Eylül: yalancı... basketboldu hani senin tek aşkın? Bensiz de idare ederdin... on sene bücürüksüz iyi idare ettin
Serkan: ama o zaman evli değildik, sevgili bile değildik. Çok farklı şeyler bunlar...
Eylül: demek öyle
Serkan: öyle bücürük. Haydi bakalım, doktora gidiyoruz artık.
Kızlar korkuyla birbirine baktı. Yine aşı mı olacaklardı? Şimdi sokak ortasında çığlık atsalar ebeveynlerini vazgeçirebilirler miydi?
Nehir : ben aşı olmam
Irmak : ben aşı olmak istemiyorum. Noolur aşı olmayalım..
Eylül: Serkan, aşkım naaptın ya? Korktu bebeklerim
Kızlar, korkuyla annelerine sarılmıştı... Eylül de onlara sarılıp eğilerek tek tek saçlarından öptü.
Serkan: afedersiniz kızlar. Şey, sizin için gitmiyoruz kızlar, anneniz gidecek doktora, aşı olmayacaksınız
Nehir : annecim, sen mi aşı olcaksın?
Irmak : biz gitmeyelim, hem biz bir olursak babam seni aşıya götüremez
Nehir : biz seni koruruz
Eylül onlara gülümsedi...
Eylül: ben de aşı olmayacağım ki kızlar. Sadece kontrol edicekler acaba bir şeyim var mı yok mu diye
Irmak : aşı olmayacaksın yani
Eylül: olmayacağım
Nehir: biz de olmayacağız
Eylül: hayır siz de olmayacaksınız
Nehir & Irmak: oh be!
Serkan onlara gülünce Irmak babası onu kucağına alsın diye kollarını açmıştı. Eylül de ona özenen Nehir'i kucağına almıştı.
Eylül: git gide ne kadar ağırlaşıyorsunuz siz böyle
Serkan: sen neden taşıyorsun ki zaten? Bir şey olacak...
Nehir : hih! Ne olucak anneme?
Eylül: bir şey olmayacak bir tanem... benim şey... şey
Serkan : annenizin beli ağrıyor, ondan öyle dedim
Nehir : o zaman ben kendim yürürüm annecim, indir beni... ama elimi tut
Eylül: bi tanem benim...
Eylül onu öpüp yeniden yere bırakmıştı. Çok geçmeden doktorun muayenehanesine gelmişlerdi. Kızlar tek kelime etmeden sus pus oturuyorlar, korkuyla iğne için çağırılmaktan korkuyordu. Hâlâ anne babasının onları kandırdığından şüphe ediyorlardı.
Eylül ve Serkan ise heyecanla çağırılmayı bekliyorlardı...
Eylül ona seslenilince hemen içeri gitti. Serkan da dayanamamış, kızları doktorun sekreterine bırakarak Eylül'ün peşinden odaya gitmişti...
Eylül: kızlar?
Serkan: içeride, sekreterle birlikte.
Eylül: şey... kızlarımız var da şimdi kesin bir şey olmadan onlara bir şey söylemek istemiyoruz
Doktor : anladım...
Doktor ultrasona bakarken Serkan, Eylül'e göz kırpmıştı...
Doktor : işte burada...
Doktor eliyle ekrandaki karartıyı göstermişti.
Serkan: bir tane yani...
Doktor: evet. Daha mı fazla bekliyordunuz?
Eylül: yok, bir yeter. Geçen sefer ikizlerimiz vardı da, eşim ondan sordu
Doktor : anladım, ama yok, bu sefer tek. Yaklaşık 5 haftalık. Bir sorun görünmüyor.
Eylül: teşekkür ederiz. Herhangi bir şey var mı yapmam gereken?
Doktor : ilk bir iki ay dikkat etmenizi öneririm. Onun dışında bir problem olmadığı için siz de yapmanız gerekenleri biliyorsunuzdur. Beslenmenize dikkat etmeniz, stresten uzak durmanız gerekiyor.
Serkan: o kolay... teşekkür ederiz
Doktor : rica ederim
Odadan mutlu bir şekilde çıktıklarında kızların kafa kafaya vermiş resim çizdiklerini gördüler.
Serkan: hadi kızlar, gidiyoruz
Irmak : ama biz resim yapıyoruz. Bak baba!
Serkan gülerek yanlarına gitti ve kızlarının çizdiği resme baktı.
Eylül: bu karavanımız sanırım, bunlar bizim ufaklıklar, ve bunlar da biziz herhalde Serkancım
Serkan: öyle görünüyor da ben şurada duran şeyi anlamadım
Nehir : köpek o.
Serkan: iyi de bizim köpeğimiz yok ki
Irmak : ama olmalı. O bizi korur hem.
Eylül: sizin alerjiniz var kızlar, köpeğimiz olamaz
Nehir : yaa amaa
Irmak : noolur köpeğimiz olsun, biz oynarız onunla
Serkan: haydaa... bir de köpek çıktı başımıza.
Nehir : noolur. Biz bakarız ona, o da bizimle oynar, hiç sıkılmayız
Serkan: alerjiniz var babacım, alamayız. Hasta olursunuz sonra. O köpeğin tüyleri sizi hasta ediyor...
Irmak : tüysüz olanlardan alalım o zaman
Eylül: olmaz kızlar. Haydi burada işimiz bitti, gidiyoruz.
Kızlar surat asarak önden çıkmışlardı ama karavana yürüyene kadar bir köpekleri olsa onunla neler yapacaklarından bahsedip durmuşlardı.
Eylül, Serkan'a bakıp güldü...
Serkan: ne oldu?
Eylül: onlara beşinci yaş günlerinde bir köpek alacaksın değil mi?
Serkan: o kadar belli oluyor mu?
Eylül: hiçbir şekilde onlara kıyamadığını biliyorum. Neyse ki bunu sadece ben anlayabiliyorum. Kızlar anlasa bunu tepe tepe kullanırlardı
Serkan: aslında hâlâ alerjileri olduğu için almak istemiyorum ama doğum günlerine kadar bunu unutmazlarsa bir tane alırım. O zamana daha çok var neyse ki
Eylül gülümseyerek kızlarla karavana girdi ve onlarla oynamaya başladı. Serkan da Eylül için bir bilinmeze ama Eylül'ün cennet gibi bir yer olduğundan şimdiden emin olduğu noktalara doğru çevirmişti rotasını...