52

209 23 21
                                    

Nazan : geleceğim tabii ki... tek başına kız mı alınırmış? Sadece günü merak ettim burdaki işleri ayarlamak için...

Serkan : tamam... uçakla gideceğiz, cumartesi sabah uçağıyla gider, pazar günü döneriz.

Nazan : tamam...

Serkan : tamam, güzel... o zaman biz artık gidelim. Buradaki işimiz bitti...

Nazan : yemek? Yemek yiyin de öyle gidin...

Serkan şok içinde annesine baktı...

Serkan : yemek mi? Bana da yemek verecek misin?

Nazan : evet... sana da...

Nazan içeriye giderken Serkan şaşkınlıkla Eylül'e döndü...

Serkan : senin sayende bücürük... önce evime geldi, yemeğimi yedi, şimdi beni burda oturtup yemek yedirecek...

Eylül : benim sayemde değil, o zaten seni seviyor ki

Serkan : beş senedir beni burdan kovdu ama ne zaman ki sen geldin yumuşadı. Şimdi sen bunların hepsine tesadüf mü diyorsun?

Eylül : olabilir

Serkan güldü ve kolunu Eylül'ün omzuna atarak onu kendine çekip saçına birkaç öpücük bıraktı...

Eylül : sen az önce düğün dedin...

Serkan : evet?

Eylül : bildiğimiz bir düğün mü olacak bu? Yani sadece nikah değil...

Serkan güldü...

Serkan : tabii ki değil... geciktirmeden bu da olsun istiyorum, benim avrupa maçlarından önce. Ama burada mı Antalya'da mı yaparız bilmiyorum, bunu ailenle konuştuktan sonra ayarlarız. Organizasyon şirketinde çalışan harika bir arkadaşım var. İstediğin gibi olacak en güzel düğünü hazırlayacaktır, şüphem yok...

Eylül gülümsemiş, Serkan'a sarılmıştı...

Eylül : hem parayı veren düdüğü çalar değil mi?

Serkan güldü ama bir şey söylemedi... o sırada Nazan elinde koca bir tepsiyle gelip önlerine bir sürü yemek koymuştu...

Serkan : ellerine sağlık annem...

Nazan : afiyet olsun... benim müşterilerle ilgilenmem lazım, bir şey isterseniz sen mutfağa geç al kızım...

Eylül gülümseyip kafasını salladı...

Serkan : kaynananla arandan su sızmıyor bakıyorum...

Eylül : evet canım, mahsuru mu var?

Serkan güldü...

Serkan : yoo... çok hoşuma gidiyor...

Serkan yemeklere gömülürken Eylül bir süre hiçbir şey yapmadan onu izledi. Serkan annesinin yemeklerini büyük bir iştahla yerken kafasını kaldırıp Eylül'e baktı...

Serkan : ne oldu bücürük? Neden bakıyorsun öyle?

Eylül : bakamaz mıyım?

Serkan : bak tabii bak ama neden baktım, merak benimkisi...

Eylül : annenin yemeklerini yerken ne kadar da mutlusun... dikkatimi çekti sadece

Serkan : evet mutluyum... beş senedir hasret kaldım çünkü. Aslında annem yanıbaşımda ama bana bir türlü izin vermiyor... ya da vermiyordu desek daha doğru. Bu ilk...

Eylül : ve daha da güzel olacak... başladıysa devamı da gelir, eminim...

Serkan, Eylül'ün elini tutup biraz sıktıktan sonra yemeğini yemeye geri döndü...

Eve gittiklerinde Serkan spor odasına geçmiş fizik tedaviden gelecek Esin hanımı beklerken Eylül odasına geçti ve yeniden yüzüğüne baktı... kararını vermişti.

Ayşen : Eylül hanım? Bana seslendiniz sanırım. Ne istemiştiniz?

Eylül : evet... Serkan'ın avukatı Ahmet beyle konuşmak istiyorum, numarası sende vardır değil mi?

Ayşen : evet var. Yani ev telefonunda ekli, ordan arayabilirsiniz. Telefonu getirmemi ister misiniz?

Eylül : çok iyi olur, teşekkürler...

Ayşen telefonu getirip odadan çıkmıştı, Eylül de avukatı eve çağırmıştı... bir saat sonra Ahmet bey gelmişti...

Ahmet : geç olmadan geldim. Ne istemiştiniz?

Eylül : Serkan'ın bana evlenme teklifi ettiğinden muhtemelen haberdarsınızdır.

Ahmet : evet... tebrik ederim bu arada

Eylül : teşekkür ederim. Bana bir konuda yardımcı olabilmenizi umuyorum...

Ahmet : elbette, buyrun...

Eylül : ben sizi bu durumla ilgili çağırdım sizi aslında. Bir sözleşme hazırlamak istiyorum.

Ahmet : ne tür bir sözleşme?

Eylül : ben bu konularda çok bilgili değilim. Filmlerde olur daha çok, evlilik sözleşmesi derler, tabii gerçekte böyle bir şey olup olmadığından emin değilim ama evlenmekle Serkan'dan hiçbir hak talep etmeyeceğime dair resmi bir belge hazırlatmak istiyordum...

Ahmet : evet evlilik sözleşmesi... peki Serkan beyin bundan haberi var mı?

Eylül: hayır yok. Neden sordunuz?

Ahmet : Serkan beyi dört senedir tanıyorum ve böyle bir şeyi kabul etmeyeceğinden eminim...

Eylül : kabul etmesine gerek yok, tek taraflı olabilir, değil mi? Ben imzalayayım da gerisi önemli değil...

Ahmet : Eylül hanım, o böyle bir şeyi kabul etmez, inanın bana. Ayrıca Serkan beyin haberi olmadan sizinle bir şey hazırlayamam. O da gelince detaylıca konuşabiliriz

Serkan aralık olan kapıyı ittirerek içeri girmişti...

Serkan : benimle ne konuşacaksınız?

Ahmet : Eylül hanım evlilik sözleşmesi hazırlayıp imzalamak istiyor...

Serkan, kaşlarını çatıp Eylül'e dönmüştü...

Serkan : nereden çıktı bu?

Eylül, bir Ahmet'e bir Serkan'a bakıyordu...

Serkan : bize izin verir misiniz? Ayrıca sözleşme falan olmayacak o yüzden gidebilirsiniz.

Ahmet giderken Eylül koltuğa oturmuş, Serkan'a bakıyordu...

Serkan : nereden çıktı demiştim...

Eylül : bu bana kendimi daha iyi hissettirecek. Bunların hiçbirini istemiyorum, seninle sadece seni sevdiğim için evleneceğim.

Serkan : biliyorum.

Eylül : tamam o zaman bir anlaşma yapıp imzalayalım işte

Serkan : ben biliyorum ve bu yeter. Fazlasına gerek var mı?

Eylül : sadece bana kendimi iyi hissettirecek... insanların farklı bir şey düşünmesini istemiyorum...

Serkan : başkaları umrumda değil. Ve konu burada kapanmıştır...

Geçmişin GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin