32

236 21 36
                                    

Eylül ağlayarak arabadan inerken Serkan anında gazlamıştı. Eylül on senedir bütün yılbaşılarını Serkan'dan ayrı geçiriyordu ama bu açık ara hayatının en kötü yılbaşıydı.

Nerden öğrendiğini bilmiyordu ama Berke onun bütün borcunu ödediğini öğrenmiş, ödeyenin Serkan olduğunu anlamış, aralarında bir şey olduğunu sanmış ve Eylül'den ayrılmıştı.. Berke'nin telefonda söyledikleri Eylül'ün kulağında çınlıyordu...

"Ona olan ilgin çocukluk arkadaşının başarısıyla duyduğun gurur falan değildi değil mi? Sen ona aşıktın, en başından beri... aptal olan benmişim, bunca zaman hiç anlamadım..."

"Sen beni ne yapasın ki Eylül? Ne işim var ne birikimim? Onun binlerce lirası var, borcunu tak diye sorgusuz sualsiz ödedi değil mi? Sen onun gibilere layıksın Eylül... onun da ilgisi var sana belli. Onunla ol. Teklifimi unut, hiç söylememişim say, tamam mı?"

Eylül boş evin salonuna geçip ağlamaya başladı... kimsesi kalmamıştı... yapayalnızdı. İstanbul ona kötü gelmişti, bir an önce burdan gitmek istiyordu... Antalya'ya döndüğünde Berke'ye yalvarabilirdi, ayaklarına kapanabilirdi...

Dışarıdan havaifişek seslerini duyduğunda Eylül 2020'ye girdiğini anlamıştı. Yeni yıla tek başına ve ağlayarak girmişti. Bu yılın berbat geçeceğinden hiç şüphesi yoktu artık...

Sabah Güney'in telefonuyla uyanmıştı Eylül. Güney'in sesi aşırı sinirli geliyordu..

Güney : doğru mu Eylül?! Berke'nin anlattıkları doğru mu?!

Eylül : sana da günaydın abicim... ne oldu? Berke sana ne anlattı ki?

Güney: Serkan Özgün'den para alıp tüm borcu ödedin mi? Sahiden ona mı ödettin tüm borcumuzu?!

Eylül : abi...

Güney : ne yaptın da ödedi o adam bu borcu?! Bin değil iki bin değil! Nerdeyse yüz elli bin borç vardı Eylül! Ne yaptın da sorgusuz sualsiz ödedi o borcu?!

Eylül : abi beni bir dinlesene...

Güney : çıldırıcam Eylül nasıl yaparsın bunu?! Nasıl ödetirsin?! Senin gururun nerde?! Naaptın peki? Nasıl verdi o parayı sana?! Aklıma türlü türlü şey geliyor...

Eylül : senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu abi? Beni ne ile suçladığının farkında mısın sen?

Güney : son birkaç yıldır seni tanıyamıyorum çünkü Eylül... haksız mıyım? Ondan bundan para dileniyorsun. Saçma saçma işlerde çalışıyorsun. Şimdi de tüm borcu ona ödettiğini öğreniyorum, ne düşünmemi bekliyorsun bu saatten sonra?

Eylül : merak etme, o ödemek istedi. Borç değil dedi. Herkese yardım ediyorum, size de yardım etsem bir şey olmaz dedi. Ben de" iyi o zaman öde borcumu" dedim. Ödedi, hem de karşılığında hiçbir şey istemeden. Neden dedim, "şu an milli takımdaysam bu senin bana olan inancın sayesinde" dedi. Haksız da sayılmaz, kendi bile inanmıyordu. Bırak ödesin abi, gurur yapacak zaman değil. Babamız o inşaatta mı ölsün? Adama emeklilik hayatını çok görme.

Güney: sen tanıdığım en gururlu insandın, ne ara böyle bir kız oldun?

Eylül : o babam benim yüzümden tefeciye borçlanmadan önceydi. Bunu ödemek benim görevimdi. Varsın olan benim gururuma olsun, babam rahat edecekse, artık peşimize takılacak adamlar olmayacaksa gururun ne önemi var?

Güney : pes Eylül! Pes! Ödeyeceğiz o borcu, duydun mu beni?

Eylül : ama o istemiyor. Ödemeye kalkarsan senin adına bağış yaparım o parayla dedi. Boşver abi, zaten artık görüşeceğimizi de sanmıyorum, onun da o kadar parası var ki bizim için verdiği yanında minicik bir şey kalır. Sen de fazla düşünme, üzerine yat bu borcun.

Güney : sana inanamıyorum! Pes! Nasıl da rahat konuşuyor!

Eylül : sana da iyi seneler abicim! Songül'e selam söyle, öp benim için, çok özledim onu da...

Güney : söylerim ama bu konu burada kapanmadı biliyorsun

Eylül: bence kapandı. Şimdi işe gitmem lazım, bay bay...

Eylül telefonu kenara fırlattı ve hazırlanıp ofise gitti, patronun odasından sesler geliyordu, görünüşe göre bugün keyifliydi... Faruk ve Selen'i de orada görünce içeri girdi...

Eylül : iyi seneler...

Patron : sana da iyi seneler yeni kız...

Faruk : iyi seneler...

Eylül, Faruk'un yanına gidip hafifçe kulağına fısıldadı. Patronu pek gülerken görmezdi...

Eylül : başına saksı mı düştü? Patron neden gülüyor?

Faruk : övünmek istemem ama benim yaptığım haber sayesinde... gece gece mükemmel bir haber yaptım. İkramiyeyi kaptım...

Eylül : gerçekten mi? Çok sevindim... Hangi ünlüleri sokak öpüşürken yakaladın?

Faruk güldü...

Faruk : öpüşürken değil ama bardan zil zurna sarhoş halde çıkarlarken yakaladım. Hem de normalde dışarıda pek görünmeyen biri olduğu için patron bayıldı bu habere... Selen de yanımdaydı, hemen yanlarına bir şey sormaya gittik...

Patron : bakalım haberi sildirmek için avukatı ne zaman arayacak bizi... manşet oldu manşet! Öyle bir şey yok diyordu ama sonunda sevgilisiyle yakaladık bizim basketçiyi!

Eylül'ün gülümseyişi söndü... ama tek basketçi de Serkan değildi ya, Serkan değildir değil mi?

Faruk gazeteyi Eylül'e uzattı...

"Ünlü basketçinin sürekli yalanladığı aşk yeni yılın ilk saatlerinde belgelendi. Cemre Derinoğlu ve ünlü milli basketçi Serkan Özgün yeni yılın ilk saatleri bir bardan çıkarken görüntülendi. Bir hayli sarhoş olan Serkan Özgün tüm sorulara sessiz kalırken, Cemre Derinoğlu yeni yılımızı kutlayarak ilişkilerinde her şeyin yolunda olduğunu, çok mutlu olduklarını belirtti..."

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin