Doktor : dediğim gibi net bir şey söylemek için daha çok veriye ihtiyacım var...
Eylül: ama şüpheniz bu değil mi?
Doktor : bu denli kan değerleri düşüklüklerinde aklımıza ilk gelen bu oluyor, evet...
Serkan: ne? Ciddi misiniz siz? Yahu Eylül gayet sağlıklı, hiçbir şeyi yok onun. Hatta fazlasıyla iyi...
Eylül: on sene önce de böyle olmuştu... nerdeyse hiç bir şikayetim yoktu, ben anlamamıştım bile, yine böyle tesadüfen keşfedildi...
Doktor: daha önce lösemi teşhisi mi konuldu?
Eylül: evet... her şeyi biliyorum ben, bunları daha önce de yaşadım yani, benden saklamanınıza gerek yok... o zaman çocuktum ama şimdi değilim
Doktor: ben gereken testleri yazayım. Siz bunları yaptırın ama sonucunu öğrenebilmek için burada beklemenize gerek yok, sonuçların çıkması iki günü bulur... ben sizi arar haber veririm...
Eylül zorlukla kafasını salladı, Serkan ise hâlâ şoktaydı... kendi için geldikleri hastaneden Eylül'ün hastalık teşhisiyle mi çıkacaklardı?
Odadan çıktıklarında Eylül'ün gözleri dolu dolu olmuştu. Serkan'ı beklemeden yürümeye başladı ama Serkan çok geçmeden ona yetişmiş, sarılmıştı...
Serkan: şişşt...
Eylül kendini bırakıp ağlarken Serkan onun saçlarını sevip sakinleştirmeye çalışmaktan başka hiçbir şey yapamıyordu...
Eylül: evimize gidebilir miyiz?
Serkan : tamam...
Testleri yaptırıp eve dönerlerken ikisi de sessizdi, Eylül kafasını yana çevirmiş, etrafa bakıyordu... aynı kabusu yeniden mi yaşıyordu? Yeniden mi lösemi olacaktı? Tüm o eziyeti yeniden mi çekecekti? Yine mi ölecek miyim yaşayacak mıyım derdinde olacaktı?
Ailesi ne düşünecekti? Of, nasıl da üzüleceklerdi... Serkan nasıl olacaktı, o ne düşünecek, ne hissedecekti?Sessizliği bozan Serkan oldu, Eylül'ün bu kadar sessiz kalması hayra alamet değildi ona göre...
Serkan: ne düşünüyorsun?
Eylül: seçeneklerimi... yapmak isteyip yapamadıklarımı, ailemi, seni, hastanede geçecek günlerimi...
Serkan: hemen yelkenleri suya indirme Eylül. Belki de düşündüğün gibi değil...
Eylül: ama ben aynısını daha önce de yaşadım Serkan. Antalya'daki hastanede, bundan tam on yıl önce... orada da doktorlar testlerime bakıp aynı şeyleri söylediler. Şimdi ne olacak söyleyeyim ben sana. Önce test sonuçları açıklanıcak ve arayıp hastaneye çağıracaklar bizi, çünkü lösemi teşhisi konacak, sanki daha kolaymış gibi telefondan değil de yüzümüze söylüyorlar. Sonra tedavi anlatılacak bir saat. Oysa gayet basit, kemoterapi tedavisi bunun adı. Bütün bütün bağışıklık sistemimi çökertecekler. Kimseyle görüştürmeyip ilaçların işe yaramasını bekleyecekler. Yaramazsa da o-...
Serkan: yarayacak
Eylül: yarayabilir ama yaramayabilir de. Bu yüzden ilik nakli yapmak en iyi çözüm diyecekler, ama ailemden hiç kimsenin iliği tutmuyor. Normalde kardeşlerin tutar ama Güney'inki bile tutmuyor...
Serkan: ağlama lütfen...
Eylül: acı çekerek ölmek istemiyorum ben...
Serkan evin önüne gelmişti bile. Park etmeye uğraşmadan arabayı gelişi güzel durdurup inmiş, Eylül'ün kapısını açarak onu kendisine çekerek sıkı sıkı sarılmıştı...
Serkan: öyle bir şey olmayacak Eylül. Ben senin yanındayım, hep yanında olacağım lütfen böyle şeyler söyleme...
Eylül : o sene benim için çok zordu Serkan... tüm o ilaçlar, hastane... hastane kokusu sinmişti resmen üzerime. Git gide kötüleşecek, yerimden kıpırdamaya halim olmadığı zamanlar olacak...
Serkan: Eylül... bak, ben de birkaç ay önceye kadar ne zaman öleceğimi hesaplıyordum. Temmuzu görmek imkansızdı benim için. Doktor sürekli öleceğimi söylüyordu. Ama oldu değil mi? Oldu... temmuz ayındayız ve ayaktayım, yanındayım. Bak Eylül, herkese, her şeye inat birlikteyiz, evliyiz.Sen de iyi olacaksın Eylül. İyi olacaksın Eylül'üm...
Eylül: olurum değil mi?
Serkan gülümsedi...
Serkan: olursun... daha yaşayacak çok günlerimiz var birtanem.. iyi olacaksın. Ve her şeye rağmen ben senin yanında olacağım... gerekirse Amerika'ya gideriz, orada yaparız tedavini... Oradaki doktorlar daha iyidir, onlara sorarız ne yapılması gerektiğini. Sen hiç üzülme tamam mı? Düşünme bunları... güzel şeyler düşünelim...
Eylül: tamam... içeri girelim mi artık?
Serkan: tabii...
...
İki gün sonra, tıpkı Eylül'ün de dediği gibi doktor aramış, hastaneye gelmelerini söylemişti...
Doktor : maalesef kötü bir haber vermek zorundayım. Hastalığınız lösemi... görünen o ki nüksetmiş. Bu bazı hastalarda rastlanan bir durum. Bir şeye bağlı değil, olabiliyor...
Serkan: peki ne yapılacak? Ne gerekiyorsa yaparız, yurtdışında daha iyi olacaksa oraya da gidebiliriz.
Doktor : yurtdışına gitmek isterseniz bir şey diyemem tabii, bu sizin tercihiniz. Ama yapılması gereken az çok belli. Önc-...
Eylül: önce kemoterapi. Ama en kısa zamanda ilik bulunması gerekiyor çünkü ilik olmadan iyileşme şansı çok düşük.
Doktor : evet maalesef. Ben araştırmaya başlıyorum, kan bankalarıyla görüşmeye başladım, araştıracaklar. Geçen sefer nasıl yenmiştiniz? İlik ile mi?
Eylül: hayır. Ailemden kimseyle uyumlu değil. İlaçla iyileştim ama o süreç çok uzundu, yani bir seneyi geçti.. gerçekten çok yorucuydu. Doktor genç olmamın etkisi olduğunu söylemişti...
Doktor : evet... biz hemen araştırmalara başlayalım. İlik en büyük şansınız...