylül ona sinir oluyor, sahte hesaplardan sürekli onu kötüleyen yorumlar yapıyordu...

Eylül'ün düşüncelerini dağıtan sunucunun şiddetli anonsuydu...

Sunucu : yoksa... yoksa Serkan Özgün'den yine bir üçlük mü geliyor? Evet! Evet geldi! Macaristan'a karşı milli takımımız büyük bir fark atacak gibi duruyor!

Eylül sevinçle yerinde hafifçe zıpladı...

Eylül : işte bu!

Songül : seviyorsun onu değil mi? Ondan gözün hep onda. Milli takım falan umrunda değil senin... sen sadece Serkan Özgün takımını tutuyorsun...

Eylül bakışlarını televizyondan ayırmadan abisinin karısıyla konuşmaya başladı...

Eylül : o bir zamanlar benim en iyi arkadaşımdı Songül... ben kendimi bildim bileli onu izlerdim. Önce mahallede tek başına oynardı, sonra arkadaşlar buldu onlarla maçlar yaptı, sonra da ilçe takımına seçildi. Ben bu süreçte hep onu izledim. Şimdi ise sadece gurur duyuyorum, hepsi bu. Senin sürekli şu şarkıcı arkadaşının şarkılarını dinlemen gibi, sadece onlara destek oluyoruz...

Songül : ve ben bu yüzden onunla iletişime geçtim. Aradığımı öğrenince kadar mutlu oldu biliyor musun? Sen de iletişime geçsene, artık çok kolay, mesafeler yok, o senin sadece bir tık uzağında...

Eylül : hayır, istemiyorum

Songül : ay sen de ne inatsın be kızım! Hem bütün gün sabah akşam deliler gibi onu seyrediyorsun hem de konuşmaya çekiniyorsun. Ne olur bir yazsan? Denemeden bilemezsin ki!

Eylül : istemiyorum diyorum Songül, anlamıyor musun? Zorlama ne olur. Unuttu o bizi, mahalleyi... ben bile hatırlamak istemezken o mu hatırlayacak?

Songül : ya Meral beni hatırladı ama...

Eylül : kusura bakma ama Meral de bir popstar değil yani. Bir single çıkardı, bir şarkısı tuttu o kadar. Ünlü bile sayılmaz o. Kaç tane hayranı vardır? Bak instagramına, 50bin takipçisi ya vardır ya yokturx ama Serkan'ın instagramda sadece üç fotoğrafı olmasına rağmen milyonlarca takipçisi var. Dur bakayım, kaç olmuş? 2 milyon 600 bin. Meral ile kıyas dahi edilemez.

Songül : eee ne olmuş yani?

Eylül : yani Serkan Meral'le bir olmaz diyorum. Hem düşünsene Serkan her gün binlerce mesaj alıyordur. Başından beri onu takip ediyorum ama o benim varlığımdan bihaber. Daha da fazla düşemem anlıyor musun? Yeter bu kadar düştüğüm... zaten yıllar önce bitti bizim arkadaşlığımız, neden beni hatırlasın, neden benimle konuşmak istesin ki? Biz yıllar önce o mahalleden taşındık ve aramızdaki her şey bitti. Tüm dostluğumuz, arkadaşlığımız... her şey...

Güney : ağla bir de, ağla tam olsun...

Eylül : ne ağlaması be abi? Ağlamıyorum ben. Mutluyum hayatımdan. Hadi beni tutmayın da şu maçı rahat rahat izleyeyim. Zaten bakın son on dakika, sonra gidiyorum odama. Bütün gece çalışacağım. Söz!

Eylül gururla izledi Serkan'ı... maçta en çok sayıyı o yapmış, milli takımı büyük bir fark ile galip etmişti... Serkan bu ünü boşu boşuna almamıştı, azmi ve basketbol sevgisi sayesinde buralara kadar gelmişti... en büyük şahidi ise Eylül'dü...

💙

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin