147- Gönderme İşi

260 43 16
                                    

Wu Qianhong başını salladı ona doğru bir bakış hissettiğinde, Wu Ruo'nun gözlerini yakaladı. Güzelliği karşısında şaşkına dönmüştü. Yas kıyafeti giyen bu adama aşina olduğunu hissetti.  "Bu..." diye sordu.

"Abla o Wu Ruo. Son zamanlarda çok kilo kaybetti. Onu tanımamana şaşmamalı." dedi Wu Qianqing.

Wu Qianhong, adamın Wu Ruo olduğunu öğrendiğinde artık pek de hevesli olmayarak, "Demek sen Wu Ruo'sun!" dedi.

Manevi güce sahip olmayan biri, ne kadar güzel olursa olsun onun için işe yaramazdı.

Wu Ruo başını salladı. Onun da halasını selamlamaya niyeti yoktu.

Bu kadın küçükken sadece babasının yanında onu ne kadar sevdiğini iddia ederdi ama arkasından onu görmezden gelir ve sık sık onunla alay ederdi. Wu Ruo o zamanlar küçük ve cahildi. Büyüyene kadar senaryoyu anlamadı.

Wu Qianhong, Wu Ruo'nun onu nasıl gördüğünü umursamadı. Wu Ruo'dan uzaklaşıp Wu Ruo'nun arkasındaki olağanüstü muhteşem adama baktı ve "Bu kim?" diye sordu.

Wu Qianqing tanıttı, "O, Ruo'nun kocası." 

Wu Qianqing, kız kardeşine Hei Xuanyi hakkında yazmamıştı çünkü oğlunun evlenmek üzere olduğu zamanlar çok üzgündü. Ve onca şeyden sonra ona söylemeyi unutmuştu. Bu nedenle Wu Qianhong, Wu Ruo'nun bir erkekle evli olduğunu bilmiyordu.

Wu Qianhong şok oldu, "Wu Ruo'nun kocası mı? Ruo erkek değil mi?  Nasıl bir kocası olabilir?” 

Wu Qianqing kaşlarını çattı: "Abla, şimdi bir şey söylemek zor. Bunu sana daha sonra zamanım olduğunda anlatacağım."

Wu Qianghong, bunun hakkında konuşmak için doğru bir zaman olmadığını çok iyi biliyordu. Bu yüzden Mu Xiuwan'a sarılarak ağlamaya başladı.

Wu Ruo onun duygusal değişiminden etkilendi. Halası ağlıyor ve gözyaşı döküyordu. Gerçekten üzgün müydü, yoksa insanların önünde üzgünmüş gibi mi davranıyordu, emin değildi. Eğer üzgünse, Gaoling kasabasındaki trajediden beri babası Wu Xuanran'ı görmeye neden hiç gelmemişti? Buraya ağlamak için gelmenin ne anlamı vardı?

Başka bir yere bakmak için gözlerini çevirdi, bu kez Wu Shi'nin gözleriyle  karşılaştı.

Wu Shi endişeyle başka tarafa baktı ve gözlerini olmayan kollarına çevirdi.

İmparatorluk şehrine geldiğinden beri Wu Ruo'dan kaçınıyordu. Bir keresinde Wu Ruo'ya ruhsal gücü olmayan bir ezik olduğu için gülmüştü. Ama şimdi başkalarına gülecek durumda değildi çünkü o Wu Ruo'dan daha zavallıydı.  Her iki kolunu da kaybetmişti ve manevi güç seviyesi zar zor üçteydi.  Yarışmada hayatta kalabilmek için sahte bir ölüm taklidi yapmıştı. Ama tam tersine, Wu Ruo'nun ruhsal gücü vardı ve ruhsal gücü, Wu Bufang'dan bile daha yüksek olan altıncı seviyedeydi. Wu Ruo'nun karşısında utandı. Wu Ruo'nun ona gülebileceği ihtimalini düşünüp üzüldü.

Wu Shi'nin aklında ne olduğunu bilmese de göz temasından kaçındığı için Wu Ruo da başka tarafa baktı.

Cenaze duyurusunun yapılmasının üzerinden sekiz gün geçmişti. Aile üyelerinin çoğu anma töreni için imparatorluk şehrine gelmişti.  Hepsi üzgündü ve üzgün olmaktan çok kızgındılar. Katili bulmaya ve ailelerinin intikamını almaya yemin ettiler. Ama sadece lafta söylediler.  Hiçbiri aslında bir hamle yapmadı.  Sebeplerden birisi de, katili bulmaya nereden başlayacaklarını bilmemeleriydi.

Bütün tabutlar onuncu gün gömüldü ve cenaze merasimi akşama doğru kapandı.

Uzaklardan gelen herkes Wu konağının bahçesinde kaldı. Ertesi sabah, Wu Bufang onları bir bahaneyle imparatorluk şehrinden uzaklaştırdı.  Wu Malikanesi'nde kalanlar Wu Bufang tarafından alındı.

Comeback of the Abandoned Wife [BL Novel]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin