96

191 18 34
                                    

Eylül, Serkan'ın da izniyle telefonunda keşfe çıkmıştı ama sonuçtan hiç tatmin olmamıştı çünkü çok fazla bir şey yoktu. Avukatıyla, takım arkadaşlarıyla ve eski sınıf arkadaşlarıyla konuşmaları ve sıradan reklam mesajları dışında hiçbir şey yoktu. İnstagramı kızlardan gelen ve açılmamış mesajlarla doluydu.

Eylül eğlenerek Serkan'ın son paylaştığı resme baktı. Çünkü yine kendisi vardı. Düğünden bir kareydi bu ve Serkan bunu tam Eylül'ün doğum gününün akşamında paylaşmıştı, Eylül o anı hatırlayıp gülümsedi...

Düğün günlerinde çekilen fotoğraflardan birini koymuştu Serkan. Serkan'ın eli belinde dans ederlerken Serkan onu hafifçe eğmiş ikisi de gülüyordu... Eylül yeniden o uzun ve güzel saçlarına bakıp iç geçirdi. Ama resmin altına yazılan ise onun içini eriten bir yazı olmuştu... "Çocukluk arkadaşım, gençlik aşkım ve hayat ortağımın doğum günü bugün. İyi ki doğdun bücürüğüm, iyi ki yeniden hayatıma girdin ve kendinle birlikte binbir rengi hayatıma dahil ettin."

Serkan: ne o, seni aldattığım mı ortaya çıktı?

Eylül: ya! Bak sen şuna ne diyor! Hele bir aklından geçir öyle bir şeyi...

Serkan sırıttı..

Serkan: öyle dikkatli dikkatli neye bakıyordun peki o zaman?

Eylül: doğum günümde paylaştığın resme. Öyle güzel ki Serkan... yani resim değil, altındaki yazı... bu kadın benim diyor resmen.

Serkan güldü..

Serkan: e öyle zaten.. o benim bücürüğüm, kimselerle paylaşmam...

Eylül de güldü...

Eylül: baksana ne kadar güzelmişim o gün. Gelinliğim, makyajım, saçım.... bir de şimdiki halime bak...

Serkan: bir bakayım...

Eylül telefonu uzatınca Serkan kafasını salladı ve Eylül'ü çenesinden tutup kendisine bakmasını sağladı...

Serkan: hımmm... o güzel gözler burada, peki burun... o da burada. Peki o ağız...o da buradaymış...

Eylül gülünce Serkan sırıttı...

Serkan: heh! Tam gamzen yokmuş diye şüpheye düşmüştüm ki o da belirdi... bak o ufak gamze de burdaymış. E benim güzel Eylül'üm burada işte... aynısı...

Eylül alışmaya çalıştığı peruğunu düzeltti. Seçimini yeniden kahveden yana kullanmıştı. Ama peruğu satan adam ona isterse boyayabileceğini söylemişti. Eylül bu yüzden geçici pembe boya almıştı, arada tutam tutam boyayacaktı...

Eylül, Serkan'ın sakallarında dolaştırdı ellerini...

Eylül: sen bana neler aldın, resimler paylaştın, bense doğum gününde senin kazandığın parayla sana bir saat aldım. Sen romantiksin, ben daha tecrübeli olmama rağmen kendimi senin yanında çok duygusuz hissediyorum

Serkan kahkaha attı...

Serkan: ben sana dünyaları vermek istiyorum Eylül, istesen daha neler alırım ama istemiyorsun, rahatsız olacaksın o yüzden yapmıyorum..

Eylül: sadece aldıkların değil ki, o resim...

Serkan: hep paylaşmak istiyordum zaten, doğru günün gelmesi gerekiyordu sadece

Eylül: bense doğum gününde seni paylaşmak yerine bir köpek resmi paylaşmıştım o gün...

Eylül kıkırdadı...

Serkan: eh, ben de aşkı uğruna köpek olmuş bir adamım nihayetinde. Pek de alakasız sayılmaz yani

Eylül güldü...

Serkan, Eylül'ün dizlerine yatarak parmaklarıyla oynamaya başladı. Ona aldığı yüzüğün artık parmağına büyük geldiğini farketince yüzündeki gülümseme soldu. Bu kadar fark edebilir miydi? O kadar mı zayıflamıştı?

Eylül'ün eliyse Serkan'ın saçlarındaydı, onlarla oynamaya başladı...

Serkan : bu arada sormayayım dedim ama merak ediyorum, odamızdaki aynaya ne oldu?

Eylül: çok güzelim ya, güzelliğimden çatlayıverdi

Serkan kaşlarını çattı...

Eylül: kırdım... kendimi görmemek için kırdım. Çok kötü görünüyordum. Hem senin gözlerinden gördüğüm yansıma bana yetiyor zaten...

Serkan: anlıyorum... ama kötü olmuş, ben de bugün tıraş olacaktım

Eylül: evde bir sürü oda var, birini kullanabilirsin

Serkan: öyle olacak. Ya da sen yap..

Eylül güldü...

Serkan: ne? Ben ciddiyim. İntikamını al, sonuçta ben o güzelim saçlarını kestim bugün. İntikamını almak için güzel bir fırsat bence

Eylül: o zaman ödeşmek için benim de sakalını değil de saçını kesmem gerekmez mi?

Serkan biraz durdu ve düşündü..

Eylül: şaka yapmıştım!

Serkan: yoo, bence iyi fikir. Gayet adil...

Eylül: saçmalama, hiç kıyabilir miyim?

Serkan doğruldu...

Serkan: ben kıydım ama...

Eylül: sen kıymadın ki, benimkiler zaten dökülüyordu. Belki de birkaç gün içinde parça parça kopup tamamen böyle kalacaktım. Ama yatağımdan, banyodan her yerden tutam tutam saçlarımı toplayacaktık. Sen keserek bana bir iyilik yaptın. Hem sen çok şükür ki sağlıklısın, senin saçlarına kıyabilir miyim hiç?

Serkan: zaten ben neden iyileşiyorum ki, senin iyi olman benim sürünmem lazımdı, benim şimdiye kadar ölüp gitmem, seninse burada ailenle yaşaman lazımdı... ama bu durumda olmamalıydın!

Eylül: şişşt... ben iyi olacağım Serkan.

Serkan: sana yardım edemiyorum, elimden hiçbir şey gelmiyor. Bu sefer dünyayı seremiyorum ayaklarının altına... beklemekten başka hiçbir şey yapamıyorum

Eylül: yanımdasın, destek oluyorsun, güldürüyorsun ve benim ayağıma dünyaları sermeni istemiyorum. Ben seni istiyorum, mutluluk ve huzur istiyorum. Ve hepsine birden sahibim... iyi olacağım.

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin