Eylül morali bozuk bir şekilde terk etti ofisi. Serkan'ın araba servisinde işinin bittiğini düşünmüyordu bu yüzden telefonunu çıkardı ve eski ev arkadaşı Berna'yı aradı, müsaitse oturup konuşabilirlerdi...
Serkan ise bambaşka hazırlıklar peşindeydi... Telefonu susmamıştı bugün...
Ayşen : Serkan bey az önce adınıza Derinoğlu moda evinden büyük bir paket geldi, odanıza mı bırakayım?
Serkan : hayır hayır... kullanılmayan odalardan birinde dursun. Sürpriz olacak, Eylül'ün onu zamanı gelene kadar görmemesi lazım.
Ayşen : anlıyorum, merak etmeyin
Serkan : bu arada misafir odası hazır mı? Misafirlerimiz bu öğlen gelicek...
Ayşen : evet... yemeklere kadar her şeyi hallettik, siz hiç merak etmeyin.
Ardından bir çağrı daha aldı...
Güney : biz şimdi geldik ama bizi mahçup ettin Serkan, ne gerek vardı böyle bir otele? Biz ayarlardık bir şeyler...
Serkan: siz de benim ailemsiniz abi, lafı bile olmaz. Aslında sizi evimizde ağırlamak isterdim ama Eylül'e sürpriz olacak, hepiniz birden gelirseniz anlayacaktır
Güney : sağol Serkan...
Serkan : bir ihtiyacınız olursa lütfen çekinmeden beni arayın, hallederiz...
Güney'den sonra arkadaşı Tarık'ı aradı Serkan. Her şeyin yolunda olduğundan emin olmak istiyordu...
Serkan: her şey yolundadır umarım Tarık. Gerçi plan hazırdı zaten, her şey de alınmıştı ama günü son anda değiştirdim kusura bakma
Tarık : erkene çekmediğin sürece sorun yok. Her şey olması gerektiği şekilde olacak. O güne kadar organizasyon yok, o yüzden biz de canlı çiçekler hariç her şeyi hazır ettik. Çiçekleri Seda seçti ama o sabah elimizde olucak....
Serkan: bol papatya olacak...
Tarık : elbette. Minik limon ağaçlarını da şimdiden getirdik bile...
Serkan gülümsedi... bir sorun yoktu sanırım...
Tarık : ayrıca davetlilerin azalması işimizi kolaylaştırdı. Çok daha sıcak, çok samimi bir düğün olacak, emin olabilirsin. Belki filmlerden dikkatini çekmiştir, İtalyan tarzı bir düğün olacak, masalar ince uzun ve dip dibe. Böylelikle herkes birbiriyle kaynaşma fırsatı bulacak.
Serkan : İtalyan tarzı mı? Harika! Eylül buna bayılacak. Sana güvenebileceğimi biliyordum Tarık, iyi ki varsın, çok sağol.
Serkan gülümseyerek havaalanına doğru gitti, misafirlerini alıp eve götürmek onun göreviydi...
Uçağın indiği anonsunu aldıktan sonra Serkan pür dikkat kapıya bakmıştı. Birkaç dakika sonra Eda elinden tuttuğu ufak kız çocuğu ile geçmişti. Eda hemen Serkan'a el sallamıştı.
Serkan: hoşgeldiniz...
Eda hafifçe Serkan'a sarılarak teşekkür etti... her şeyi, tüm masrafları Serkan karşılamıştı...
Eda : Eylül'e çaktırmamak için kendimi zor tuttum. Bayılacak...
Serkan: umarım...
Serkan çekingen duran ufak kız çocuğuyla konuşmak için dizlerinin üzerine çömeldi...
Serkan: merhaba, ben Serkan, sen de Ecem olmalısın..
Ecem kafasını salladı...
Eda : Ecem tanımadığı insanlara karşı ilk başta çekingendir biraz. Ama açılır bugün içinde. Aslında tanıdığı insanlara karşı çok bıcır bıcırdır...
Serkan gülümseyerek onları çıkışa doğru yönlendirdi...
Serkan: ablan yoruldu bence, benim kucağıma gelmek ister misin Ecem?
Ecem hemen ablasına baktı, Eda kafasını sallayıp gülümseyince Ecem de Serkan onu kucaklasın diye kollarını açtı...
Serkan onları evine götürürken aklı Eylül'deydi, acaba işi almış mıydı? Almazsa ne kadar üzülürdü? Acaba ne yapıyordu? Bayağı uzun bir zaman geçmişti...
O an telefonu çaldı, Serkan, Eda ile kucağındaki Ecem'e susmaları için işaret yapıp telefonu açtı...
Serkan: Eylül? Nerelerdesin?
Eylül: ofisten çıktıktan sonra eski ev arkadaşlarımla buluştum, şimdi eve gelecektim ama sen nerelerdesin?
Serkan : canım araba bugün serviste kalacak sanırım, sen taksiyle gelsen olur mu? Özür dilerim, böyle olacağını hesap edemedim...
Eylül: sorun değil, ne olacak... evde görüşürüz o zaman...
Serkan : görüşürüz...
Serkan telefonu kapattıktan sonra Eda şaşkınlıkla ona döndü...
Eda : nasıl yani, Eylül bizim geleceğimizi de mi bilmiyor?
Serkan gülümsedi...
Serkan: hayır, tamamen sürpriz olacak
Eda : peki bu iyi bir fikir mi? Yani evinize geliyoruz sonuçta, kızın evi ve misafir geleceğinden haberi yok. Ya başka bir planı varsa, ya... bilmiyorum, biz rahatsız etmeseydik keşke...
Serkan: Eylül sizi gördüğüne çok sevinecek. Daha geçenlerde sizi andı.. seni ve kardeşini yani. Onlar benim kardeşlerim dedi bana. Ve benim bildiğim, kardeşler bir diğerini kendi evinde ağırlamaktan memnuniyet duyar...
Eda gülümsedi...
Ecem : ben Eylül ile yatabilir miyim abla? Nooolur? O benim saçımı seviyo, sarılıp uyuyalım yine...
Eda : o zaman evde sorarız ablacım, Eylül de isterse kalırsınız tabii ki...
Serkan: bence ister...
Eda, Serkan müstakil evin önüne değil de garaja park ederken şaşkınlığını gizleyemedi...
Eda : vay be...
Serkan güldü...
Eda : Eylül kocaman evin olduğunu söylemişti de inanmamıştım! O programda da bu kadar büyük durmuyordu...
Serkan: biraz büyük ama artık tek yaşamıyorum, büyük ev olması git gide anlamlanıyor
Eda : gözümüz yok tabii, Allah daha çok versin...
Serkan hafifçe teşekkür ederek onları içeri davet etti. Yarım saat geçmemişti ki kapı çalmıştı, Ayşen açmaya gitti...
Eylül: Serkan, yanımda fazla nakit yoktu da taksi ücretini öd-...
Serkan : hemen hallediyorum...
Serkan dışarı çıkarken Eylül ona bakan iki insana bakakaldı...